Klinik Psikolog Deniz Şimşek
Merhaba, sizlere son zamanda karşılaştığım bir makale ve makalenin önerdiği bir kavramdan bahsetmek istiyorum. Bir sürü insan terapiye geldiğinde bir şeylerin değişmesini istiyor ve bu durum da kişilerin durumuna ve isteklerine göre değişebiliyor. Terapiye gelen her insan “iyi ve mutlu bir hayat” istemiyor; bazı kişiler sadece depresif hissetmekten kurtulmak ya da insan ilişkileri konusunda üzülmeyi bırakmak istiyor. Bu gayet anlaşılır; ama bazı insanların her gün hep aynı şeyleri yapıyor olması da onları depresyona sürüklüyor olabilir mi? Bazı insanlar, yeni adımlar atmaktan korktuğu için konfor alanından çıkamıyor ve istedikleri hayatı yaşayamıyor olabilir mi? İşte bu makale de iyi bir hayatın sadece mutluluk ya da hayata anlam katmak olmadığını gösteriyor bize.
Antik Felsefeden günümüz psikolojisine “iyi hayat nedir?” sorusu hep cevabını merak ettiğimiz bir soru olmuştur. Buna bazı psikologlar ‘mutluluk’ yanıtı verirken, bazı psikologlar ise ‘hayata anlam katmak’ yanıtını vermiştir. Oishi ve Westgate ise makalelerinde ‘psikolojik zenginlik’ olarak yanıt veriyor. Psikolojik zenginlik nedir peki? Psikolojik zenginlik, hayatın çeşitli ve ilginç deneyimlerle yaşanması anlamına geliyor ve bu şekilde yaşamak, kişiye hayatında mutluluk ve anlam da katıyor. Yani psikolojik zenginlik, psikologların önerdiği diğer iyi yaşam yanıtlarını da uzun süreler düşünüldüğünde beraberinde getiriyor. Kişinin hayatına çeşitli ve ilginç deneyimler katması, kişinin konfor alanından çıkmasını beraberinde getiriyor.
Psikometrik olarak ölçümlerde psikolojik zenginlik, hayatta anlamın olması ve mutlu olmaktan farklı olarak ölçülen bir inşa. Kişilik ölçümlerinde dışadönük olmanın mutlulukla ve sorumluluk sahibi olmanın hayatta anlamla ilişkili olduğunu gören araştırmacılar, kişilikte yeni deneyimlere açık olmanın psikolojik zenginlikle en yakın bağı olan kişilik özelliği olduğunu görmüş. Yani dışadönük olmak ve fazla insanla ilişkide olmak mutluluk getirirken, sorumluluk almak da hayatta anlam ve başarı getirmiş. Bunun yanında konfor alanından çıkmak ve farklılıklara açık olmak da psikolojik zenginlik getiriyor araştırmaya göre. Araştırmacılar, yaşanan bütün yaşamı ölçmek adına New York Times gazetesindeki 101 ölüm ilanından psikolojik zenginlikle geçen yaşamları araştırdıklarında, bu şekilde yaşayan kişilerinin yaşamları süresince psikolojik zenginliğin hayatta anlamın olmasını da sağladığını görmüşler. Bu kişilerin tüm hayatı mutlulukla geçmemiş; ama hayatlarına anlam kattıkları görülmüş.
Hayatı güvenli bir taraftan yaşamak isteyen kişiler, çoğunlukla kendi kişisel görüşlerine yakın kişilerle bağ kurmak isteyebilirler. Psikolojik olarak zengin bir hayat yaşayan kişiler, mutlu ve hayatına anlam katan kişilerden farklı olarak, kendi dünya görüşünden farklı insanlarla da ilişki kurabilmişler. Hayata konfor alanından bakan bazı kişilerde mutluluk ve güven dereceleri yüksek olsa da hayata psikolojik zenginlik açısından bakan kişilerin daha fazla yeni bilgi edinen, farklı kültürleri öğrenmek isteyen, farklı politik görüşleri araştıran ve dünyaya daha eşitlikçi bakan ve küresel konulara daha duyarlı kişiler olduğu bulunmuş. Kendi düşünce sistemimizden, kendi arkadaş grubumuzdan ve kendi mahallemizden çıkmanın bize getireceği yeni deneyimlere açık olmak, psikolojik zenginliğin fazla olmasını sağlamış. Özellikle yurt dışında okul okuyarak yeni kültürler tanıyan kişilerin psikolojik zenginlik seviyeleri de yükselmiş. Psikolojik zenginlik açısından yüksek kişiler, dünya ve çevre konularına daha duyarlı ve bu konularda aktif olarak eyleme geçen kişiler olarak öne çıkmışlar, çevre konularında daha aktif bir şekilde rol almışlar.
Bunun yanında psikolojik zenginliğe önem veren kişiler, bir olayla karşılaştıklarında olayın farklı açılardan bakma konusunda daha yetenekliler. Belirli olaylara kişilerin iki kutuptan bakıyor olmasına biz bilişsel katılık diyoruz. Mesela yerlere çöp döken birine kötü birisi demek ya da bir yaşlıya yardım eden kişiye iyi birisi demek, sadece tek bir eylem üzerinden değerlendirildiği için, psikologlara göre bilişsel katılığın göstergesi oluyor. Psikolojik zenginlik özelliği yüksek olan kişiler de trafikte hız yapan bir kişiye hemen ‘kötü sürücü’ yaftası yapıştırmak yerine ‘belki acil hastaneye gitmesi gerekiyordur’ gibi kişisel atıf yerine daha olaysal atıflara yatkın oluyorlar. Aynı şekilde araştırmalara göre psikolojik zenginliğe önem veren kişilerin olayları tek bir durumdan bakmaktansa bütünsel olarak anlama konusunda daha yetenekli oldukları çalışmaya göre bulunmuş. Psikolojik zenginliğe önem veren kişiler, olayları tek bir açıdan anlamak yerine bir sürü değişken üzerinden anlamaya daha eğilimli olarak bulunmuş. Bu da tek bir doğru üzerinden bakmak yerine farklı doğruları aramak ve farklı anlamlara açık olmakla sağlanan bir durum. Bize farklı bakış açılarından bakmanın geliştirici yönünü gösteriyor.
Burada şunu da belirtmek gerekir ki hayatını konfor alanında yaşayan kişiler, mutlu ve anlam dolu hayat yaşayabilirken, bu hayatın keşfetme, değişme ve yeni bilgiler öğrenmeden uzak, daha çok istikrar ve güvenlik üzerine yaşanan hayatlar olduğu görülmüş. Bu nedenle psikolojik zengin bir hayat, mutlaka yaşanması gereken bir hayat demek doğru olmayabilir, bir tercih meselesi. Çünkü konfor alanından çıkmak, zorlanma ve hayal kırıklığını da beraberinde getiriyor ve zorlanma ve hayal kırıklığı da mutluluğu belirli bir süre azaltıyor; bunun yanında psikolojik olarak zengin bir hayata neden olduğu için sonunda mutluluğu da arttırıyor. Mesela pandemide insanların mutlulukları azalırken yeni beceriler, bilgiler öğrenmeye özen gösterenlerin psikolojik zenginlik derecelerinde değişim olmuş. Tabii ki her zorluk, psikolojik olarak zengin bir hayata doğru insanları götürmüyor, bazı zorluklar kişileri daha fazla strese sokabiliyor. Bunun yanında zorluklara rağmen kişinin hayatına farklılık katması, hem kişisel gelişim açısından hem de mutluluk açısından kişiyi tatmin edebiliyor.
Psikolojik zenginlik sadece dışsal durumlarla ilgili değil, kişinin içsel dünyası ile de ilgili olabiliyor. Araştırmalarca küçüklükten beri roman okuyan kişilerin büyüdüklerinde psikolojik zenginlik derecelerinin yüksek olduğu bulunmuş. Bu kişiler, toplumda olumlu değişikliklere daha çok kafa yoran ve insanların davranışlarını daha az yargılayan kişiler olarak yetişmiş. Araştırma, sadece romantik kitaplar okuyanların psikolojik zenginlik derecelerinin yükselmediğini göstermiş. Romanlardaki insanların hayatına maruz kalmak ve o karakterlerin bakış açısından bakmaya çalışmak, insanların da farklı hayatlara maruz kalmasını ve psikolojik zenginlik açısından gelişmesini sağlıyor. Bunun yanında kurgusal kitap okumak, kompleks ve zor bir görev ve daha fazla bilişsel gelişmişlik ve psikolojik zenginlik olarak kişiye geri dönüyor. Okumak, dışadönüklük ile ilgili değil, daha çok kişinin kendisi ile baş başa kalarak yaptığı bir eylem. Kendisi ile baş başa kalma ile rahat olan kişilerin psikolojik zenginliklerinin de yüksek olduğu başka bir çalışmada görülmüş. Kendi düşünceleri ile baş başa kalmaktan hoşlanan bireyler, psikolojik zenginlik açısından da yüksek puanlar almış. Bu nedenle yalnız kalmaktan korkan insanların da daha fazla konfor alanını tercih eden, güvende hissetmeye daha çok ihtiyaç duyan ve psikolojik zenginlik açısından az dereceler alan insanlar olduğu görülmüş. Bu araştırmanın bize gösterdiği şey, içedönük bireylerin de psikolojik zenginlik açısından yüksek derecede olabilmesidir. Farklı hayatları öğrenmek adına illa farklı insanlarla bir arada olmaya gerek yok, onların hayatlarını okumak da bizi psikolojik açıdan zengin yapabiliyor. Kendi düşüncelerimizle baş başa kalmak ve yalnız olmak da bizi rahatsız eden düşüncelerimizden kaçınmak yerine onları anlamaya çalışmak ve gerekiyorsa düzeltme istekliliğini de beraberinde getiriyor.
Psikolojik zenginlik, herkeste mutlaka olması gereken bir durum değil. Kişiler, psikolojik zenginlik açısından da değişken olabiliyor. Her zaman aynı şeyleri yapmak insanları depresyona götürebiliyorken, genel kaygı bozukluğu gibi belirsizlikten korkan insanların da konfor alanında kalıyor olması çok doğal. Aynı şekilde hep aynı ritüelleri yapan obsesif kompulsif bozukluk yaşayan kişiler için de ritüellerin dışına çıkmak ve psikolojik zengin bir hayat daha mutluluk ve anlam katan bir hayat olabilir. Bu nedenle bazı durumlarda psikolojik zenginlik depresyon, genel kaygı bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluk gibi durumlar konusunda koruyucu olabilir. Psikolojik zenginlik, insanların psikolojik açıdan sağlıklı olması demek değil; ama insanların psikolojik olarak sağlıklı olması için gerekli bir kavram olabilir. Günümüzde belirsizliğin insanları rahatsız ettiği durumlarda psikolojik zenginlik hayata belirsizlik katmak için eşsiz bir fırsat. Çünkü tüm belirsizlikler kötü değildir; sürpriz bir hediye almak gibi belirli ve öngörülemez durumlar, insanların hayatı için heyecan katan durumlar olabilir. Konfor alanında heyecanın, belirsizliklerin olmadığı bir hayat, gelişimin de olmadığı, hep aynı şeylerin yapıldığı bir hayat olarak devam edebilir. Bu nedenle psikolojik sağlığı korumak ya da geliştirmek adına da psikolojik zenginliği hayatımıza katmak gerekir.
Peki nasıl psikolojik zengin bir hayat yaşayacağız? Konfor alanından çıkmak, bazı insanlar için çok zor olabilir, bazı insanlar heyecanı yaşamayı çok istemeyebilirler. Öngörülebilir bir hayat, bu kişiler için daha az mutluluk ve daha fazla güvenle daha yaşanabilir olabilir. Kişilerin istedikleri hayat buysa, onlara nasıl yaşamaları gerektiğini söylemek doğru olmaz; bunun yanında böyle bir hayatın sağlıklı olup olmadığı da kişiden kişiye değişebilir. Oysa rutinden sıkıldıysanız ve sürekli konfor alanında yaşamak istemiyorsanız yapabilecekleriniz var. Hayatınızdaki en küçük değişim bile sizi psikolojik zengin bir hayata doğru götürebilir. Kendimizi ve başkalarını yargılamak, bizi konfor alanında tutmanın en büyük destekçisidir. Bu nedenle belirli durumlarla, kişilerle ilgili yargılarınız varsa yargılarımızı bir kenara bırakıp farklı düşünen insanlarla konuşmak, farklı kültürleri öğrenmek, farklı kültürlerden insanlar tanımak, farklı mutfakların yemeklerini denemek, roman okumak, farklı bir spor denemek gibi hayatınızın normalinin dışına çıkmak, sizi psikolojik zengin bir hayata götürebilir. Bunları sürekli yapmak zorunda değilsiniz; hayatınızın belirli aralıklarını açsak bile yeterli. Psikolojik zengin olmak sizin elinizde!
Gündelik hayatın rutin olması belirli bir yere kadar güvende hissettiriyor. Eğer bu rutinden sıkıldıysanız yukarıdaki önerileri deneyebilirsiniz ya da siz kendi kendinize bulduğunuz yeni bir durumun içine girebilirsiniz. Böyle durumlarda en iyisi, kendinizi zorlamadan küçük adımlarla başlamak. Çünkü rutin bir hayatınız varsa rutinden tamamen çıkmak da stres yaratan bir durum ortaya çıkarabilir. Oysa küçük rutinleri bozarak psikolojik zenginliğe adım atan bir hayata başlayabilirsiniz. Akşamları sürekli televizyon izlemekle geçiyorsa ve siz bundan sıkıldıysanız, sadece bir akşam yürüyüşe çıkabilirsiniz. Eğer kendinizle baş başa kalmayı seviyorsanız kitap okuyabilirsiniz, kendi kendinize yeni bir dil ya da yeni bir enstrüman öğrenebilirsiniz. Örnekler çoğaltılabilir ve hangi yeni aktivitenin size iyi geleceğini ancak siz bilebilirsiniz. Bazı insanlar spor yapmaktan hoşlanır, bazıları ise yemek yemekten. Bazen sadece mahallenizde ya da iş yerinizde hiç konuşmadığınız yeni biriyle konuşmak bile sizi psikolojik açıdan daha zengin bir hayata götürebilir. Hayatınıza heyecan katmak, kendinize vereceğiniz en güzel sürpriz hediye olabilir!


