12.5 C
İstanbul
Pazar, Nis 28, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
ManşetEzoterizmFelsefe

Deccal / NIKE / 666

Hazırlayan/Yazan : Simyacı

Başlıklar:

  • Şeytan / Deccal Sembol Olarak 666
  • Şeytan / Deccal Sembolleri
  • Anonim Bir Deccal Mitosu
  • Ezoterik Semboller Artık Her Yerdeler
  • Ezoterik Astroloji ve Canavarın Sayısı, 666’in Önemi
  • Nıke / MSCHF / 666
  • SONSÖZ

Şeytan / Deccal Sembol Olarak 666

666 sayısı İncil’de geçen Deccâl’in sayısı ve işaretidir. Deccâl kelimesi, Kurân-ı Kerîm’de geçmemektedir. Hz. Muhammed’e nisbet edilen rivayetlerde “muhatabını aldatmak gayesiyle güzel sözler söyleyen kişi; bir kaşı ve gözü bulunmayan kötü kimse” anlamındaki Mesîh kelimesiyle birlikte “el-mesîhu’d-deccâl” ve “mesîhu’d-dalâle” şeklinde kullanılmıştır. Hıristiyan eskatolojisinde Antichrist, Yahudi eskatolojisinde ise Armilus karşılığı olarak bilinir.

Deccâl, tarihte Babil mitolojisindeki Kaos mitlerine dayanır. Burada Suların ve Karanlıkların hakimi Tiamat, tanrılara isyan etmiş, Tanrı Ea’nın oğlu Marduk tarafından mağlup edilmiştir. Dünyanın sonuna doğru tekrar tanrılara karsı çıkacağına inanılmaktadır.

Eski İran inançlarında görülen iyiliği temsil eden akıl tanrısı Ahura Mazda’nın karanlıkta yaşayan muhalifi Angra Mainyu ile devamlı mücadelesi, Deccâl kavramının ilk köklerini teşkil etmektedir.

Eski Ahit’te gelecek tasavvurunda Allah’ın kuvvetleri ile şeytanın kuvvetleri ki bunlar Deccâl konumunda olanlardır, arasındaki büyük savaştan bahsetmektedir. Burada Allah’a inananlar ile onlara düşmanlık edenler savaşacaklar ve sonucunda Allah kendisine inananları destekleyecek ve inananlar zafere ulaşacaktır.

Yahudi kaynaklarına baktığımızda Deccâl kavramı için geçen olayları şu şekilde ifade edebiliriz:

a. Yahudi kutsal kitabında anlatılan Gog ve Magog kıssası. Bu kıssada ahir zamanda, şer kuvvetlerin büyük ve korkunç bir plan hazırladıklarından bahsedilir. Bu ser kuvvetlerin kumandanı Gog’dur. Gog Rab Yahve tarafından nasıl mağlup olduğu anlatılmaktadır. Gog burada Rab Yahve’nin ahir zamanda çıkacak olan düşmanıdır. Tarihi bir şahsiyet değildir. İsrail halkına saldıracak ser ordularının hepsinin komutanlarını temsil eden bir semboldür.

b. Deccâl kavramını müşahhas bir şekilde ortaya konulduğu yer Eski Ahit Kitabının Daniel bölümüdür. Daniel’de Deccâl için müşahhas bir örnek verilmekte, “küçük boynuz, canavar” tabirleriyle sembollendirilen ve insanüstü özelliklerle tasvir edilen bu örnekle Yahudilere zulüm ve eziyette bulunan 4. Antiochus Epiphanes kastedilmektedir. Antiochus zalim bir hükümdar, büyük orduların kumandanı, üç kralı yenen, azizlere zulmeden, Allah’ın mabedini tahrip eden bir Deccâl tipidir.

Hıristiyanlıkta Deccal, “anti-christ” tabiriyle Mesih’in düşmanı olarak Kutsal Kitap’taki Yuhanna’nın mektuplarında yer alır. Âhir zamanda zuhur edecek düşman şeklinde telakki edilen Deccal Yeni Ahit’te birçok yerde geçer. Süryânî çevrelerde “anti-christ” tabiri için İslâmî kaynaklardaki Deccâl teriminin aslı olduğu ileri sürülen Daggala kelimesi kullanılır. Hıristiyan dünyasında kökleri Helenist Yahudiliğe kadar giden, İslâmî çevrelerce de paylaşılan bu terim ve onunla ilgili telakkiler tarihî seyri içinde inanç, teoloji, sanat, edebiyat ve siyasette önemli roller oynamıştır.

666 sayısının Deccâl’le ilişkilendirilmesinin sebebi Kitabı Mukaddes’in Vahiy cüzinde kıyamete dair görüsü sırasında Yuhanna’ya 666 sayısının Şeytanın rakamı olduğunun ve bu sayının bir kişiyi belirttiğinin söylenmesidir. Yuhanna zamanında yeryüzünü yöneten İblise Roma İmparatoru Neron, hayli uygun bir adaydır. İbrani alfabesi kullanılırsa, ilk Hıristiyanların acımasız katili “Sezar Nero”nun isminin sayısal karşılığı 666 çıkar. Her ne kadar Hz. İsa havarilerine ikinci gelişinin vaktinin hiç kimsenin bilmediğini kesin bir şekilde söylemiş olsa da, kimi Hıristiyan teologlar asırlardır Deccâl’ın iktidara gelişi ve yeryüzünü 7 yıl boyunca yönetmesini, iyi ile kötü, İsa’nın orduları ile Şeytan’ın orduları arasındaki son savaş olan Armegeddon’u başlatacağını söylemektedir.

17. ve 18. ayetlerdeki veriler onun isminin sayısını 666 rakamı olarak vermektedir. Bazı Latince harfler aynı zamanda rakamları da içerdiğinden bu harfleri basitçe toplamamız gerekmektedir. Bu, “Anti-christ”, yani Mesih-karşıtını tanımlayan peygamberlik ön bildirisidir Grekçe “Antichrist” sözcüğünün karşılığı, “kendisini meshedilmiş olanın yerine koyan” demektir.

Son 2000 yıl boyunca canavarın sayısı olan 666 rakamını çözmeye çalışan çok sayıda yorum piyasaya sunulmuştur. Havari Yuhanna bunun büyük bir bilgelik gerektirdiğini söylemesi, bir kere bizim bu konuda çok temkinli davranmamız gerektiğini hatırlatmalı. “Vahiy yorumu” kitabının yazarı Carlos Madrigal de “6” rakamıyla ilgili olarak şunu yazar: “6, Şeytan’ın isyanına uymuş olan insanın, Tanrı’ya ulaşmak ve kendini kendi tanrısı olarak ilan etmek için sarf ettiği bütün boş çabaları simgeler. ‘Altı’, asla ‘yedi’ olamayan sayıdır! Bununla birlikte okuduğumuz bu son ayette belirtildiği gibi, Şeytan-insan işbirliğinin son başkaldırısının simgesi olan 666, aynı zamanda bir kişinin ismini simgeliyor.” 

Hıristiyanlığın ilk yıllarında Neron Deccâl olarak düşünülürken, Haçlı seferleri sırasında Yahudiler Türkleri Deccâl olarak görmüş, Türklerin İsrail’in intikamını alarak Hıristiyan kiliselerini ahıra çevireceğini düşünmüştür. Vahiy kitabında Deccâlın simgesi 666’dır:

“Hikmet buradadır. Anlayışı olan, canavarın sayısını hesap etsin: çünkü insan sayısıdır ve onun sayısı altı yüz altmış altıdır” 

6 sayısı, kusurluluğa işaret eder. Yediden bir eksik olan altı sayısı ise Tanrı’nın gözünde eksik ya da kusurlu olan bir şeye işaret edebilir ve Tanrı’nın düşmanlarıyla bağlantılı şeyleri simgeleyebilir.

666 sayısının İncil’deki anlamlarının yüzeysel olarak kastedilenlerden başka bir anlamı olmaması da mümkündür. Ancak St. John, 666 sayısını sayı sembolizmini alegorik olarak kullanan Musevi mistisizmine bağlamaktadır. Muhtemelen aynı geleneği izleyen kişilere yönelik bazı mesajlar vermeye çalışıyordu ama günümüzde artık bu mesajlar belirsizdir. Roma Devletinin Hristiyan olmadığı dönemlerde Hristiyanlara yaptığı zulümler sebebiyle Pagan Roma devleti Hristiyanlar için Deccal olarak kabul edilmişti. Yine bir tesadüf olarak Eski Roma rakamları da büyükten küçüğe dizildiklerinde toplamı 666 sayısını vermektedir:

D = 500 C= 100 L= 50 X= 10 V= 5 1= l  

500+100+50+10+1=666

Bu yüzden 666 Deccalin sayısı kabul edilmiştir.

Kurân-ı Kerîm’de Deccal ile ilgili hiçbir açık ifade bulunmadığı açıktır. Hadis olarak rivayet edilen metinlerden elde edilebilecek en belirgin hüküm ise Deccalin yeryüzünde inkârcılığı yaymaya çalışan, kutsal değerleri yok sayan ve kötülük faaliyetlerini destekleyen bir akım niteliği taşıdığıdır. Bu akımın çeşitli yüzyıllarda temsilcileri olmuş, bundan sonra da olacaktır. Buna göre Deccal hârika bir varlık, belli bir şahsiyet ve tek bir insan olmaktan çok her dönemde kötülüğü temsil eden bir tiptir. Aslında burada Deccel kavramı şeytaniliği simgelemektedir.

Deccâl’den, Nostradamus da söz eder:
“Amerikan iktidarı yüzünden Londra’nın başkanı
İskoçya Adası’nın buz kalıbında yatacak
Kızıl Krallığı, bir o kadar müzevir Deccâl bulacak.
Ve o hepsini savaşa sokacak.” 

Hristiyan ortaçağında zamanla Deccâlle ilgili çok sayıda risâle yazıldı ve Ephrem, Bede, Methodius, Adso, Nerses, Kudüslü Cyril, Chrysostom ve diğerlerine atfedildi. Halk arasında bu menkıbeler büyük ilgi gördü. Bunlar üzerinde Grekçe, Latince, Süryânîce, Koptça, Ermenice, Farsça, Arapça başta olmak üzere çeşitli dillerde eserler yazıldı. İslâm’ın doğuşundan sonra ortaya çıkan Grekçe sahte Metodius metni Latinceye de çevrilmiş, bu eserdeki deccâl tasvirleri Ortaçağ kiliselerinin vazgeçmediği kör, topal ve her türlü melânete cüret eden bir insan şeklinde halkı şartlandırmıştır.

Doğu Hristiyanlığı’na mensup bazı babaların, daha sonra da Batılıların Hz.

Muhammed’i de 666 sayısına uydurmaya çalışarak (Maometis şeklinde) Deccâl ilan

etmeye kalkışmaları, Batı’da iç kavgalarda ileri gelen dini siyasi liderlerin birbirlerini Deccâl, “Deccâl’in Öncüsü” diye itham etmeleri, Yahudilerin Haçlı seferlerinde Deccâl’e bel bağlayarak Türk denilen bir Deccal’in İsrail’in intikamını alıp Hıristiyan kiliselerini ahıra dönüştüreceğini yaymaları, Deccal fantezisinin insanlarca nerelere kadar çekilebileceğinin örneklerini oluşturmuştur.

            Hristiyanlık dini çıkış coğrafyası içerisinde birçok faktörden doğrudan etkilenmiştir. Başta içerisinden çıktığı İsrailoğulları kültürünün birçok motifini içerisinde hala barındırmaktadır. Bu din Ortadoğu mitolojilerinden etkilendiği gibi batıya taşınırken yunan, Kelt-Germen mitolojisi ve paganizminden de birçok motifi bünyesine alarak harmonik bir din görünümüne bürünmüştür. İşte bu şekilde mozaik bir din olan Hristiyanlık dini Kötülük de Deccal kavramında vücut bulmuştur.

Şeydan/Deccal Sembolleri

Şeytan’ın görüntüsü, adından daha fazla değişiklik gösterdi. Bazen daha önceki Musevi-Hıristiyan gelenek izlenerek, bazen de Hıristıyanlar’ın Demonlarla özdeşleştirdikleri pagan tanrılar için hayvanlar kutsal olduğundan, Şeytan hayvanlarla özdeşleştirildi ya da bütünleştirildi. Şeytan Hristiyan Yahudi geleneğinde en çok yılan (ejderha), keçi ve köpek olarak tasvir edilmiştir.

Bazı bütünleştirmeler iyice yerleşmiştir. Yılan ile ejderha bir ve aynıdır ve Tekvin öyküsünden türetilmiştir; maymun, lblis’in Tann’yla alay edişinin simgesidir; ayı şehvetle, benekli leopar sahtekarlıkla bütünleştirilir; tilki kurnazlığın, domuz kadın cinselliğinin, kedi kendini beğenmişliğin simgesidir. Balina cehennemin açık ağzının simgesidir (Yunus yoluyla); Leviathan’la özdeşleştirilir. At erkek cinselliğinin simgesidir. Kuzgun hem Kabil hem Odin’le, kedi Freya ve Hilda’yla, keçi Pan ve Thor’la bütünleştirilir. Köstebek kördür, yeraltında yaşar ve bitkileri (ruhları) yemek için aşağı çeker

Cadıların Sebt Günü: cadıların bir keçi biçimindeki İblis’e tapınmak üzere geceleri toplandıkları (öyle olmasa da inanılan) gündür. Baş demonun yardakçılarını kötü işleri konusunda sorguya çekmesi, bir keçinin etrafında dans ettikten sonra keçiyi Şeytan’a kurban etme adeti muhtemelen Kelt paganizminin izleriydi. İnanışa göre Şeytan’ın saçları, ya cehennemin alevlerini temsil etmek ya da düşmanlarını ürkütmek için saçlarını yağlayıp dik tarayan barbarlara işaret etmek için dik taranmıştır. Demonların, şeytanileştirme sürecinde Yahudilere aktarılan bir özellik olan uzun, kancalı burunları vardır.

Koyunu keçilerden ayıran İsa. Bu bilinen en eski Şeytan tasviridir; Şeytan, keçilerle birlikte lsa’nın solunda otururken, iyi melek koyunla birlikte sağında oturur. Şeytan, içine fırlatılmış olduğu aşağı havanın renginde olup, mavidir; iyi melek, meleklerin ikamet ettiği etersi alanın ve ateşin rengi olan kırmızıdır.

Şeytan sık sık canavar ve çarpık biçimli görünür, dış görünüşü iç kusurunu açığa vurur. Cennetten düştüğü için topaldır; dizleri geriye doğrudur; karında, dizlerde ya da kalçada fazladan bir yüzü vardır; kördür; boynuzları ve kuyruğu vardır; burun delikleri yoktur ya da yalnızca bir deliği vardır; kaşları yoktur; gözleri fincan tabağına benzer ve kızarıktır ya da ateş fışkırtır; çatlak toynakları vardır; sülfürlü bir koku çıkarır ve pis bir kokuyla, gürültüyle ve duman çıkararak hareket eder; pütürlü, siyah kıllarla kaplıdır; yarasa benzeri bozuk kanatları vardır. ikonografik olarak daha çok Pan’a benzer; boynuzlu, toynaklı, keçi kılıyla kaplıdır, büyük bir penisi ve büyük bir buru ve melankolik özellikleri vardır.

Anonim Bir Deccal Mitosu:

Hz. Âdem (AS) cennetten çıkarılıp yeryüzüne yerleştikten sonra geçimini temin etmek için tarım işleriyle uğraşırdı. Bazen de ava çıkardı. Bir gün yine ava çıkıp akşam döndüğünde, evin girişinde bir keçinin bağlanmış olduğunu görür. Hz. Havva annemize sorar: “Bu keçi nerden geldi? Kimindir?” Hz. Havva (RA) “İblis getirdi, ne kadar buraya bırakma dediysem de aldırmadı ve şuraya bağlayıp gitti!” demiş. Hz. Âdem, keçiyi çözüp salıvermiş ve oradan kovmuş. Ertesi gün yine işten döndüğünde keçinin aynı yerde bağlı olduğunu görmüş. Öfkelenmiş, hışımla keçiyi çözüp uzaklaştırmış. Ancak üçüncü gün keçinin yine evin kapısında bağlı olduğunu görünce, öfkesi artmış ve bundan kurtulmanın ancak kesip etini yemekle mümkün olacağını düşünmüş. Hemen bıçağı getirerek keçiyi kesmiş ve etini pişirerek Hz. Havva ile birlikte yemişler. Bir süre sonra İblis orada peyda olmuş, onlara “hani nerde benim keçim?” diye sormuş. Hz. Âdem, “Ey mel’un! Senin keçinin evimizde ne işi var? Kaç kez uzaklaştırdım yine geldi, bir de onu kesip etini yedik!” demiş. Şeytan, keçiye seslenmiş, “Neredesin?” demiş. Keçi, Âdem ile Havva’nın karnından “Buradayım, bu insanların içindeyim!” diye cevap vermiş. Bunun üzerine Şeytan keçisine şöyle demiş: “İyi oldu, ben de bunu istiyordum; bundan sonra ben dışarıdan sen içerden onları hak yoldan çıkarmaya çalışacağız!”

            Ezoterik Semboller Artık Her Yerdeler

IBM bilgisayar programcısı bir firma olması ve sahibinin de bir Yahudi olması hep akıllara, bunların kör bir tesadüf mü yoksa kehanetleri bilen birilerinin olayları kurgulama çalışmalarının sonucu mu diye düşünmekteyiz. Ayrıca interneti ifade eden ‘dünya çapındaki ağ’ anlamına gelen, ‘world wide web’ kelimelerinin kısaltılmış hali ‘www’ olması ve yine, İbranicede W harfinin rakam karşılığı 6 olması ve “WWW” sayı değerinin “666″ olması, yine dikkatleri bu konu üzerine çekmiştir.

Belki de çok yakında, her insan benzer bir işaretle, belki bir mikroçip taşıyacak ve her işi bununla görülecek. Bence her türlü dünyevi işimizin kolayca yürütülmesi için böyle bir gelişme olacaktır. Ama vatandaşlık numarası, parmak izi ya da göz bebeğimiz, kimliğimizin kolayca tanımlanması için yeterlidir. Ancak birileri ille de bu kehanetleri zorlamak niyetiyle, belki de sayı değeri 666 olan bir kodlama sistemi de uydurabilir.

Amerikan Hazine Bakanlığı’nın armasının en altında 666 sayısı yazılıdır ama bu sembolün armaya niçin konduğu meselesi, esrarını hálá korumaktadır.

Trilateral Commission’un ambleminde yer alan iç içe geçmiş üç tane 6 sayısı, aslında İncil’de “Deccâlin sayısı” olarak ifade edilen 666’ya denk gelmektedir. Dahası İncil’in bu bölümünde “yerden çıkan canavar” deyimi modern yorumculara göre aslında dünyayı ele geçirmeye çalışan bir gizli örgüte denk gelir. Bu açıdan bakıldığında bu örgütlerin sembollerinde yer alan işaretlerin hiç de rastlantısal olmadığı ve ancak konunun uzmanı olan kişilerce anlaşılabileceği belirgindir. Trilateral Commission’un amblemine dikkatle bakıldığında iç içe geçmiş üç ok dikkati çeker. Daha dikkatle baktığımızda bu okların stilize edilmiş 6 rakamı olduğunu görürüz. Üstelik oklar üç adet üçgenden oluşmuş tek parça bir üçgenin parçaları olarak da algılanabilir. Bunlar bir tür “Teslis” oluşturarak üç altıdan oluşan “Deccâlin” gizemli kodunu vermektedir. Bu noktada şu soru aklımıza geliyor: CFR, Bilderberg, Trilateral Commission gibi oluşumlar kıyametin yaklaştığı günlerde ortaya çıkacak canavarın örgütleri midir? Bunların ortaya çıkarmak istedikleri tek dünya devleti, şeytanın hizmetkârı, Deccâl’ın krallığı için mi çalışıyorlar? 

Aşağıda Deccal’in sayısı olan 666 rakamının günümüz markalarında kendini gösteren çeşitli örnekler yer almaktadır.

Ezoterik Astroloji ve Canavarın Sayısı, 666’in Önemi:

Vahiy, Yeni Ahit’in en sıra dışı, etkileyici ve çoğu zaman belirsiz bir kısmıdır. 13: 18 şöyle diyor: “İşte bilgelik, anlayışlı olanın canavarın sayısını saymasına izin verin; çünkü bu adam sayısıdır; sayısı altı yüz üç puan ve altı veya 666’tir.”

Mukaddes Kitabın asıl dili olan İbranice sayılar için kelimeler kullanır. Örneğin, Aleph 1 anlamına gelir; Gimmel 3 anlamına gelir vb.

Deccal kelimesinin, oğul, canavar, bilgelik, mesih karşıtı ve insanlık ırkının birliği gibi başka anlamları da vardır. “Ezoterik” astroloji, “insan” bilincinin evrimiyle, zodyakın her işaretinin etkisiyle kendini gösterir.

NIKE / MSCHF / 666

Nike yunan mitolojisinde zafer ve hız tanrıçası olarak anılmaktadır. Tanrıça nike kanatlı bir kadın olarak resmedilmiştir. Antik yunanda insanlar Tanrıça Nike’ye tapınmasının nedeni hız tanrıçasının hızı sayesinde onların ölümden kaçabileceklerini düşünmeleriydi. Aynı zamanda günlük yaşamdaki işleri için tanrıçanın onlara hız verdiğine inanıyorlardı. Yunanistan Roma imparatorluğunun egemenliğine girdikten sonra Zafer Tanrıçası Nike, Roma dilinde zafer anlamına gelen Victoria ismi ile anılmaya başlanmıştır.  Tarih boyunca Zafer Tanrıçasının yalnız başına tasvir edildiği eserlerde, sağ elinde bir palmiye dalı tutan ve kanatları olan bir kadın figürü ön plana çıkmaktadır.

MSCHF” “mischief” sözcüğünün kısatmasıdır. Bu kelime yaramaz, haylaz anlamına gelirken ilginç bir şekilde “fitne çıkaran, kötülük yapan” anlamına da gelmektedir. Görülen o ki NIKE ürünlerini üreten firma çok da sıradan bir firma değil, hatta seçilmiş bir firma olarak da değerlendirebiliriz.

Kötülükte azgınlaşmış insanlar, şeytanla özdeşleştirilmiştir. Nâs Suresinde “mine’l-cinneti ve’n-nâs” ayetinde, cinlerden olduğu kadar insanlardan da şeytanların bulunduğu bildirilmiştir.

Tesadüf odur ki Nas suresinde geçen NAS sözcüğü ayakkabının reklam yüzü olan Lil Nas X adlı şarkıcının adıyla da aynıdır. Eşcinsel olduğunu açıklayan sanatçının ismi de sembollerle dolu. İbrani mitlerinde görülen Lil = Lilith Cennette Adem’le eşit olmadığını düşünerek cennetten kaçan Adem’in ilk eşi olan Lilith, Nas kelimesi Arapçada “insan” anlamında, X de bünyesinde eril ve dişil gentik özellikleri bünyesinde barındıran başka bir semboldür. Dolayısıyla sanatçımız ismiyle çift cinsiyetliliği bünyesinde barındıran tekil cinsiyeti başka bir deyişle cinsiyeti olmayan bir insan formunu bayraklaştırıyor.

Ayakkabı kutusu üzerinde lullanılan şeytan figürü Collin de Plancy tarafından 1818’de yayınlanan “Dictionnaire Infernal” kitabında temsil edildiği gibi görüntü, Louis Breton’un bir çiziminden sonra M. Jarrualt’ın gravürüdür. Bu, Ars Goetia’da bulunan 72 şeytandan birinin figüratif bir sunumudur .

Resimde yine şeytanla özdeşleştirilen tek göz (tek gözü kör şeytan) öne alınmış, ayrıca şahsın saçları, gözleri, dudakları ve resmin tamamında bir kızıllık hakim renk bu da tabiki şeytanın rengi kırmızıya yapılan atıftır. Çerçeve içerisine alınması ise ortaçağ kilise resimlerinin andırmakta ve kiliseye alternatif bir şeytan tanrıyı önümüze sermektedir.

        Luka 10/18

17 Yetmişler sevinç içinde döndüler. “Ya Rab” dediler, “Senin adını andığımızda cinler bile bize boyun eğiyor.”18 İsa onlara şöyle dedi: “Şeytan’ın gökten yıldırım gibi düştüğünü gördüm. 19 Ben size, yılanları ve akrepleri ayak altında ezmek ve düşmanın bütün gücünü alt etmek için yetki verdim. Hiçbir şey size zarar vermeyecektir. 20 Bununla birlikte, ruhların size boyun eğmesine sevinmeyin, adlarınızın gökte yazılmış olmasına sevinin.”

            Açıkça Luka incilinin 10 bölüm 18. Ayetini kullanılmış ve şeytanın gökten yıldırım gibi düşmüş bir melek olduğunu ve bu yüzden şeytanın tanrısal bir varlık olduğunu dile getirmiştir.

Ayakkabı kutusunun iç kapağında yer alan İsa’yı şeytan kucağına almış ve kaçırmaktadır ve tablo altında “Monstra te esse dıablo – diablo (şeytan) olduğunu göster” yazısına rastlıyoruz. İsa’yı kandıran şeytan motifi yine Hristiyan geleneğinde mevcut olup yine satan propagandası açıktır.

Aslında burada şeytanın isayı kaçırması Hristiyan teolojisinde bir tür ayartmadır. Şeytan aynı Cennetteki Adem’i ayarttığı gibi İsayı da ayartmak ister ve onun “babası” yaratıcı tanrıya karşı koymasını istemektedir. Tanrıyı kandırma motifi daha sonra anlacağımız yunan mitolojik tanrı Prometeus’ta da kendini gösterecektir.

61666’da Gizlenen PROMETEUS

61 prometyum (PM) elementinin atom numarasıdır. Firma 61 sembolü ile prometyum dolayısı ile mitolojik bir kahraman olan Prometeus’a atıfta bulunmaktadır.

Kimdir bu Prometheus?

Mitolojik Bir Figür olan Prometeus “önceden gören” anlamına gelen Prometheus, titanların soyundan gelmektedir. İnsanların yaratıcısı ve onlara ateşi veren kişi olarak tanımlanan Prometheus’tur. Prometeus Yunan Mitolojisinde ateşi çalan tanrı olarak bilinir. Tanrıların kralı olarak bilinen Zeusun karşısındadır. Prometheus,  “Prometheus Desmotes (Zincire Vurulmuş Prometheus)” adıyla anılmıştır. Prometeus sivri aklını ve geleceği önceden görme gücünü, Zeus’u aldatmak ve küçük düşürmek için kullanır. Zeus, Prometheus’u karaciğerini kartallara yedirerek, Epimetheus’u da, ilk kadın Pandora’yı kendisine eş etmekle cezalandırır. Prometeus insanlığın yaratılışında da kendini gösterir. İnsanın Prometheus tarafından maddeden yaratıldığı, daha doğru bir deyimle “yapıldığı” mitosu, geç bir dönemde İÖ. 4. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Prometheus, suya ya da gözyaşlarına kil karıştırarak, ölümlü ilk varlığın bedenine biçim verir. Sonra çamurdan yapılmış bu bedene yaşam soluğunu üfler. Bir başka mitosa göre Prometheus, ilk insanın yalnızca yapıcısıdır, onu yalnızca biçimlendiren kişidir. İlk insana, hayatı ve ruhu, Athena vermiştir. Yunan mitlerinde Prometeus tanrıyı aldatma peşinde koşar. PROMETEUS TIPKI DECCAL FİGÜRÜ GİBİ TANRININ KARŞISINDADIR VE TANRININ KULLARIYLA UĞRAŞMAKTADIR.

SONSÖZ:

Hristiyan tarihi boyunca batılılar her zaman her alanda olduğu gibi dinlerinde de muhafazakar tavır sergilemişlerdir. Günümüzde bile bir varlıklarını bir düalite üzerine kurgulamışlardır. Günümüzde ADB güçlü kalabilmesini kendisine bir karşıt bulmasına borçlu olduğunu iddia eder. Bu düşünce sistematiği antik grekten günümüze kadar değişmeden süregelmiştir. İlk çağda romanın karşıtı perslerdi. Ortaçağa gelindiğinde romanın mirasçısı gören Avrupa pagan Hristiyan yapısıyla kendi karşıtı olarak islam coğrafyasını gördü ve haçlı seferleriyle varlık iddiasında bulundu. Daha sonra karşıt güç olarak Osmanlı hatta daha da öteye giderek kendi varlığını içerisinden çıkardığı karşıtlıklara sığındı. Bu durum bazen yüzyıl savaşları, bazen otuz yıl savaşları, bazen bazen Rus veya Osmanlı tehdidi hatta Avrupa’nın ortasında filizlenen nazizim olarak kendini gösterdi. Felsefi anlamda da temellendirdiği HEGEL DİYALEKTİĞİ yani tez-antitez-sentez şeklinde ete kemiğe bürünen düalistik yaklaşım kültürel manada da DECCAL fikriyle kendini göstermiş oluyor.

Kanımızca Deccal fikri Hristiyan batının dinini meşrulaştırma gayretlerinin bir ürünüdür. Çünkü Batı için Deccal kötü olan şeytaniliğin ete kemiğe dürünmüş hatta kendi elleriyle yarattıkları kendi düşmanları olmuştur. Böyle bir bilinçaltının onları için bir ilham kaynağı olmakla birlikte sosyolojik de bir ülkü haline gelmiş de denilebilir.

Günümüz batısı yine Deccal fikrini öne alarak bir varlık mücadelesine girmiş görüntüsü vermektedir. Ezoterik yapıların çok içi bildiği toplumu bir tasarım içerisinde örgütleyebilme yeteneği bu kez şirketler üzerinden gerçekleştirilmektedir. NIKE ve benzeri markalara sahip olan batılı ezoterik örgütlenmeler bu kez de bir ayakkabıdan yola çıkarak ilham aldığı tüm ezoterik şeytani sembolleri gözler önünde teşhir etmekte dahası bunu bir propaganda sistematiği içerisinde yapmaktadır. Hedef tüketici kitlesine SATAN/ŞEYTAN ideolojisini doğrudan öğütlemektedir. Bunu Sanat kisvesi altında yapmakta ve ritüellerle örülü göz alıcı bir kampanya yürütmektedir. Ürün baştan ayağa Decaal’e övgüler düzmekte genç dimağlarda kirli bir algı oluşturma çabasındadır. Tabi bu propaganda genel ideolojik savaşın küçük bir parçasını oluşturmaktadır. Dünya üzerinde kitlelere ulaşabilmiş tüm şirketler ve markalar bir şekilde aynı kaynaktan beslenmekte ve bu şirketler bir şekilde ezoterik öğretilere veya örgütlenmelere çıkmaktadır. Oluşturulan veya istenen dünya düzeninde insana verilen yer veya rolün ne olduğunu hissetmekle birlikte bu dünya düzeninin insanlığa iyilik mi yoksa felaket mi getireceğini zaman gösterecek. İnançlarında samimi iyi insanlar veya durumun farkında olan insanlar tedirgin bir şekilde bu kaotik zamanı izlerken gelecekte insanoğluna neler getirip neler götüreceğini hep birlikte göreceğiz. (Kadir TEMÜR)

Kaynakça:

Lucifer – Ortaçağda Şeytan / Jeffry Buton Russel

İlgili Haberler

Osmanlı’dan İngiltere’ye Çiçek Aşısı

okuryazarkitaplar

Tını

okuryazarkitaplar

Osmanlı’da Devşirme Sistemi ve Enderun

Çağlar Didman

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...