Duyacaklar: Binlerce çocuğun ateş hüzmesiyle ailesini kaybedişinin çığlığını.
Enkaz altından, çocuğunun parçalarını arayan anne-babanın iniltilerini.
Sus!
Artık sadece bombayı değil, açlıktan inleyen bebekleri de duyacaklar. Sus!
Yüzyıllardır başkalarının hatalarını çocuklara yükleyecekler; “bana ne” diyecekler.
Senin de umursamamanı bekleyecekler.
Ama üzülme, küçük melek. Senin için gözyaşı dökenler var.
Üzülme; senin için dua edenler var.
Üzülme; senin için ayağa kalkanlar var.
Yine de bir gün, bir sabah, güneş senin için de doğacak.
Aileni kaybettin. Belki bir bacağını, belki bir kolunu yitirdin.
Belki de bütün bedenin yaralı.
Ama sen, tüm dünyaya direnmiş bir meleksin.
Ama bak küçük melek, biz buradayız.
Gökyüzü dualarımızı yağdırıyor üzerinize.
Evet, farkındayız. Oyunlarınız sırf biz sustuğumuz için yarım kaldı.
Salıncakta sallanan kardeşleriniz donup kaldı.
Elleri hamur kokan anneler, ellerini sizden gizler oldu.
Kapıdan, bir dilim ekmek için çıkan babalarınız bir daha dönmez oldu.
Siz tüm dünyaya, “ama biz hâlâ buradayız.
Duyun sesimizi. Adlarımız kanlarımızla molozların arasına yazıldı” diye çığlık attıkça,
çoğumuz kapattık kulaklarımızı, yumduk gözlerimizi…
Gözlerini kapatma küçük melek.
Bir gün seni gülüşünle anacaklar.
Adın bir sokakta yankılanacak.
Ve sen, yeniden hayata döneceksin.
Editör Kübra Çakar


