Salı, Mar 18, 2025
okuryazarkitaplar
EdebiyatEzoterizmKöşe & YazıManşetMitoloji

Bike’nin Kadim Sırlar Defteri

Bike S. Demirkız

Tarihin Tozlu Sayfalarında Hamsa

Hamsa’nın kökenleri tam olarak bilinmese de, en az 3000 yıl öncesine kadar uzandığı düşünülmektedir. Mezopotamya, Fenike, Mısır ve Kartaca gibi kadim medeniyetlerde, özellikle de kadın tanrıçalarla ilişkilendirilen bir koruma sembolü olarak kullanıldığına dair bulgular mevcuttur.

Antik Mısır’da, bereket tanrıçası İsis ile bağlantılı olduğu varsayılırken, Kartaca’da bereket tanrıçası Tanit’in bir sembolü olarak görülüyordu. Bu medeniyetlerde, el şeklinin nazardan korunma, bereket ve doğurganlık gibi anlamlar taşıdığı kabul ediliyordu.

Özellikle Kartaca’da (günümüz Tunus’u) ve antik dünyada saygı duyulan bir figürdü ve sembolü bölgedeki sikkelerde ve tapınaklarda yer alıyordu.

Bazıları, hamsa sembolünün, zaman içinde “Kartaca’nın Ay Tanrıçası “nın sembolü olan “Tanit’in İşareti”’nden, günümüzde bilinen sembole dönüştüğünü düşünmektedir. (Aslında Tanit’in orijinal “sembolü” bir avuç içi değil, iki yatay eli olan üçgen bir vücut şekliydi)

Tanit doğurganlık, doğum ve koruma ile ilişkilendirilirdi. Kartaca’da bulunan yazıtlar ona deniz tanrıçası olarak da tapıldığını göstermektedir.

İbrahimi dinlerde ise Hamsa, Yahudilikte Musa’nın kız kardeşine ithafen, “Miriam’ın Eli”, İslam’da ise “Fatima’nın Eli” olarak anılmaktadır.

Fatima, İslam peygamberi Muhammed’in kızı olup, sabır ve saflığın simgesi olarak görülmüştür.

Efsaneye göre Fatima, kocasının evlerine başka bir kadın getirdiğini gördükten sonra elini kaynayan bir tencerede yakmıştır. Gözyaşları duvardaki bir çatlaktan düşerek kocasının omzuna isabet etmiş ve kocasının başka biriyle evlendiğini fark etmesini engellemiştir. Böylece Hamsa’ya ya da eşanlamlısı olan “Fatima’nın Eli “ne olan Müslüman inancı ortaya çıkmıştır ve Hamsa’nın üzerine çizilen göz, gözyaşı hikayesi ile bağdaştırılır.

Fatima’nın hayat hikayesi trajedi ve zaferlerle doludur ve karşılaştığı birçok zorluğa rağmen, Fatima hayatı boyunca güçlü ve sadık bir Müslüman olarak kalmıştır. Dindarlığı ve cömertliğiyle tanınır ve tüm Müslüman kadınlar için bir rol model olarak kabul edilir.

Arapça’da Hamsa’nın anlamı beştir. Beş anlamına gelen “khams” kelimesinden türetilmiştir.

İslam kültüründe elin beş parmağı İslam’ın Beş Şartı ile ilişkilendirilir. Güç, bereket ve iyi şans getirebileceğine inanılır.

Yahudi mistisizminde, Hamsa ya da Miriam’ın Eli, Tanrı’nın beş ismini ya da beş duyuyu temsil eden bir tılsım olarak kabul edilmiştir.

Hristiyanlıkta ise, Meryem Ana’yı sembolize ettiğine inanılır ve “Meryem’in Eli” olarak adlandırılırmıştır.

Hıristiyan geleneğinde Hamsa, genellikle İsa Mesih’in beş yarasını temsil ettiğine inanılan ortadaki haç işaretiyle tasvir edilir ve Mesih’in fedakârlığını hatırlatmak ve kötülüklerden korunmanın bir yolu olarak görülür.

Bazı Hıristiyanlar Hamsa veya Meryem’in elinin kendilerini nazardan koruyabileceğine inanır ve genellikle bir tılsım olarak üzerlerinde taşır.

El sembolü Hinduizm ve Budizm’de de bir koruma işareti olarak öne çıkar. Hinduizm’de hamsa genellikle elinde bir hamsa tutarken tasvir edilen tanrı Vişnu ile ilişkilendirilir. Hamsa aynı zamanda iyi şans ve refahın sembolü olarak kabul edilir. Budizm’de hamsa bilgelik ve şefkatin sembolü olarak görülür.

Hamsa Elinin beş çakrayı temsil ettiğini söyleyenler de vardır:

Sakral Çakra

Kök Çakra

Boğaz Çakrası

Kalp Çakrası

Solar Pleksus Çakrası

Ezoterik ve Mistisizm Açısından Hamsa

Ezoterik geleneklerde ise Hamsa, dualitenin ve kozmik enerjinin denge noktasını simgeler. Yukarı dönük bir Hamsa, kişinin kötülüklerden korunmasını ve içsel gücünü artırmasını temsil ederken, aşağı dönük bir Hamsa, bereket ve şans çekmek için kullanılır.

Göz sembolüyle birlikte kullanıldığında, “Nazar” yani kötü enerjilere karşı bir kalkan görevi gördüğüne inanılır. Bu yüzden Hamsa’nın ortasına “her şeyi gören göz” figürü eklenmiştir.

Kabala öğretisinde, bu sembolün insan ruhunu kötülüklerden arındırdığına ve kişiye içsel bilgelik sunduğuna inanılır.

Aynı zamanda Kabala, gerçekliğin tamamını oluşturan on “Sefirot” ya da ilahi yayılma olduğunu öğretir. İlk sefirah “Kether” olarak adlandırılır ve Hamsa’ya karşılık gelir.

“Kether” Yaşam Ağacı’nın en yüksek noktasıdır ve ilahi iradeyi ya da amacı temsil eder. Hamsa bu ilahi iradenin bir sembolüdür ve bize hepimizin tüm yaratılışın kaynağına bağlı olduğumuzu hatırlatır.

Kökü Atlantis kültürüne dayanıyor olabilir

Bazı ezoterik yorumlara göre, Atlantis bilgeliğinin semboller aracılığıyla geleceğe aktarıldığı düşünülmektedir. Özellikle Atlantis’in spiritüel bir toplum olduğu fikrini benimseyenler, Hamsa’nın da bu kadim bilgelikten miras kalan bir tılsım olabileceğini öne sürmekteler.

Ayrıca, Hamsa’nın korunma ve içsel bilgelik sembolü olması, Atlantis’in yüksek bilinç seviyesine sahip bir toplum olduğu fikriyle örtüşmektedir. Kimi okült öğretilerde, Atlantis bilgeliğinin Mısır ve Mezopotamya gibi medeniyetlere aktarıldığı, Hamsa’nın da bu süreçte ortaya çıkmış olabileceği iddia edilir.

Bu açıdan bakıldığında, Atlantis ile doğrudan bir bağlantı olmasa bile, onunla ilişkilendirilen spiritüel ve ezoterik mirasın Hamsa sembolünde de yankı bulduğunu söylemek mümkündür. Eğer Atlantis gerçekten var olduysa ve bilgeliğini bir şekilde geleceğe aktardıysa, Hamsa bu mirasın bir yansıması olabilir mi? Belki de en büyük gizem, bu sembolün binlerce yıldır insanlara aynı mesajı vermeye devam etmesinde yatmaktadır.

Modern Dünyada Hamsa: Moda mı, Mistisizm mi?

Bugün Hamsa, hem Doğu hem de Batı kültürlerinde sıkça karşımıza çıkmaktadır. Takılar, dövmeler, ev dekorasyonları ve giysilerde kendine yer bulan bu sembol, bazen spiritüel bir anlam taşısa da bazen sadece estetik bir tercih olarak kullanılmaktadır.

Kimileri için hala güçlü bir tılsım ve koruyucu bir sembolken, kimileri için sadece egzotik ve mistik bir süsleme unsuru. Ancak ne olursa olsun, Hamsa yüzyıllardır insanları kendine çeken, kökleri derinlerde olan bir sembol olarak varlığını sürdümekte.

Belki de asıl gücü, bu kadar farklı inanç sistemini ve kültürü bir araya getirebilmesinde yatıyor.

Çünkü hangi kültürde olursa olsun, onun bize fısıldadığı şey aynı: Kötülüklerden arın, kalbini aç ve hayatın akışına güven!

Related posts

Le Monde…

okuryazarkitaplar

Ve Sonunda ‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ Sahnelerde

okuryazarkitaplar

Otobüs Günlüğüm

okuryazarkitaplar

Leave a Comment

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...