Cumartesi, Ara 20, 2025
Okuryazarkitaplar
BilimDenemeEdebiyatManşet

Dünya ve İnsan Tasavvuru

Sürekli değişen dünya şartlarına uyum sağlamak için insanında değişmesi şart bence. Biz insanlar olarak, doğanın bir parçasıyız ve bu gezegendeki her şeyle derin bir bağımız var. Ancak modern yaşamla birlikte, bu bağı biraz unuttuk sanki. Kendi değer sistemimizi, yani neyin önemli olduğunu ve neye öncelik verdiğimizi sorgulamadan, dünyayla sağlıklı bir ilişki kuramayız.

Aksi halde zamanla başka sıkıntılar çıkabilir ortaya. Bu dünyada herkesin bir görevi olduğuna inanıyorum. Yeryüzünde her şey bir denge ve uyum içinde. İnsan sadece maddeden ibaret değil. Bunun içinde her şey var. Matematik var, kalp var fizik var, ruh var.  Her şey birbirine bağlantılı. Dünyanın diğer ucunda her ne yaşanıyorsa bir nedeni de burada yaşananlardır. Kimseyi söylediği bir şeyle ya da söylemedikleriyle yargılayamayız. Bütün yollar aynı yere çıkar görebilene. Senin hangi yolu tercih edeceğin ise senin yolunu belirleyecektir. Her gerçekliğin ise başka bir boyutu var. Söylediğimiz, yaptığımız her şey istidadınca bize geri dönüyor. Ayette dediği gibi; “Kim zerre iyilik yaparsa onun karşılığını görür. Kim zerre kötülük yaparsa onun karışlığını da görür.”

Neye gerçekten kıymet verdiğimiz, harcamalarımızdan kararlarımıza kadar her şeyimizi şekillendirir. Bu yüzden önce kendi içimizdeki ‘değer pusulasını’ bir gözden geçirmeliyiz diyorum. Bir hocam konuşmasında şöyle bahsetmişti. “Kullanmadığını Kaybedersin” her bilgi bir süre sonra işlenmedikçe, hayata geçirilmedikçe unutulmaya mahkumdur.

Dünya her ne kadar denge ve uyum üzerine kurulsa da bu dengeyi korumak ve devam ettirmekte insanın elinde. Oysa her geçen gün dünya parmaklarımızın arasından kayıp gidiyor. Elbette elimizden gelen birçok şey de var. Dünya üzerindeki kaynakların ve fırsatların adil dağılımı, herkesin insanca yaşayabilmesi için olmazsa olmaz. Ama bu sadece ekonomik adalet değil, aynı zamanda gelecek nesillerin de bu kaynaklardan faydalanma hakkına saygı duymak demek. Yani, sürdürülebilirlik dediğimiz şey aslında bir ‘adalet’ meselesi. Kimsenin hakkını gasp etmeden, gelecekten çalmadan yaşamayı öğrenmeliyiz. Bu bir dönüşüm çağrısı ve bu dönüşüm, herkesin katılımıyla gerçekleşebilir.

En büyük zorluklardan biri alışkanlıklar ve konfor alanımızdan çıkma korkusu. Hepimiz bildiğimiz, garantiye aldığımız şeylere tutunmayı severiz. Ama dünya değişirken, bizim de değişmemiz gerekiyor. Allah û Teâla ‘harekete geç, öncü ol’ der; ancak bu her zaman kolay değil tabii. Bu süreçte esneklik, öğrenmeye açıklık ve empati kilit rol oynuyor. Hatalar yapabiliriz, yanlış kararlar alabiliriz ama önemli olan bunlardan ders çıkarıp yolumuza devam etmek. Karşılaştığımız her kriz, aslında kendimizi yeniden tanımlama, daha güçlü ve bilinçli bir varlık olma fırsatıdır.

Rabbim her zaman büyük resmi görmemizi ve iyimser kalmamızı söyler. İnsanlık olarak inanılmaz bir adaptasyon yeteneğimiz var. Tarih boyunca birçok krizden geçtik ve her seferinde daha güçlenerek çıktık. Şu an teknoloji ve bilgiye erişimimizle, sorunları çözmek için hiç olmadığı kadar fazla araca sahibiz. Önemli olan, bu araçları bireysel çıkarlarımız yerine, kolektif iyilik için kullanmak. Küçük adımlar atmaktan çekinmemeliyiz. Bir kişinin değişimi, bir domino etkisi yaratarak binlerce kişiyi etkileyebilir.

Unutmayalım ki dünya hepimizin evi ve bu evi korumak, güzelleştirmek bizim elimizde. İçimizde ne yaşıyorsak aslında dışarıya da o yansıyor. Bugün herkesin bu gerçeklikle az da olsa yüzleşmesi lazım. İnsan istekleri sonsuz. Her zaman sahip olduğunun daha fazlasını istemek ve elde etmek için uğraşır. Bunun farkındalığında olarak yaşamak en güzeli.

Değişim kapımızda değil, bizzat içimizde başlıyor. Kendi hayatımızda yapacağımız küçük seçimlerle, günlük alışkanlıklarımızla büyük bir etki yaratabiliriz.

Merak edin, sorgulayın, öğrenmekten vazgeçmeyin ve en önemlisi hem kendinize hem de dünyaya karşı nazik olun. Çünkü gelecek, bugün attığımız her bir adımla şekilleniyor. Hepimizin elinde bir fırça var ve resim bizim!  Herkes kendi filminin başrolünde ve en iyi finali hak ediyor.

Editör: Fatma Karataş

İlgili Haberler

Bir Tahlilin Tahlili: Sonsuzlukta Bir Kıvılcım

BEYZA GÜL AYTEKİN

Ordu’da Çambaşı Yaylası’ndaki seyir terası turizmi canlandırdı

BEYZA GÜL AYTEKİN

Türkan ve Hayat

lale polat

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...