Salı, Eki 21, 2025
Okuryazarkitaplar
Image default
Editörün SeçimiKöşe & YazıManşetMitolojiOkurYazarKadınlar

DERİN KUYU

KÜBRA ÇAKAR

      Alandan ayrıldım ama ruhum hala oradaydı sanki. Düşündükçe derinleşen bir duygu seline kapılıyordum. Taşların şekli üzerindeki resimler bir şeyler anlatıyordu belli ki. Ne olmuştu burada acaba bu kadar ortada ve bu kadar bilinmez. Taşlarla ne yapıyorlardı mesela? Kutsal mıydı onlar için yoksa acı verici mi? Hangi duygularla dikmişlerdi bu kocaman yer yer 3 metreyi bulan taş blokları? Tüm bu yaşadıklarımı ancak yazarsam rahatlayacaktım ve bunun üzerine aklıma gelenleri yazmaya başladım. Her yazdığımla beraber altından başka bir duygu uyanıyordu. Yeni bir şeylerin olması için eskinin yok olması mı gerekiyordu. İlk hissettiğim çok sıcak bir hava ve taşların o sıcağı tekrar tekrar bana yansıtmasıydı. Rüzgâr bile serinletmiyordu acıların hissettirdiği kalp sancılarını. Boncuk boncuk terliyordu yüzüm, ellerim. Göbekli tepe’nin rakımının 770 km. civarı olması şaşırttı beni daha yüksek bekliyordum nedense? Ardından Nemrut vb. yerleri görünce. Dünyanın en eski yerleşim yeri olması, MÖ 9000 – 9500 yılları az bir tarih değildi elbette. Bu bilgilerden ziyade bana yaşattıklarıyla ilgileniyordum ben. Orada bulunduğum kısa sürede gözümü her kapattığımda eziyet gören insanları, onların sessiz çığlıklarını duyuyordum kulaklarımda. Masum, çaresiz ve güçsüz binlerce çığlık. Bir ara oraya oturup ‘’ne olur yapmayın!’’ diye haykırmak geldi içimden. Şu an bu satırları yazarken bile gözlerim doluyor. Gökyüzü yere inmiş, yıldızlar ışığını kesmişti bu yaşananlar karşısında. Melekler arşı yüklenmeye imtina ediyorlardı o zamanlarda. Zihnimde tarihteki bütün acılar canlanıyordu bir bir. Hz. İsmail’in ateş çukuruna atılması, Hz. Yusuf’un kurtlar yedi diyerek atıldığı kuyu, Nuh tufanıyla yaşanan zorluklar. Hala yaşanmakta olan dünyanın dört bir yanındaki zulümler, hepsi aynı anda yaşanırcasına içimi yakıyordu. Bir zaman birliği vardı anlayamadığım bu zamansızlık boyutunda. Her şeyin sıradanlaştığı acıların sadece yaşayanlara dokunduğu bir dünyada yaşıyorduk artık. Empatini yerini her koyunun kendi bacağından asıldığı bir inancın yerleştiği insanlık dışı bir anlayışın ortasında kalmışız maalesef.  Anlamamız gereken, kaçırdığımız merhamet ve iyi niyet duygularının çoktan bizi terk ettiği bir noktayız. Bir türlü göremediğimiz, ama bu kadar acıdan sonra görmekte zorlandığımız her seferinde bir yolunu bulup kaçtığımız duyguların arasında kayboluyoruz. Kurulan her yeni dünya düzeni bir sıra düzensizlikten doğuyordu anladığım. Bu artık bir döngüden ziyade yaşamın kanunu olmuştu. Bize düşen ise sevgiyle birbirimize bağlanmak, başka bir çözüm gelmiyor aklıma. Sevgiden geçen her yol bize mutlulukla geri gelecektir.

İlgili Haberler

Vücudunuzu 5 dakikada test edin: Ne kadar sağlıklısınız?

osman gözmen

Mağara

BEYZA GÜL AYTEKİN

Yazı Yazabilmek İçin Başlamak

BEYZA GÜL AYTEKİN

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...