11.8 C
İstanbul
Pazar, May 12, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
Antik-AArkeolojiEditörün SeçimiManşetMüze

İstanbul Arkeoloji Müzesinde Mutlaka Görülmesi Gereken 7 Eser

İstanbul Arkeoloji Müzesi koleksiyonunda barındırdığı bir milyondan fazla eserle, dünyanın en büyük müzelerinden biri konumunda. Özellikle antik eserler koleksiyonuyla dünyanın sayılı müzeleriyle yarışabilecek seviyede. Müze ünlü ressam ve arkeolog Osman Hamdi Bey’in öncülüğünde kurularak, 13 Haziran 1891’de ziyarete açılmış. O günden günümüze dünya tarihine ışık tutmaya devam ediyor. Bu yazımda İstanbul Arkeoloji Müzesinde mutlaka görmeniz gereken 7 eseri sizler için derledim. Keyifli okumalar.

1- İskender Lahdi

İskender Lahdi

İstanbul Arkeoloji Müzesi denilince akla ilk gelen eser şüphesiz İskender Lahdi. Lahit Büyük İskender’e ait sanılsa da işin aslı öyle değil.Çünkü mezarının nerede olduğu henüz belirlenmiş değil. Müzedeki lahit ise Sidon Kralı Abdalonyos’a ait. Lahit MÖ 4.yüzyıla tarihleniyor. İlk Türk arkeolog olan ve müzenin kurucusu Osman Hamdi Bey tarafından 1887 yılında Sidon Kral mezarları kazısında bulunmuş. Lahdin İskender Lahdi olarak adlandırılmasının sebebi ise uzun yüzlerinden birinde yer alan ve Büyük İskender’in MÖ 333 yılında Perslere karşı kazandığı İssos Zaferi’nin tasvir edilmiş olması.

2- Ağlayan Kadınlar Lahdi

Ağlayan Kadınlar Lahdi

İstanbul Arkeolojik Müzesi’nde bulunan en kıymetli antik eserlerden biri de Ağlayan Kadınlar Lahdi. Lahit 1877 yılında,Osman Hamdi Bey tarafından Sayda’daki kral mezarlarında İskender Lahdi ile aynı odada bulunmuş. Sayda Kralı Straton veya zengin bir vatandaşa ait olduğu sanılan lahdin üzerinde, kral veya asilzadenin ölümü için ağlayan kadınların ve cenaze kortejlerinin rölyefleri yer alıyor. Rölyeflerdeki kadınlar üzgün olmakla beraber farklı bir hava taşıyor. Bu da esere canlılık kazandırmış. Kadınların o dönem Ortadoğu’da yaygın olan ağıtçılardan ziyade, ölen kişinin aile üyeleri oldukları düşünülüyor.

3- Sidamara Lahdi

Sidamara Lahdi

Antik dünyanın en büyüğü olan Sidamara Lahdi. Lahid Konya Ereğlisi-Karaman yolu üzerindeki eski adı Sidamara olan Ambarlı köyünde bulunduğu için bu adı almış. Sidamara’da başka lahitler de bulunmuş. Bu lahitlerde süslü sütunlar ve sütun aralarında kişi tasvirleri bulunduğundan, bu tarz lahitler de Sidamara Tipi olarak adlandırılmış.

Sidamara Lahdi 1900 yılında İstanbul Arkeoloji Müzesi’ni kuran ünlü arkeolog Osman Hamdi Bey tarafından bulunmuş. Lahdi yerinde inceleyen Osman Hamdi Bey İstanbul’a taşınmasını ister. Lakin 3 metre boyunda ve tam 32 ton ağırlığında olan lahdi İstanbul’a taşımak hiç de kolay olmaz. En sonunda bir lokomotifin bazı bölümleri sökülerek çatısına başka bir düzen kurularak taşınabilmiş. Lahdin üzerindeki Eros başlarından birinin eksik olduğu anlaşılmış ve araştırılmaya başlanmış. Araştırma sonucu eksik parçanın dönemin İngiliz konsolosu arkeolog Charles Wilson tarafından sökülüp İngiltere’ye götürüldüğünü ve torunları tarafından Victoria and Alber Museum’a bağışlandığı öğrenilmiş. Yapılan yazışmalar neticesinde, lahdin eksik parçası İstanbul’a getirilerek yerine konmuş. 

Lahdin serüvenini sanat tarihçi Talha Uğurluel hocanın şu videosunda daha detaylı öğrenebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=nhiUp4WQ6iw

4- Son Pagan Roma İmparatoru Julianus’un Lahdi

Son Pagan Roma İmparatoru Julianus’un Lahdi

İstanbul Arkeoloji Müzesi defalarca gittiğim bir müze ama Julianus’un lahdinini ancak yaptığım okumalar sayesinde yeni keşfettim. Müze bahçesindeki bu lahit, son pagan Roma İmparatoru Julianus’a ait olarak biliniyor.Müzedeki diğer lahitlerde haç yer alıyor. Bu lahitte ise yok. Ayrıca porfir taşı imparatorluk lahitlerine özel olduğundan, lahdin ona ait olma ihtimali oldukça yüksek.

Julianus imparatorluktan ziyade filozof olmak ile ilgileniyormuş. Buna yönelik dersler almış. Hatta Atina’da da eğitim görmüş. Lakin hayat onu çok farklı noktalara sürüklemiş. Askeri alanda başarılar kazanmış. Örneğin; Galya’da Germenleri yenilgiye uğratmış. İmparator olduktan sonra pagan inancını tekrar canlandırmaya çalışmış. Bu amaçla başta İstanbul olmak üzere, imparatorluk coğrafyasındaki pagan tapınaklarını onartmış ve Hristiyan yurttaşlar üzerinde baskı uygulamış. Lakin, 32 yaşında Perslerle girdiği bir savaşta kendi ordusundan atılan bir mızrağın açtığı yaradan dolayı ölünce, bu dönüşüm yarım kalmış. Ondan sonra özellikle 1.Thedosius döneminden itibaren Hristiyanlık inancı imparatorluğun resmi dini olmuş ve pagan inancı ortadan kaldırılmış.

5- Kadeş Antlaşması

Kadeş Antlaşması

Dünya tarihinde bilinen en eski yazılı antlaşma olan Kadeş Antlaşması. MÖ 1285’te ( bazı kaynaklara göre 1280 veya 1286) Kadeş Savaşı’nı sonlandıran antlaşma, Mısır Firavunu 2.Ramses ile Hitit Kralı III. Hattuşil arasında imzalanmış. Antlaşmanın orjinal dili Akadça’ymış. Hititçe ve Mısır diline çevrilmiş. Antlaşmanın orjinal metni olan bu tablet, 1906 yılında Hititlerin başkenti Hattuşaş’ta bulunmuş. Şu an İstanbul Arkeoloji Müzesi Eski Şark Eserleri Bölümünde sergileniyor.

6- Dünyanın İlk Aşk Şiiri

Dünyanın İlk Aşk Şiiri

Dünya tarihinde milyonlarca aşk yaşandı ve sevgililer birbirleri için nice güzel sözler söyleyip şiirler yazdılar. Peki ilk aşk şiirini kim nerede yazdı ? Sorumuzun cevabını İstanbul Arkeoloji Müzesinin Eski Şark Eserleri Bölümünde buluyoruz.Dünyanın ilk aşk şiiri olarak bilinen metnin yazıldığı kil tablet,bugün Irak sınırları içinde bulunan Nİppur Antik Kentinde bulunmuş. MÖ 2037-2029 yılları arasında Sümer çivi yazısıyla yazılmış.

Sümer inanışına göre, kralın şehirdeki tapınaktaki rahibelerden biriyle evlenerek hieros gamos yani kutsal birlikteliği sağlaması gerekiyormuş. Bu sayede sembolik olarak, göğü temsil eden tanrı ve toprağı temsil eden ana tanrıçanın birlikteliği sağlandığına ve bolluk bereket geldiğine inanıyorlarmış. Kutsal evliliğinin gerçekleştiği törenlerde, rahibe krala bir şiir yazarmış. Bu şiir müzik ve dans eşliğinde okunarak törene renk katarmış. Müzede dünyanın ilk aşk şiiri olarak bilinen eser de bir tapınak rahibesi tarafından kral Suşin için yazılmış. Metin şöyle başlıyor:

Damat, kalbimin sevgilisi
Güzelliğin büyüktür, bal gibi tatlı
Aslan, kalbimin kıymetlisi
Güzelliğin büyüktür, bal gibi tatlı

ve bu şekilde sonlanıyor:

Sen, beni sevdiğin için,
Lütfet bana okşayışlarını,
Beyim tanrım, beyim koruyucum,
Tanrı ENLİL’in kalbini memnun eden ŞUSİN’im
Lütfet bana okşayışlarını
.. ”

7- Artemis Heykeli

Tanrıça Artemis Heykeli

İstanbul Arkeoloji Müzesinde birbirinden etkileyici birçok tanrı ve tanrıça heykelleri bulunuyor. Bunlardan bir tanesi de tanrıça Artemis heykeli. Heykel MÖ 2.yüzyıl civarında, Roma döneminde Midilli Adasında yapılmış bir eser. Eserde tanrıçanın üstündeki kıyafetin her detayı dantel gibi işlenmiş adeta. Bu yönüyle oldukça etkileyici duruyor.

Artemis 12 Olimpos tanrısından birisidir. Annesi Likya bölgesi ana tanrıçası Leto, babası baş tanrı Zeus, kardeşi ise güneş tanrısı Apollon. Kardeşi güneşi kendisi ise ayı temsil ediyor. Avcılık ve vahşi doğa ile birlikte ay tanrıçası. Olimpos’ta Athena ve Hestia ile birlikte 3 bakire tanrıçadan birisidir. Annesi Leto, tanrıça Hera’nın gazabından kaçıp Delos adasında doğum yapmış. İkiz kardeşinden bir gün önce doğup annesine yardım eden Artemis, çektiği acılara şahit olduktan sonra evlenmemeye ve bakire kalmaya yemin etmiş.

Çok iyi bir avcı olan Artemis, tanrıların baş avcısıymış. Kutsal hayvanı Geyik olan tanrıçanın kutsal bitkisi ise Selviymiş. Hatta kutsal hayvanını öldüren bir Akha askeri yüzünden çok kızmış ve gemilerle Truva’ya doğru yola çıkmalarına engel olmuş. Bunun üzerineKral Agamemnon sefee çıkabilmek için kızı İphigneia’yı tanrıçaya kurban etmek zorunda kalmış. Tanrıça oldukça katı yürekli olarak biliniyor. Eğer bir kadın acı çekmeden ansızın ölmüşse, onun gümüş oklarıyla ölmüş sayılıyormuş. Tanrıçalar Hekate ve Semele ile birlikte tanrıçanın 3 yüzünü meydana getiriyor. Artemis bakire, Selene doğurgan olgun kadın , Hekate ise bilge yaşlı kadını temsil ediyor.

Türkiye’nin 7 harikasını anlattığım şu yazım da ilginizi çekebilir.

https://www.okuryazarkitaplar.com/turkiyenin-7-harikasi/

İlgili Haberler

Sosyal Medyanın Kullanım Kılavuzu

okuryazarkitaplar

“Noetik Bilim” nedir?

okuryazarkitaplar

Sevgiyle Buluşmaktır Ramazan

Ayperi Ferda Oral

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...