Aile… İnsanın dünyaya gözünü açtığında gördüğü ilk yüz, duyduğu ilk ses, hissettiği ilk sıcaklıktır. Kimi zaman bir annenin sabaha kadar sönmeyen ışığı, kimi zaman bir
Türk pazarları, Anadolu’nun yüzyıllardır taşıdığı kültürel dokuyu en canlı, en sahici hâliyle gösteren mekânlardır. Bir pazar yerine adım attığınız anda, sanki gündelik hayatın sıradanlığı bir
Yazar Kübra Çakar Kâinatta her şey insan için yaratılmıştır, insan dahi diğer insanlar için yaratılmıştır. Bugün burada bulunma nedenlerimizden birisi de birbirimize katkı olma çabasıdır.
Çay, Türkiye’nin gündelik yaşam pratikleri içinde basit bir içecek olmaktan çok daha fazlasını temsil etmektedir. Sosyolojik, antropolojik ve kültürel açıdan ele alındığında, çayın toplumun kendini
Şehrin en kalabalık caddelerinde yürürken insanların adımlarına karışmış minik gölgeler belirir. Kimi kirli bir duvar dibine sinmiştir, kimi köprü ayaklarının altında uyur, kimi insanların kalabalık
"Yaradılış gayemiz nedir?" sorusu takılır bazen aklıma. Yiyip içmek, gezip tozmak için olmasa gerek bunca nizam ve intizam. Asırlardır bir doluyor bir boşalıyor kâinat. İlk insandan itibaren
Gül, insanoğlunun yüzyıllardır peşinden koştuğu güzelliğin en zarif hâllerinden biridir. Ona “çiçeklerin sultanı” denmesi boşuna değildir; hem görünüşü hem kokusu hem de insanda bıraktığı iz,
Mahremiyet eğitimi, kişinin kendi mahremiyet alanının farkında olması diğer insanların mahrem alanlarına karşı saygılı olması açısından büyük öneme sahiptir. Mahremiyet, kişileri ilgilendiren psikolojik bir ihtiyaçtır
İnsanın suret-i alemi merhamet perspektifiyle müşahedesinde ve anlam arayışında en çok ihtiyaç duyduğu hasletlerden biri empati duygusu olagelmiştir. Empati, karşıdakinin duygusunu sezmek, anlamak haricinde,