Üç kozmik düzeyin gök, yer ve yeraltı ile yani üst, orta ve alt dünyaların bağlantısının kurulduğu merkez noktaların birbiri ile kesişmesini ve bu dünyaların birbiri ile iletişim kurmasını sağlayan araçsal varlığın ağaç olduğunu söyleyerek hayat ağacının sembolik önemine de atıfta bulunuyor ve ataların destanlarında da geçen dünya ağacının önünde saygı ile eğiliyorum. Hani öyle ya hayat ağacı sonranın kulesi çoğu zaman da minaresi olmuştur aslında.
İşte Pisa Kulesi gibi gösterişli ve 14700 ton ağırlığa sahip bir kuleyi göğe yarış içgüdüsü ile yaratıcıya el uzatma ya da en yükseğini yapma isteğinin hikmetli bir sebebi olarak düşünüyorum. Pisa kulesine işte bu yüzden ‘kule’ deyip geçmeyelim. İnsanoğulları olarak yeni kurulan şehirlerde fani hayatlarımızın kendimizce kutsal sayılan merkezlere yaratan ile aracı olma, kanal olma vazifesini bu kuleler ile özdeşleştirmişiz. Her tapınak veya saraya kozmogoniyi tekrarlamak suretiyle merkez olma vazifesini bu yapılara vermişiz. Pisa da onlardan birisi…
Şehirleri kule ve mabetlerin etrafında kurarak dünyanın yaratılışını bir anlamda yeniden ve yeniden tekrarlama görevi verilmiş. Bizler de yaptığımız gittiğimiz bu yerlerde bu yüzden el açıp dua eder olmuşuz diye sadede geldim artık.
Axis Mundi: İki kozmik dünyanın tezahürünün birleştiği mekan. Bazıları ona dünyanın göbek deliği veya ekseni de der. Hayat ağacı veya kule aslında aynı eş değerde bir anlam yükünü yüklenmiş. Hatta bu görevi bazen bizatihi biz insanlar üstlendiğimiz de olurmuş. Mikrokozmos ile makrokozmosu birbirine bağlayan araçlardan bir tanesi de Pisa Kulesi. Mana aleminde kendim ile bu görevi üstlenen Pisa kulesine bu anlamı yükleyerek mekanın havasını aldım, gördüm, kokladım, dokundum, hissettim.
Son olarak ise yaptıklarımızın şeytani ve rahmani tarafını niyetlerimiz belirlediğine göre ‘Yüce Yaradan‘a dualarımızın kutsalın tezahür ettiği her yerde kabul olması dileğiyle, sevgiyle kalalım dersem siz de dualarıma ortak olur musunuz?
