Aralık Ayı ve Kış Gündönümü

                                             Yazan: Gözde                             

Yılın son ayı; aralık ayına girdik. Aralık ayın da yer alan kış gündönümüne yaklaşmaktayız.(21 aralık bazen 22 aralık)

Kış gündönümü; hepimizin de bildiği gibi, kuzey yarımküre için günlerin uzamaya başlamasıdır.

Antik Çağlarda kış gündönümü, Güneş Tanrı’nın doğumu olarak nitelendirilir ve bunun için kutlamalar yapılırdı. Bir nevi güneşin, karanlığa karşı ya da ölümün yaşama karşı kazandığı zafer de denilmektedir. Kış ayı soğuk ve karanlıktır. Doğa da mevsimsel döngü olarak bu zaman diliminde ölmekte… Ancak günlerin uzaması, güneş ışığının yavaş yavaş yükselişe geçmesi ile yaşam tekrar başlar. Güneşin yaşam üzerinde, yaşamın devamı üzerindeki bu yadsınamaz etkisi ile Antik Çağlarda güneşin yükselişi kutlanmıştır ve günümüzde de bazı kutlamaların temelini oluşturduğu söylenmektedir.

İşte bu sebeple, kış mevsiminin gelmesine rağmen aralık ayı umut ve neşe içeren bir ay olarak nitelenmekte.

Antik Çağlarda çeşitli kültürlerde kutlanan kış gündönümü gelenekleri ile devam edelim.

Kış gündönümü ile ilgili okuyacağınız çoğu yazı yada kaynakta 21 Aralık süreci ile ilgili en önemli geleneğin ateş yakmak olduğu belirtilir. Ateşin yanması, yükselen güneşi anlatır, umudun ve bereketin artmasıdır. Yule Kütüğü, denilen gelenekte büyük bir şenlik ateşi yakılır, yakılan bu ateşte büyük bir kütük kullanılırdı. Kütüğün yanması, güneşin doğuşu anlamına gelirdi. Kütük yandıktan sonra oluşan külü evlerinin eşiğine sürerlerdi, böylece bereket geldiğine inanırlardı.

Kuzey Avrupa’daki Germen halkı, yapraklarını dökmeyen ağaçlara meyva asarlar ve mum yakarlardı, bu şekilde inandıkları tanrıyı onurlandırırlardı.

Paganlar,süslemek için ağaç kesmezlerdi, çünkü bunun doğa üzerinde yıkıcı bir etkisi olduğuna inanırlardı. Bunun yerine, yapraklarını dökmeyen ağaçlardan dal keser ya da ökse otu toplarlardı. Kestikleri bu ağaç dalları ile evlerinde oluşturdukları sunakları süslerlerdi.

Antik Yunan’da, halk yakınlarındaki yaprak dökmeyen canlı olan en yaşlı ağacı süslerlerdi.

Antik Romalılar, ağacı bereket tanrısının küçük ağaç figürleri ile süslerlerdi. Süslenen bu ağaç genellikle çam ya da meşe olurdu. Keltler meşe ağacı altında ritüellerini yaparlardı. Çam ağacı her daim yeşil kaldığı için ölümsüzlüğü ve yeniden doğuşu sembolize ediyordu.

Antik zamanlardaki anlatıma göre zamanın yöneticisi Janus, elinde iki anahtar tutmaktadır. Altın anahtar ile kış gündönümü kapısını, gümüş anahtar ile yaz gündönümü kapısını açar.

Aralık ayı ile ilgili başka bir ayrıntı ise nergis çiçeğidir. Nergis çiçeğinin anavatanı Karaburun ve Mordoğan’da aralık ayı nergis çiçeği hasatıdır ve bu nedenle nergis ayı denilir.

Nergis çiçeğinin mitolojik bir hikayesi de vardır. Efsaneye göre,dünyanın en yakışıklı erkeği Narkisos’a -karaburun da yaşadığı söyleniyor-civardaki tüm kızlar hatta periler bile aşıktır. Ancak Narkisos hiç birine karşılık vermez. Perilerden bir tanesi Zeus’a giderek ona ceza vermesi için yalvarır, Zeus bu isteği kabul eder. Narkisos bir gün su içmek için göle eğildiğinde kendini görür ve aşık olur. Kendine bakmaya doyamayan Narkisos, yine gölde kendine bakarken düşer ve boğulur. Sudan kokusu ve rengi çok güzel olan bir çiçek çıkar, periler bu çiçeğe Narkisos adını verir. Nergis çiçeğinin adının buradan geldiği rivayet edilir.

Related posts

İz Bırakmak, Unutulmamak…

Antakya’nın Kadim Tarihini Ne Yazık ki Pek Bilmiyoruz

Venedik Bienali Türkiye Pavyonu Açıldı

3 Comment

büşra Aralık 2, 2021 - 8:38 pm

cok bilgi içerikli bir konuyu gayet anlasilir bir dil ile aktarmissiniz. emeginize saglik .

Seher Gönen Aralık 3, 2021 - 6:32 am

Bir nefeste okunan guzel bir yazi olmus.Icerigi cok ilginc ve bilgilendirici.Elinize,kaleminize saglik Gozde Hanim

müge Aralık 18, 2021 - 1:54 pm

masal tadında sıcacık bir yazı olmuş, teşekkürler.

Add Comment