13.3 C
İstanbul
Cumartesi, Nis 27, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
Manşet

Kabala, Yaşam Ağacı ve Sefirotlar

Hazırlayan/Yazan: Simyacı

“TANRIYA BAKTI, KENDİNİ GÖRDÜ!”

 Başlıklar:

  • Kabala
  • Yaratılış
  • Yaşam Ağacı 
  • Melekler
  • Kabalistik Yaşam Ağacı Fikri
  • Sefirotlar
  • Pratik Kabala Ritüellerinden Birkaç Örnek
  • Hayat Ağacı Şiiri
  • Kaynakça

KABALA

Yahudi mistisizminde yaratılmış olan yaratanın tezahürü kabulünden yola çıkmaktadır. Yahudi kutsal kitaplarından her şey bir şekilde bir olan yaratıcıya bağlanmaktadır.

Yahudi mistisizminin temelini oluşturan Kabala İbranice “qibbel” kökünden gelen ve anlamı kabul etme, alma olan bir kelimedir. Kabalistik ekol temelde alma-verme dengesine dayanmaktadır. Burada kabul eden varsa eğer bir de “bunu” veren vardır. Veren yaratıcı, alan ise yaratılmış olandır. “yaratıcı alana ne verir?” sorusu konuyu açıklığa kavuşturuyor. Yaratıcı, insana yaratımın sırrını vermektedir. Kabalacılar buna yaratıcının ifşası demektedirler. Görüldüğü gibi Kabalacıların eğilimi ekseriyetle “yaratım konusu” üzerinedir.

Yahudi mistikler kabalayı aşağıdaki gibi tanımlarlar:

“(Yaratratıcıyı kastederek) Her şeyi tasarlayan gibi, nasıl tasarlayanlar olabileceğimizi öğretir.”

Cümlede dikkat edilmesi gereken ilk şey yaratımın bir tasarım işi olduğu. Yani Yaratan, varlığı anlık bir istemeyle değil bir (süreç içerisinde) tasarlama süreciyle yaratmasıdır. Yaratım süreci süreklidir ve devam eden bir eylemdir.

Sonrasında ise yapılacak olan şey her şeyi tasarlayan tanrının tasarımını öğrenmek ve bunu tatbik etmek. Maddi ve/veya manevi alanda uygulayabilmek… Fark ettiyseniz burada kişi tanrı gibi yaratabilme gayretine girmiş oluyor. Peki bunu nasıl yapacaktır?

İşte kabala aslında bu yaratım eylemini insanın nasıl yapacağının ip uçlarını verir.

Kabala kitapları, manevi dünyaların yapısını ve her birimizin oraya nasıl ulaşacağını öğretir. Kabalistler için o bir rehberdir, yol ve yöntem öğretir.

Benzer olarak, Kabala kitapları size, manevi dünyaların nasıl inşa edildiğini, hangi “yerlerin” daha fazla, hangilerinin daha az eğlenceli olduğunu öğretirler. Elbette bunlar fiziksel yerler değillerdir; ama bunlar herhangi bir kabalistin deneyimlediği manevi durumlardır.

Kabala kitaplarının size anlattığı başka bir şey de, manevi gerçekliğin nasıl bulunacağıdır. Eğer bu dünyada bir yere gitmek isterseniz, o yerin bir haritasına ve o yeri çalışmak için bir tur rehberine ihtiyaç duyarsınız. Maneviyatta, Kabala kitapları sizin için hepsini yapa. Manevi dünyanın nerede olduğunu size “gösterir”, sizi oraya “taşır”, ve size çevreyi öğretir.

Kabalanın kapsama alanları kısaca şöyledir:

Uygulamalı Kabala: Tılsım ve seremoni majisiyle ilgilenir.

Dogmatik Kabala: Kabalacı yazınını oluşturur.

Sözel Kabala: Harflerin ve rakamların kullanılmasıyla ilgilenir.

Yazılmamış Kabala; Sembol sistemlerinin Hayat Ağacı üzerinde düzenlenme biçiminin doğru bilgisini oluşturur.

Kabalistlere göre:

  • Kabalada sembol açıklamalardan önce gelir.
  • Kabala yorumu herkese açık değildir. Seçilmiş insanlar veya inisiyeler kabala bilgisine sahip olur.
  • Kabala ruhsal cisimleşme uygulamasıdır.
  • Kabalacılar ağaç üzerindeki yollara zodyak burçları, gezegenleri ve elementleri de yerleştirmiştir.
  • İlahi tecellilerin isimleri seremoni majisinde çok önemli bir rol oynayan on kudretli başmelek vasıtasıyla tezahür ettiğine inanılır.
  • Avrupa majisi felsefesi hayat ağacını temel alır. Kabalacı yöntemlerde eğitilmemiş hiç kimse onu anlamayı ve kullanmayı umut edemez.
  • Bütün pagan panteonların tanrı ve tanrıçalarını on kutsal sefirot’un on hücresine yerleştiriyoruz. Bunu yaparken bu tanrı ve tanrıçaların astrolojik tekabüllerinin rehberliğinden faydalanıyoruz. Çünkü astroloji, bütün insanlar aynı gezegenleri gördüğü için, tek evrensel dildir. Otuz iki yolla ilişkili semboller dizisi, inisiyeler tarafından majikal imgeler inşa etmek için kullanılır. Majisyenin bu sembolleri yalnızca teori olarak değil pratik olarak bilmesi zorunludur.
  • Yani onları hafızasına iyi bir şekilde yerleştirmekle kalmamalı, bu imgeler üzerinde her birinin anlamına nüfuz edip temsil ettikleri güçleri tecrübe edene kadar meditasyon yapmış olması gerekir.

YARATILIŞ

Kabalanın asli konusu olan yaratılış Kabala’da detaylı bir şekilde incelenir ve araştırılır. Yahudi kutsal kitapları yaratılışla başlar ve yaratılan asli unsur insanın yaratımıdır. Tanrı sonsuz bir ışık ve enerji kaynağıdır ve var olan olmayan her şeyi kapsar. Öncesiz ve sonrasızdır. Tanrı insanın algılayabileceğinin ötesindedir. Onu tanımlayabilmek bile boş bir gayrettir. İnsana düşen Tanrının Tezahürlerini anlayabilmek, yorumlayıp kendi varlığında onu açıklayabilmektir.

Tanrının yarattığı varlıklar içerisinde insanın özel bir yeri vardır. Çünkü insan duygulanma düşünebilme ve dil yetenekleriyle tanrıyı kavrayabilmekte ve onun enerjisi hakkında bilgi sahibi olabilmektedir. İnsandaki bu akli melekelerin en dikkate değer olanı algısıdır.  Amaçsız hareket olmayacağından Yaradan’ın önümüzde düzenlenmiş olan Yaratılışta bir amacı olduğu kesindir. Kişi algısı sayesinde acı, huzur gibi içkin şeyleri açıklayabilmektedir. İşte bu sebeplerden dolayı kabalisteler “Yaradan’ın tüm işi onun(insan) içindir.” diyerek insanın kendi disiplini içerisindeki yeri belirlemektedir. Amacınından insanı yaratmak olduğunu ifade eder.

Yukarıdan Aşağıya – Aşağıdan Yukarı Doğru

Hareketin ilki düşüncede olduğu bilinmelidir. Kişi bir ev inşa etmeye başlamadan önce amacı olan daireyi düşünür. Sonuç olarak, projenin bu iş için uygun olup olmadığını inceler.

Kabala dilinde yaratım “Yukarıdan Aşağıya” ve “Aşağıdan Yukarıya” olarak yorumlanır. Bu, fiziksel maddelerin, ilk kaynaktan, “O’nun Özü”nden, Işığın bir ölçüsünün kesildiği ve kısıtlamadan kısıtlamaya fiziksel dünya yani en alttaki fiziksel varlıklar ile oluşana dek Yaradan’ın Işığının Yukarıdan aşağıya  ifşasının bir silsilesi olduğu anlamına geliyor.

Sonrasında aşağıdan yukarıya bir düzen başlar.

Bunlar, insanın geliştiği ve yaratılışın amacına tırmandığı merdivenin basamaklarıdır. Bu iki realite Kabala ilminde her detayıyla açıklanmaktadır.

Geleneğe göre bekleme sürelerini tamamlayan ruhlar, mesihin gelişiyle birleşerek Tanrı’da bir ve O’nunla  aynı olacaklardır.

Kabala’yı teorik ve pratik olarak iki bölüme ayıracak olursak Sefer Yezirah ve Zohar kitapları Kabala’nın teorik kısmını oluşturmaktadır. Bu üç kitap kabalayı açıklamalarını ve esaslarını ortaya koymuştur.

Kabaladaki Bahir kitabı aslında Eski Ahit’in geniş kapsamlı bir simgesel yorumudur ve dayandığı temel motif, İbrani alfabesindeki harflerin ses ve biçimlerinin gizemli anlamlarıdır.

Yine kabalanın kaynak kitaplarından İbranicede yaratma anlamına gelen “Sefer Yazirah”a göre sayılar ve harfler Tanrı’nın evrendeki sembolleri olarak görünmüştür.

YAŞAM AĞACI FİKRİ

Kökeni tarih-öncesi denilen devirlere kadar uzanan, başta Asya şamanist gelenekleri olmak üzere, pek çok gelenekte rastlanan bir semboldür.

  • Eski Mısır geleneğinde de yaşam ağacı Şamanizm ve Hint tradisyonlarındaki gibi ruhların kuş biçiminde tünedikleri bir ağaçtır. Gök ilaheleri Hathor ve Nut bu kuşları su ve meyve ile besler.
  • Tevrat’ta, Aden’le ilgili sembolizme konu olan iki tür ağaç vardır; biri dört kollu ırmağın aktığı Aden cennetinin ortasındaki yaşam ağacı, diğeri ise hakikat ağacıdır. (Hakikat ağacı kişinin meyvesini yediği gün öleceği “iyi ile kötüyü bilme ağacı” olarak belirtilir.)
  • İbrani geleneğine göre yaşam ağacı, meyvesi ölümsüzlük sağlayan öyle bir ağaçtır ki, kendisinden semavi tesirin tüm alemlerle temasını sağlayıcı bir çiy çıkar.
  • Hıristiyan gelenekte yaşam ağacı sembolizmi İncil’in vahiy denilen, Yuhanna’nın Vahyi kısmında görülür. Yuhanna’nın bu vizyonunda yaşam ağacı, 12 defa meyve veren, yaprakları ulusların şifa bulmasını sağlayıcı bir ağaç olarak belirtilir ( Vahiy, 22/2). Ayrıca İsa Mesih’in çarmıhı alegorik olarak yaşam ağacını simgeler.
  • İslamî gelenekte, kökleri göğün yedinci ve son katındaki Sidre’den çıkan Tuba (huzur, mutluluk) ağacı simgesine rastlanır.
  • Zerdüştçülük’te bir denizin derin sularından çıkan, ölümsüzlük sağlayıcı Gaokerena ağacı.
  • Eski İran geleneğinde Haoma olarak bilinen ölümsüzlük besininin edinildiği yaşam ağacı.
  • Yaşam ağacı simgesine rastlanan diğer geleneklerden bazıları olarak, Lapon, İzlanda, İskandinavya, Finlandiya, Avustralya gelenekleri sayılabilir.


        MISIR                                                HİNT                                          İBRANİ

Görüldüğü üzere dünya üzerinde kurulmuş ve varlığını koruyabilmiş tüm milletlerde bir yaşam ağacı figürüne rastlanmaktadır. Ağaçların toplumları için ortak kabul noktası ise hepsinde yaşamı simgelemesi, yer ve gök arasında bir bağ kurması ve insanların ona bakarak kendi varlıklarını veya  hayatlarına bir anlam verme gayreti içerisine girmeleridir. Bu gayret maddi olanla manevi olanın aralarındaki ilişkiyi anlama gayreti olarak da yorumlanabilir.

Bir çok inanç sisteminde madi ve manevi alem bir düalite olarak düşünülmüştür. Hatta çoğu zaman bu iki alem arasında simetrik bir ilişki kurulmuştur. Öte dünyada ruhsal olarak var olan insan boyut değiştirerek  yeryüzüne beden elbisesini geiyerek inmiştir. Ölüm sonrası da tekrar öte aleme geçebilecektir. İşte YAŞAM AĞACI bu iki alem arasında ilişki kurabilmek isteyen insanın arketipsel bilincinde oluşturduğu bir semboller algoritmasıdır. Bu algoritmayı farklı toplumlar farklı şekillerde yorumlamışlardır. Bizim bu çalışmada üzerinde duracağımız konu İbrani inanç geleneğinin bir  ürünü olan KABALA’nın sembolik açıklamalarından biri olan HAYAT AĞACI sembolizmi olacaktır.

Kabalistik dünya görüşü gizli ilimler temeline dayanarak kurulmuş olan bazı örgütlerce dünyaya sessizce yön verenlerdendir. Kabalizm Yahudi gizemciliği ve ruhçuluğunun aldığı isimdir. Bugün bildiğimiz halini daha çok ortaçağda almıştır. Kavram ve içerik incelendiğinde ise açık şekilde antik kaynaklardan alıntılarla dolu olduğu görülür.
Günümüzde moda halini almış ve popüler kültürün alternatif bir parçası haline gelmiş yeni çağ öğretilerinin temelinde yatan parçalardan birisi de kabaladır. Aynı şekilde boşluğa düşmüş ve arayış içerisine girmiş kimselere bir alternatif din olarak sunulmakta olduğu gerçeği de gözden kaçmamalıdır. Evrene enerji göndermek, evrenden enerji almak, niyet vs. gibi artık günlük hayatta bile karşımıza çıkan terimleri içerisinde barındırır.

Günümüzde her ne kadar popüler kültürün alternarif parçalarından biri haline gelmiş olsa da; içerikte, batıni geleneğe ve paganist döneme ait ciddi bilgiler barındırır.
Tarihte ise benzerleri ise  İbrani geleneğinden bağımsız olarak paganist düşünce ve sembollerin izlerine; kadim Türkler’de, Antik Mısır’da, Hindistan’da, Gal topraklarında rastlamak mümkündür.

MELEKLER

Yahudi inanışında TANRI’NIN YÜCELİĞİNİN DAHA İYİ ANLAŞILABİLMESİ İÇİN GÖREVLENDİRİLMİŞ GÖKSEL VARLIKLAR olan melekler vardır. Melekler ruhani yaratıklardır ve hiçbir zaman fiziksel bir varlıkları yoktur. Bu melekler Yaşam Ağacının şekillenmesi veyahut yaratımın gerçekleşmesinde yardımcı roller üstlenirler. Tanrının emirleriyle kendilerine verilen görevleri ifa ederler. Kısaca bu melekleri tanımak kabalist anlayış ve uygulamaları içerisinde görevleri ele almak konunun açıklanmasına yardımcı olacaktır.

Birinci Sefira olan KETER’in melekler sınıfına HAYOT HA KODEŞ (Kutsal Varlıklar) denir. Bu meleklerin lideri, Kabala’ya göre METATRON’dur.

Metatron: Yahudi inanışına göre en büyük melektir. Değişik anlatılarda Varlık Prensi (ya da Varlık Meleği), baş melek Mihael veya göğe yükselmiş Enoh’la (Hanoh) özdeşleştirilir.

İşte burada metamorfozla (başkalaşım) karşılaşıyoruz. Metamorfoz kabala inancında ve yaşam ağacını anlamakta çok önemli bir köşe taşıdır. Kişi tanrısal olana ulaşabilmek için çeşitli aşamalardan geçer. Bu bir tekâmül yolculuğudur. Süreç içerisinde ruh tekâmülünü tamamlamak için farklı bedenlere bürünebilmektedir. Tanrı isterse Enok veya İsa peygamberde olduğu gibi kişiyi kendi varlığına da katabilir. Tekâmül süreci içerisinde insan eylemleriyle tanrısallıktan uzaklaşabilir veya ona yakınlaşabilir. Tekâmül yolu ise Yaşam Ağacından geçmektedir. Yani hayat ağacının safhalarında olgunlaşma yolunda ilerleyen kişi sonunda tanrısal olana ulaşabilir.  İşte konumuzun merkezinde bulunan Yaşam Ağacı sembolizmi burada başlıyor.

Tanrısal olanın tezahürü ve metamorfoz kavramlarını bazı kabalistler öyle bir yere taşımışlardır ki sonunda kendilerini tanrı ilan edebilecek kadar ileri gidebilmişlerdir. Bir örnek vermek gerekirse Sabetayist öğretinin temelini Tanrı’nın çeşitli kisvelere bürünerek dünyaya inişi oluşturur. Çünkü evren Tanrı, Tanrı da evrendir. Tanrı kendisini ancak mesih kılığında göstermektedir. Mesih ise Sebatayizmin kurucusu olan Sabetay Sevi’dir. Yani Sevi kendisini tanrı ilan etmiştir. Sabetayist öğreti mesih düşüncesinin başlangıcını Lurianik Kabala’dan almıştır.

İnsanların günahlarıyla sevaplarını kaydeden yazıcı melek, gökteki sırların bekçisi, Tanrı’yla insanlar arasındaki aracı, insanoğlunun ilk örneği (Adam Kadmon)olarak nitelenir.

Tevrat Kitabı’nın Yaratılış bölümünde “Hanoh, 65 yaşındayken oğlu Metuşelah doğdu. Metuşelah’ın doğumundan sonra, Hanoh 300 yıl Tanrı yolundan yürüdü. Başka oğulları kızları oldu. Hanoh toplam 365 yıl yaşadı. Tanrı yolunda yürüdü, sonra ortadan kayboldu; çünkü Tanrı onu yanına almıştı.” (Yaratılış 5:21-24) gibi bir kayıt yer almaktadır. Evet burada inanışa göre Enok göğe yükseltilmiş bir peygamber olarak karşımıza çıkıyor. Hristiyan inancına göğe yükseltilen diğer peygamber bilindiği üzere Hz İSA’dır.

Melek Metatron daha önce yaşamış olan Hanoh’un Tanrı tarafından görevlendirilerek Baş melek haline dönüştürülmüş halidir. Hanoh yaşarken, ölmeden, henüz canlıyken, Tanrı tarafından yukarı cennete çıkarılmıştır. Cennette, Hanoh’un; etleri ateşe, damarları aleve, kirpikleri yıldırımlara, gözleri yanan meşalelere dönmüş, metamorfoza uğramıştır. Tanrı ona tam yetki vererek, onu adeta vekili haline getirmiştir. Bu yüzden Kabala’da ona “Küçük Tanrı” dahi denmiştir. Bu lakap, Talmud ve Kabala bilginleri arasında farklı yorumlara yol açmıştır.

Malahim (Haberciler, Melekler): Bu melekler güzelliği ve merhameti simgelerler. Kabala Kitabı’nda liderleri RAFAEL’dir.

Elohim (Tanrısal Varlıklar): Bu meleklerin görevi, iyiliğin, kötülüğe karşı zafer kazanmasıdır. Kabala Kitabı’nda liderleri HANİEL’dir.

Bene Elohim (Tanrısal Varlıkların Çocukları): Bu meleklerin görevi Tanrı’nın yüceliğini her yerde korumak üzerine odaklanır. Kabala’ya göre liderleri MİHAEL’dir. Mihael dini metinlerde adından en çok söz edilen melektir. En önemli görevi, Tanrı’nın yüceliğini sergilemek için gerekli en önemli doğruları bulmaktır. Daniel Kitabı’nda, Mihael’den büyük prens diye bahsedilmektedir. Büyük Prens, Rabbin kullarını, kıyamet gününde, kötülükle iyilik arasında durup onları koruyacaktır.

Kerubim: Kerub’lar, insanları günahlardan uzak tutan ve günah işlemekten koruyan meleklerdir. Böylece insanları Tanrı’ya yaklaştırırlar. Kabala’ya göre liderleri GABRİEL’dir. Kerub’lar Yaratılış Kitabı’nın, “Cennetten Kovuluş” bahsinde yer alırlar. “Onu kovdu, Yaşam Ağacı’nın yolunu denetlemek için de Eden Bahçesi’nin doğusuna Keruv’lar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirildi.” (Yaratılış 3:24)

KABALİSTİK YAŞAM AĞACI

Yukarıda bahsettiğimiz gibi yaşam ağacı motifi her millette değişik şekillerde görülmektedir. İbrahi Yahudi inancı olan Yaşam Ağacı’da aslında bir Sami toplumu olan Mısır medeniyetinden alınmış olduğu açıktır. Eski Mısır kaynakları ve İbrani kaynakları karşılaştırıldığında ve ibrani tarihi araştırıldığında bu etkileşim rahat bir biçimde kendini ele vermektedir. Aşağıdaki İbrahi Yahudi inancı olan Yaşam Ağacı’da aslında bir Sami toplumu olan Mısır medeniyetinden alınmış olduğu açıktır. karşılaştırıldığında benzerliklerin kolaylıkla fark edilebilmektedir.

Dini hazırlığını tamamlayan mistiğin ilk görevi eril ve dişil özellikleriyle zıtlığı beraberinde barındıran Yaşam Ağacı’nın dalları (Sefira) arasında dengeyi sağlayabilmektir. 

    Peki Yahudi mistisizminde yer alan yaşam ağacı neyi ifade etmektedir? Burada resimler üzerinde takip yapılması anlaşılmasını da kolaylaştıracaktır.

Kabala’da Tanrı, sevgisini yeryüzüne ancak insanoğlunun hırsları ve arzularından arınmasının ardından indirir. İnsanlar evrenin tamamlanmamış bütünüdür. Birinde meydana gelecek bir araz, bütün yapıyı etkilemektedir. İşte bu on Sefira, insanlara kendilerini dolayısıyla da evreni mükemmelleştirmek için verilmiş düşünce ve duygunun tinsel enerjileridir.

 Kabalist gelenekte  Tanrı’nın Ayn Sof ve Sefirot olmak üzere iki sıfatı vardır. Ayn Sof’la Tanrı, kendini gizler ve aşikâr değildir. Sefirot’ta ise Tanrı prensip veya ilkeleri yaratma halindedir. Meçhul karakterini sınırlı da olsa yarattıkları Yaşam Ağacı üzerinde gösterir. Bu tezahür on aşama da gerçekleşir. Bu aşamalara SEFİROT denir

Birinci sefirotumuzun üzerinde üç kuşak halinde tanrısal ışık kaynağı vardır. Buradaki tanrısal töz İnsan Algısı ve zihninin çok üzerindedir. Orası sonsuz bir tanrısal enerjidir. Bu tanrısal Alan üç kuşak halinde açıklanır. Bu kuşaklar: “Aınsonsuz olan idrak sınırlarının dışında yer alan tanrı, – “Aınsofttanrının varlığını kendisine ifade etmesi, –  “Aınsoftaırtanrının varlığını evrene tanıtması,

Belirtmiş olduğumuz gibi Tanrı kendini insana on ayrı oluşum aşamasıyla göstermiştir. Bu aşamalar, Kabalist gelenek içinde Sefira adını alırlar. Sefiralar yaratımın aşamalarıdır. Çoğulu Sefirot olan bu sözcük İbranice’de “sayılar” anlamına gelmektedir.

Bu Sefirotların isimleri sırasıyla Keter (Taç), Hokmah (Hikmet), Binah (Anlayış), Hesed (Merhamet), Gevurah (Adalet), Tiferet (Güzellik), Nezah, (Sonsuzluk) Hod, (Titreşim), Yesod (Temel), ve Malkut (Krallık) sefirasıdır. Kabalistlere göre biz Tanrı’nın kendi imajında yer bulan yansımalarıyız. İyi yansıma yapabilmek için de Sefirot’un on açılım kuralını her zaman uyguluyor olmalıyız.

10 sefirot birbirlerine kutsal kabul edilen 22 İbrani harfiyle birbirine bağlanmıştır. Her harfin sayısal değerleri vardır. İbrani alfabesinin her harfi de bu Kabalist tanımlamalar içinde ilahîleşmiştir. Bu ilahî tecrübe, ancak onu istemesini bilene açılacaktır. Sefiralar dünyasına ancak bu harflere yoğun ve derin anlamlar yüklenerek ulaşılabilir. Pratik kabalada bu harf ve semboller kullanılarak meditasyon ve büyü ritüelleri yapılabilmektedir. İnsan aslında pratik kabalada tanrısal bir iş olan yaratım eylemini gerçekleştirme gayretindedir.

On sefirot üç sütün (prensip) üzerinde yukarıdan aşağıya sıralanmıştır. Sutunlar soldan sağa doğru “ADALET-SERTLİK, İRADE (İSTEK – DENGE) VE MERHAMET” sütunu olarak sıralanmıştır. Sefirotların uhrevi, tanrısal özellikleri de bu kavramlarla ilişkilidir. İstek dengeyi sağlar, merhamet genişletir ve adalet yayılmanın akışındaki dengeyi kurar, bazen de akışı zorlar. Böylece Sefirot sembolünün anlatmak istediği 10 kutsal davranışın kesin örnekler şeklinde organize edilmesi mümkün olur. Sağ ve sol sütunlar Kral Süleyman’ın Tapınağı’nın girişindeki iki sütundur ve bütün Gizem Localar’ında mevcutturlar. Aday ikisinin ortasında duruğunda, Dengenin Orta Sütunu olur.

Tanrısal ışık kaynağı bir akış/enerji halinde damıtılarak birinci sefirot Keter’in içerisine akmakta ve sıralamaya uygun olarak sefirotları doldurarak aşağı süzülmektedir. Akış son sefirot olan Malkut’ta son bulmaktadır. Akış yanda görüldüğü gibidir ve bu akış şimşek çaprmasına benzer bir eylemdir.

Ağaçta sefira olmayan DAAT (vahiy) ile işaretlenmiştir. Mutlaklık direkt olarak varoluşun içine girer. İnsanoğluna göre Daat Tanrı’dan başka bir yerden gelmeyen bilgidir. Daat sadece görünmekle kalmaz, aynı zamanda bilinir de. Bu bilinme Bina’dan gelen derin düşünmekten, yani aklın açığa çıkmasından bu yönüyle farklıdır. Yüksek Sefiraların çocuğudur, yalnızca gözetlemek değil, aynı zamanda olmaktır.

Yaşam Ağacı’nda bulunan Sefiranın her biri aynı zamanda Tanrı’nın özelliklerinin insana yansımasıdır. En üstteki Tanrısal özellik yani Sefira Taç’ta alçakgönüllü davranır ve kutsal bilge olur. Ağacın sağ dalları eril sol dalları dişil özelliktedir. Oysaki son Sefira “Taç” cinsiyetsizdir. Diğer Sefiralarda cinsiyet, şekil ve ses mevcuttur.


SEFİROTLAR

Kabala Tanrı’yı yaratımı aşama aşama dokuyan bir “şahıs” olarak düşünmez. Fakat tezahürün farklı aşamalarının, her bir sefıranın dolunca daha aşağıdaki sefiraya taşan bir havuz olması gibi, birbirlerine evrilerek ilerlediğini düşünür. Tezahür aşama aşama aşağı akarken, her bir sefıranın içinde ondan sonra gelen bütün sefıraların potansiyeli saklıdır. Keter kendinden sonraki bütün dokuz sefirotu içerir ve Hokmah geri kalan sekiz halefinin potansiyellerini taşır. Fakat her sefırada yalnızca tezahürün yâlnız bir görünüşü ortaya çıkar; kendisinden sonra gelen sefırot onun içinde gizliyken öncekilerin yansıması vardır.

Keter nasıl Kokmah’a taşıyorsa, Kokmah da Üçüncü sefıra olan Binah’a taşar. Bu birbiri ardına gelen taşmaların izlediği yol Hayat Ağacı üzerinde bir Şimşek işaretiyle ya da alevler saçan bir kılıçla gösterilir.

Resimdeki ilk üçgen’de evrenin maddesinin yaratıcı güçlerinin bir temsilini, ikincisinde ise tekamül eden hayatın egemen güçlerinin bir temsilini görürüz. Hesed’de kendi halkına babalık yapan, üretimi geliştiren, öğrenmeyi teşvik edip medeniyetin meyvelerini getiren bilgi ve merhametli kralı görürüz. Geburah’ta halkına savaşta liderlik yapan, krallığını düşmanların saldırısından koruyan, fethederek sınırlarını genişleten, suçluları cezalandırıp yanlış yapanlara mahveden bir savaşçı kral vardır. Tifaret’te ise halkının kurtuluşu için kendini çarmıhta feda eden ve böylece Geburah’ı Hesed ile dengeye getiren Kurtarıcı’yı buluruz. Böylece Gebulah’ın merhameti ile Gebulah’ın şiddetinin ulusların sağlığı için birleştiğini görürüz.

İkinci Üçgen’e pek hataya düşmeden “Etik Üçgen” diyebilirken, üçüncü üçgene “Majikal Üçgen” diyebiliriz. Keter’e birin içindeki ağaç, bölünmemiş “Birlik Küresi”, Tifaret’e ise Kurtarıcı ya da “Oğul Küresi”ni tayin edebiliyorsak, Yesod’a “Kutsal Ruh Küresi” veya Aydınlatıcı diyebiliriz. Sanki Hıristiyan üçleme’ye bir katkı sağlanmış da denebilir buna. Çünkü üçleme, üçlü stel’e yerleştirildiği zaman Abba, Baba yerine “oğul”,  ama, ana yerine “Kutsal Ruh”a denk gelmektedir.

Her Sefıra ve yola sembolik hayvanlar, bitkiler ve değerli taşlar tayin edilmiştir.

Keter (Taç): Yaşam Ağacı’nda bulunan ilk Sefira Keter’dir. İlk ışımanın olduğu nokta dönüşün son adresidir. İbranice olan Keter sözcüğü “Taç” anlamındadır. Yaşam Ağacı’nın en tepe noktası yani tacıdır. Keterin ortaya çıkmasıyla birlikte tüm olmuş, olmakta olan ve olacak şeyleri kapsamaktadır. Keter ilk neden ve kudret olması nedeniyle Tanrı’nın mükemmel bütünselliğine işaret eder. Tecrübe edildiği vakit ruhu Tanrı’yla birleştirir. Bunca özelliğine rağmen Keter Sefirasının, Malkut Sefirasına herhangi bir üstünlüğü yoktur.

Hokmah (Hikmet): Yaşam Ağacı’nın ikinci Sefirası Hokmah olup, anlamı Hikmet’tir. Tanrı’nın içsel zekâsını temsil etmektedir. Baba olarak da isimlendirilmektedir.

Binah (Anlayış) : Yaşam Ağacı’nın üçüncü Sefirası Binah, yani “Anlayış”tır. En yüksek dişil yayılmayı temsil ettiği için Anne olarak da bilinir. Dişildir. İnsan aklı ile Binah’ta var olan şiddeti dengeleyebilir. Binah dışlaştıktan sonra kendisinde bulunan şiddet, Taç’ın altında Kutsal Ruh’u, yeni Sefira olmaya aday Daat’ı oluşturur. Daat Tanrı’dan dolaysız olarak gelen bilgidir.

Hesed (Merhamet): Daat’ın ışımasıyla ortaya çıkan Sefira çiftinin etkin ve içsel sıfatı Hesed yani merhamettir. Sevgi olarak da karşımıza çıkabilir. Merhamet insan eylemlerinin altında yatan sebeptir; ta ki günlük alışverişinizden Sinagog’daki ibadetinize kadar. Hesed kendi içinde genişleyen bir ilkeye sahiptir. Yani Hesed’in intişarıyla Gevurah intişar eder.

 Gevurah (Adalet): Daat’ın aşağısında Hesed’in genişlemesiyle ortaya çıkan edilgin ve dışsal duygunun sıfatı Gevurah yani adalettir. Gevurah da Hesed gibi duyguları olmaksızın bir işin eylem bulmasına karar veremez.

 Tiferet (Güzellik): Yaşam Ağacı’nın merkezinde bulunan Sefira ise Tiferet yani güzelliktir. Tiferet bireyselliğin özü yani külli nefsdir. Tiferet diğer yüksek Sefiralar; Gevurah, Hesed, Binah, Hokmah arasındaki bilinçsiz intişarı kontrol eder konumdadır. Tiferet denge Sefirasıdır. Eril ve dişil Sefiralar Hesed ve Gevurah’ın birleşimidir. İnsan eğer özündeki saflığa erişebilirse Tiferet Sefirasının anlamını kavrayabilir. Musa ve diğer bütün peygamberler Tiferet düzeyine erişmişlerdir. Kişi saflığıyla eriştiği Tiferet Sefirasıyla hem madden hem de manen Tanah’ta adı geçen peygamberlerden üst seviyeye ulaşmış olur. Tiferet’le yüksek trans haline giren kişi ne cennetin vaatlerine ne de cehennemin ikazlarına kulak asar. O Tanrı ile yaşadığı büyük ve derin ilişkinin zevkine dalmıştır.                                  

Nezah (Sonsuzluk): Tiferet’in altında meydana gelen ışıma ile etkin ve genişleyen Sefira, Nezah yani sonsuzluk açılır.

Hod (Titreşim): Tiferet’in intişarıyla oluşan tamamlayıcı sıfatlardan diğeri edilgin ve sınırlayan olarak Hod yani titreşimdir. Hod bilinçli ve kontrollü psiko-biyolojik süreçleri gösterir.

Yesod ( Temel): Bilinçaltı olarak da adlandırabileceğimiz Yesod yani temel kişiliğimizin temelini oluşturur. Üretken ve yansıtıcı olan Yesod Sefirası, kendinden önce olanların tümünü içerir. Dünya yaşamında algıladığımız ve iradeyle yaptığımız eylemlerin çoğu Yesod’da yer bulur. Yesod’un ayırt edici özelliği bağımsızlığıdır. Öyle ki o, fiziksel ve tinsel hiçbir yardıma muhtaç değildir. İnsani boyutta düşünüldüğü vakit bu bağımsızlık insana en büyük yardımcının yine kendisi olacağı fikrine götürür. Tanrı’ya ulaşmada izleyeceği yolların tümünü kendi ahlakı, meziyetleri ve iyi düşüncesiyle kuşatmalıdır. 

Malkut (Krallık): Son Sefira, Malkut yani krallıktır. Malkut’un açılımıyla nihayet Yaşam Ağacı tamamlanır. Malkut yüksekteki Sefiralarla dünya arasında adeta bir köprü oluşturur. Sefiraların belirlenimleri, Malkut köprüsünden geçerek toprağa yani dünyaya ulaşır. Ayrıca Malkut ölüm için de bir başlangıçtır. Çünkü sefiralar ölümsüzlükten ölümlü dünyaya doğru intişar etmişlerdir. Malkut’un son sefira olması, onu Keter yani taç sefirasından daha değersiz kılmamaktadır

Pratik Kabala Ritüellerinden Birkaç Örnek

Abulafia Kabalacısı, harf permütasyonlarıyla yaptığı esrime halini ustasının gözetiminde deneyimler. Tetragramaton(YHVH) harflerini beş sesli harf vasıtasıyla çeşitli sıra değişiklikleriyle tekrar eder. Bu esnada dikkati ve farkındalık duygusu yaptığı iş üzerinedir. İbrani harfleriyle yapılan bu kombinize ayin kimi zaman başarıyla kimi zaman da hüsranla sonuçlanıyordu; Abulafia’nın öğrencisi Rabbi Shem Tov Sephardi, Tzeruf yöntemini başarıyla uygulayanlardan biriydi. Tüm dikkatini harfler üzerinde toplayan Sephardi, kâğıt ve kalemle beraber harfler arasında çeşitli kombinasyonlar oluşturmaya başladı. Sephardi, vücudundan ışık demeti yayılınca telaşlandı lakin Abulafia’nın dikkat üzerine söylediği sözler üzerine hemen toparlandı. İki hafta gibi kısa bir sürede artık dikkatini kontrol edebilir hale gelmişti. Dağ gibi harflerin gözünün önünde canlanmasıyla titredi ancak vazgeçmedi. Abulafia’dan bu ağırlığı taşıyabileceği güç egzersizleri aldı. Zaman ve mekândan soyutlanan Shem Tov Sephardi “Ad” üzerine yaptığı meditasyonla Tanrı ile birleşti.

Abulafia’nın Tzeruf (Harf Permütasyonu)‘u derin düşünme tekniğini uygulayan mistik; ilkin harfleri telaffuz eder, sonra onları yazar ve en son onlar üzerine derin düşüncelere dalar. Maddi canlandırma onu ruhani canlandırmaya götürür ve her harfin ruhla karşılaştığı basamağa erişir. Madde cümleye, cümle sözcüğe, sözcük de harflere dönüşür. Kabalist mistik bu harfleri ışığa indirger.

Kabalistik Haç Ritüeli: Altarın batısında yüzünüz doğuya dönük durunuz. Kendinizin giderek büyüdüğünüzü ve sonra da (yaklaşık olarak bir futbol topu büyüklüğünde) dünyanın üzerinde durduğunuz düşününüz. Sonunda etrafınızda galaksiler dönünceye dek devasa boyutlara ulaştığınızı hayal ediniz. Başınızın tam üzerinde üzerinde beyaz bir ışık topunun yıldız gibi parladığını imgeleyiniz. “Elemental” veya “Gezegensel Defetme Hançerini” tam yukarı bakacak bir şekilde başınızın üzerinde sağ elinizle getiriniz ve yıldızı hançerle deliniz. Başınızın üzerindeki yıldızdan dikey olarak direkt sonsuzluğa yükselen bir beyaz ışık ışını imgeleyiniz.  “AThH” zikrederken hançeri ilk önce alnınıza (ilk heceyi söylerken) değdiriniz, sonrada (ikinci heceyi söylerken) kalbinize yakın göğsünüze değdiriniz ve bu hareketle birlikte ışını aşağı uzatınız.

Hançeri kasıklar bölgesine indiriniz, ucu halen yukarıya bakacak bir şekilde (Israel Regardie Majikal Hançerin hiç bir zaman yere bakmaması gerektiğini öğretirdi). “MLKVTh” harflerini zikrediniz. Beyaz ışık ışınının başınızın üstündeki beyaz yıldızdan ayağınızın altında başka bir yıldıza indiğini ve oradan Dünya merkezine sonsuzluğa indiğini hayal ediniz.

Sağ omzunuza Hançerin ucunu deyiniz (keskin ucu hissetmeniz gerekiyor), ve “VGBVRHH” harflerini zikrediniz.  Hançerinizin omzunuza değdiği yerde başka bir yıldızı ve üzerinden sağ tarafa doğru sonsuz dek bir ışının uzadığını hayal ediniz.

Sol omzunuza Hançerin ucunu deyiniz  ve “VGDVLH” harflerini zikrediniz.  Hançerinizin omzunuza değdiği yerde başka bir yıldızı ve üzerinden sol tarafa doğru sonsuz dek bir ışının uzadığını hayal ediniz.

Hançeri yukarıya bakacak bir şekilde kalbinizin üzerine getiriniz. Onu saat yönüne ters bir şekilde (üsten sola, sonra latan sağa) bir kaç kere çeviriniz, aynı zamanda  “LOVLM” harflerini zikrediniz.

Elleri göğsünüzün üzerinde kenetleyiniz. Parmaklarınızı birbirine geçiniz ve Hançeri yumruklarınızın arasında yukarıya doğru bakacak bir şekilde tutunuz (kenetlenmiş parmaklar on Sefirot’u temsil eder). Dirsekleri omzunuzdaki yıldızlardan  uzanan ışın boyunca yatay olarak uzatınız. “AMN” derken kendinizi ışınların oluşturduğu ve sonsuza dek uzanan bir göz kamaştırtıcı ışıkla parlayan bir haç içinde ha<yal ediniz.

HAYAT AĞACI – BİR ŞİİR

Görün ki, bütün oluşacaklar oluşmadan ve yaratılanlar,

yaratılmadan önce,

Üst Işık tüm var oluşu doldurmuştu.

Ve, boş bir atmosfer, çukur, ya da kuyu gibi hiçbir bir

boşluk yoktu,

Ancak hepsi basit ve sınırsız bir ışıkla doldurulmuştu.

Baş ya da kuyruk gibi bir kısım yoktu,

Ancak her şey, basit, yumuşak ışıktı,

Pürüzsüz ve eşit bir şekilde dengeli,

Ve onun adı Sonsuz Işık’tı.

Ve O’nun iradesine sadece dünyayı yaratma ve

Oluşanların oluşması arzusu geldiğinde,

Dünyaların yaratılış sebebi,

O’nun eylemlerinin, isimlerinin ve unvanlarının

Mükemmelliğini

Aydınlığa çıkarmaktı,

Ondan sonra O, Kendini ortada,

Tam olarak merkezde sınırladı,

Işığı sınırladı,

Ve Işık, o orta noktanın etrafından

En uzak kenarlara çekildi.

Ve orada boş bir alan kaldı,

Orta noktada dönen bir boşluk.

Ve boş noktanın etrafında

Sınırlama öyle tekleşti ki…

Boşluk onun etrafında

Pürüzsüz bir daire çizdi.

Orada, sınırlamadan sonra,

Bir boşluk ve alan oluşturduktan sonra

Sonsuz Işık’ın tam olarak ortasında

Bir yer oluşturuldu.

Oluşanların ve yaratılanların yaşayabileceği bir yer.

Sonra, Sonsuz Işık’tan bir çizgi aşağı sallandı,

O alanın içine, aşağı indirildi.

Ve bu çizgi aracılığıyla O, oluşturdu, yarattı,

Şekil verdi,

Ve tüm dünyaları yarattı.

Bu dört dünya var olmadan önce

Akıl almaz gizli teklikte bir sonsuzluk, bir isim vardı.

Ve hatta O’na en yakın olan açılarda,

Sonsuzlukta hiç bir güç ve edinim yoktur

Çünkü O’nu algılayabilecek akıl yoktur,

Zira O’nun yeri, sınırı, ismi yoktur.

ARİ, 16. YY Kabalisti

KAYNAKÇA:

İlgili Haberler

Diyarbakır Lezzetleri

okuryazarkitaplar

Amerika’yı Kim Keşfetti?

okuryazarkitaplar

Hidrojen Teknolojisi Pile Karşı

okuryazarkitaplar

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...