Sonsuz Sis

“Vatandaş 47-Delta, üretim hattına ilerleyin.”

İsimler çoktan tarihe karışmıştı. Artık herkes birer koddu. Hafıza Bakanlığı, insanların geçmişle bağ kurmasını tehlikeli bulduğu için çocukların isimleri daha doğmadan siliyordu.

47-Delta—gerçek adı bir zamanlar Eliray’dı ama bunu bile hatırlamıyordu—her sabah üretim hattına giderken aynı yolu takip ediyordu. Duvarlara gömülü ekranlarda parlayan cümleler hiç durmadan akardı:

“Düşünmek tehlikelidir.”
“Bireyden çok birlik.”

Yine de bazen, fabrikanın pas kokulu koridorlarında kulağına bir fısıltı çalınırdı: “Seni hatırlıyorum.”
Eliray ilk zamanlar bunun sadece yorgun zihninin oyunu olduğunu düşünmüştü. Fakat ses her gün biraz daha netleşmeye başladı.

Bir akşam vardiyasından çıkıp gri sokağa adım attığında sisin içinden bir silüet belirdi. İnce uzun bir gölge… Ardından bir ses:

“Gerçek adını duymak ister misin?”

Eliray irkildi. Bakanlığın gözetleme dronları, en ufak fısıltıyı bile suç sayardı.

“Ben… Benim adım yok.” dedi ürkekçe.

Silüet yaklaşınca bir yüz belirdi; soluk, ama gözleri insanı delen bir berraklığa sahipti.

“Hepimizin vardı. Hafıza Bakanlığı sadece unutturdu. Ama ben hatırlıyorum. Sen Eliray’dın.”

Bu isim içini tuhaf bir sıcaklıkla doldurdu. Sanki çok uzak bir geçmişten bir parça, kalbinin derinliklerine doğru geri dönmüştü.

“Benimle gel.” dedi yabancı. “Sis Duvarı’nın ötesinde hâlâ gökyüzü var.”

Eliray tereddüt etti. Sis Duvarı, şehrin dış sınırıydı ve kim o çizgiye yaklaşsa bir daha geri dönmezdi. Hükûmet, oranın zehirli olduğunu söylüyordu ama kimse emin değildi.

Yabancı, karanlıkta parıldayan bir cihaz çıkardı. “Bu, hatıraları açar. Korkma!”

Cihaz Eliray’ın kulağına hafifçe dokunduğunda zihninde bir kapı aralandı: çocuk kahkahaları, mavi bir gökyüzü, toprak kokusu, bir kadın sesi“Eliray, koşma o kadar!”

Eliray’ın nefesi kesildi. O an, şehrin tüm ekranlarında kırmızı bir uyarı belirdi:

“47-Delta protokol dışı bilinç saptandı. Konumlandırılıyor.”

Yabancı hızla Eliray’ın kolundan tuttu. “Geçmişin seni buldu. Şimdi seçme zamanın: Onların kölesi olarak kalmak mı, yoksa kendi hatıranı geri almak mı?”

Sirenler çalmaya başlamıştı. Gözetleme dronları sisin içinden mızrak gibi süzülerek geliyordu.

Eliray yabancının elini sıktı. “Hadi.” dedi kararlılıkla. “Gökyüzünü görmek istiyorum.”

İkisi birlikte Sis Duvarı’na doğru koşarken, arkalarında yükselen çığlıklar ve komutlar sisin içinde boğuldu. Duvara yaklaştıklarında sis bir anlığına aralandı. İncecik bir ışık çizgisi, yaralı bir umut gibi önlerinde belirdi.

Eliray ilk kez içinde bir şey hissetti: özgürlük.

Ve adımlarını hızlandırdı.

Related posts

Köy ve Şehir Okulları

Değişimin Yönü

Tütsü Kabı