13.3 C
İstanbul
Çarşamba, Kas 6, 2024
okuryazarkitaplar

Kategori: Manşet

Mitraizm
Antik-AArkeolojiManşetMitoloji

Bir Gizem Dini Olan Mitraizmin Mitolojik Hikayesi

okuryazarkitaplar
Kadir TEMÜR Mitraizm, antik dönemin gizemli ve etkileyici dinlerinden biridir. Özellikle Roma İmparatorluğu’nda  yaygın olarak benimsenen bu inanç, adını İran kökenli tanrı Mithras’tan alır. Mithras, ışığın ve  adaletin temsilcisi olarak kabul edilir ve doğum günü olan 25 Aralık, bu tanrıya adanmış özel bir gün olarak kutlanırdı. Mitraizm ritüelleri, sırlarla dolu tapınaklarda gerçekleştirilirdi ve bu ritüellerin  detayları  sadece inisiye olanlar tarafından bilinir ve korunurdu. Mitolojisi, birçok efsanevi öyküyle süslüdür. Mithras’ın en bilinen hikayesi, kutsal boğayı mağarada  kurban etmesidir. Bu kurban, evrenin yenilenmesini ve yaşamın yeniden doğmasını simgeler.  Bu  efsane, Mitraizm inancının merkezinde yer alır ve pek çok sanat eserinde sembolik olarak  resmedilmiştir. Mithras’ın takipçileri, onun fedakarlığını ve cesaretini örnek alarak, ahlaki değerleri  ve erdemi yüceltirlerdi. Bu gizemli dinin öğretileri ve ritüelleri, zamanla Hristiyanlık  gibi büyük dinlerin yükselişiyle gerilemiş olsa da, Mitraizm’in etkileri hala tarihin derinliklerinde  yankılanmaktadır. Mitra, iyilik ve dostluk tanrısı olarak kötülüğün düşmanıdır. Ona inananlar,...
Kuzguncuk
Köşe & YazıManşetSeyahat

Hafta Sonu Kaçamağı

okuryazarkitaplar
Neşe Kazan Son güneşli günleri kaçırmamak mücadelem vardır her sonbaharda. Yerlerde  rüzgarın şiddetine göre sağa sola savrulan sarı yapraklar, gezmekten yorulmuş  insanların eve kapanmasıyla ya da hala uyanamamış olmaları hasebiyle tenha  mı tenha… Rotayı çizme işi bende. Toplu taşıma kullanacağız yine trafiğe takılmamak adına. Hafta sonu, biz, karı-koca ve İstanbul… Biz onu terk etsek bile o hep hayatımızda. O mu vefalı, biz mi hayırsızız? “Bu şehir  arkandan gelecektir. Sen yine aynı sokaklarda dolaşacaksın. Aynı mahallede kocayacaksın; aynı  evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda,” derken hiç de haksız  değilmiş Yunan şair. Onca çocuktan sonra yalnız gezmelerin tadını çıkarmak, ertelenmiş baharlar gibi huzur getiriyor; sakin, bize ait, bizce dünyamıza. Ben, hep içimde büyütmediğim çocukla yaşarken, eşimin çocukluğuna da dahil olmak istedim bu kez, içinde kocaman bir adamı yaşatıyor olmasına inatla… Üsküdar’dan Kuzguncuk’a yürümek istediğimi söylerken biraz yüzüm kızarıyor sanki. 42 yıl önce aynı yolu yürümek  istemediği için isyan eden, şımartılmış bir genç kız benimle yan yana… Neleri kaçırmışım… En ince detayına kadar  o kıza aldırmadan dinlemeye, öğrenmeye çalışıyorum. Şimdi yanımda bir de küçük erkek çocuğu yürüyor. Kâh 9 yaşında oluyor, kâh 20… Şimdi geçmişi ondan dinlemeli…  Denize paralel yol boyunca dinlediklerim, aslında bir coğrafya dersine haritayla çalışmak gibiydi. Yıllarca anlatmıştı  ama hiç bu kadar gerçek algı yaratmamıştı… Kuzguncuk mu çocuk, çocuk mu Kuzguncuk diyecek kıvama da  gelmiştik artık… Derken bir hüzün bulutunun yüzünü kapladığını fark ediyorum. Arkadaşlarım diye anlattığı o çocukların çoğunun  dönülmesi imkansız yolculuklara çıktığını söylerken eşim, tepeden boğaz köprüsü tüm ihtişamıyla kışkırtıyor beni…  Bunca yıl, bunca fotoğraf… Sanırım hepsi o anki duyguyu yakalayamamaktan, defalarca defalarca çekiliyor…  Duygular resmedilemiyor…...
Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...