Yazan Tülay Ersan
Ayağında iskarpinli evinden okula veya işyerine cici arabalarla servislerle giden Akıllı telefonlu sosyal medyalı akıllı-sosyal “varlıklı” ve “okumuş-yazmışlara” sözüm:
Ekrandan Anadolu’yu, kırları, ormanları ve köyleri seyredip “Aman ne güzel manzara.” deyip romantik takılmak kolay…
Ekrandaki yangını seyredip suçlu aramak da kolay…
Asıl enkaz Halep’ te, yangın da Adana’ da değil.
Enkaz, kibirle bencilleşen kalplerde, yangın; ahlak ilim, irfan ve imandan yoksun saygı, sevgi, hoşgörünün olmadığı aile birliği ve bütünlüğünün dağıldığı evlerde…
Ayrıca; büyükşehirlerde asfalt yolda bile yürümeyi beceremeyen ahkam kesenler, evinin yanı başındaki “Devlet” okulunu beğenmeyip kilometrelerce uzaktaki şaşalı, janjanlı bol “yabancı dilli” okulları seçenler, Anadolu’nun uzak köylerindeki olmayan okullara gitmeyen öğretmenleri bilmezler ve hatta saatlerce kar, yağmur, çamur demeden yalınayak hırkasız, çantasız “okuma aşkıyla” koşan çocukları da görmezler…
Hatta, çocuklarını kula kul olmasın diye hiç tanımadıkları “Yurda-Yuvaya” çaresizce “Eti- kemiği hatta yansa da kara cesedi de senindir.” diye teslim etmek zorunda kalan yüreği yaralı “Ana Babayla “da kimse anlayamaz…
Davulun sesi uzaktan hoştur da… okuma aşkıyla ana- babasından uzakta gurbete çıkmak zorunda kalan, kuzuları çıra gibi yakan yangının sesi uzaktan nasıl?