14.4 C
İstanbul
Perşembe, May 9, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
AkademiFelsefeKöşe & YazıManşet

Enginlerde Yavaş Yavaş…

Arzu YAĞMURLU

Evrenin sırrı senin içinde saklı. Denizle iletişimi bilmeyen çırpındıkça daha da korkar. Bu korkudan kurtulmak istedikçe, kendisinden kat kat büyük bu güç karşısında yorulur ve yenik düşer. Oysa istediği yakıcı güneşin altında biraz serinlemektir. Ona bu bahtsız talihi yazan deniz değildir. Kendi de istememiştir. Onunla amansız, anlamsız bir celbe tutuşup, boğulmayı. Peki kimdir bunun sorumlusu? Ona bu bahtsız kaderi yazan kim?

Enginlerde yavaş yavaş fon…

İnsanın yanlı algısı kendini tanımıyor oluşu onu evrenden soyutlar. Sadece canlı olarak gördüğü insandan hayvanlardan değil ağaçtan, çiçekten, denizden hatta cansız eşyalardan bile kendini ayrı tutar. Bu diyalogsuzluk kişiyi yalnızlaştırır.

 Bu yalnızlık kişinin kendine olan uzaklığıdır

Aynı yüzme bilmediğini bilmeyen ya da unutan kişi gibidir. Daha kendiyle buluşamamıştır ki denizle buluşsun.

Bilir elbet! Fakat henüz idrak halinde değildir. Yüzme bilip de sınırlarını, haddini aşıp açılan insanlar gibi onun da denizle iletişimi arzuladığı gibi neticelenmez. Kendini bilse de idraki tam oluşmadığından kendini kaybeder, merkezinden uzaklaşır. İçinde olduğunu unuttuğu denizi daha uzaklarda aramaya çıkar.

Apollon’a adanmış olan Delf mabedi alınlığında Pythagoras 2400 önce der ki: “Kendini Bil”

Aynı sınırlı bilincimizle yaradanı kendimizden çok uzaklarda düşünüp, aramamız gibi. Ona kendini göstermek, yakınlaşmak umuduyla her attığı kulaçta biraz daha uzaklaşır kendinden, denizden, yaradandan. Burada deniz elbet büyük bir metafor. Siz onun yerine çeşit çeşit putlarımızdan hangisini koymak istiyorsanız onu koyun. Sevgiliniz, para, kariyer. İçinizde egonuzla neye ulaşmak, kime kendinizi göstermek umudun da, arzusunda iseniz onu koyun.

 Kendinizi uzak gördüğünüz, ayrı tuttuğunuz ne varsa onunla kavuşamazsınız. Peki vuslat da ne mi olur? Muhabbet…

Ya Firakta? Başlarsınız hızlı hızlı yüzmeye, çabalamaya. Çırpındıkça yorulur, yoruldukça zihniniz konuşmaya başlar. Önüne gelen her şeyi suçlar. Denizi, sevgiliyi, parayı, işi, bu düzeni!

Bir süre sonra zihni ona yenileceğini söyler. ‘Boş yere çabalama, sen kim, o kim. O senden çok uzakta, çok ayrı, çok farklı. Sen onu kazanamazsın.’ diyerek seni zan nehirlerine çeker. Zaten kazanmanın, kaybetmenin dışında pek de bir kayıt yoktur benliğinde. Tanıdık gelir sana bu hiç susmayan ses. Dinlersin onu ve fark etmeden teslim olursun. Bu insanın yaşadığı büyük çelişkidir.

 Kendini ayrı gördükçe, o ayrı gördüğüne kavuşma çabasıyla kendinden uzaklaşmasıdır.

Merkezden uzaklaştıkça başkaları girer senin merkezine. Onlar çizer kaderini. Uykuda olan kendinden bir haber insanlar, başkalarının iradesiyle hareket ederler. Onları bu duruma getiren taraflı, eksik algılarıdır.

Kendilerini başlarına gelen her şeyden, dünyadan ve hatta yaradan da bile ayrı gördükleri için her daim bir taraftırlar. Ve öteki taraf onlara içlerinde kendilerinin olmadığı, kendilerini göremedikleri bir kader çizer. Kaçtığın, kızdığın veya tam aksi kavuşmak istediğin ne varsa, seni kendinden, merkezinden uzağa koyar. Sen o çok sevdiğin kişiye sahip olmaya çalıştıkça kontrolden çıkar, kendinden uzaklaşırsın. Düşündükçe içinde senin olmadığın bir yaşamı tasarlarsın. Kontrol etme isteğin seni kontrolden çıkarır.

Oysa ne olurdu kendini bir ve bütün görseydin denizle? Aynı titreşimdeki insanlar gibi muhabbet etseydin. Kendinden ayrı, yabancı görüp de savaşmasaydın, amansız çırpınmasaydın. Şimdi hayatta, kendinde olurdun. Kendi içindeki servetin huzurunu yaşardın.

Herkes kendi çapında açılır denizin sularına. Ama küçük ama büyük doldurur kendi kabını. Mutludur, huzurludur. Çünkü muhabbettedir. Kendine duyduğu güvenin sonsuz bir kaynaktan geldiğini bilir. Ondan kaçmaz, ona kavuşmak için kovalamaz. Hazineyi yüreğinde taşıdığının farkındadır.

Onlar da ahenk içinde denizle buluşur. Sessiz, sakin ve huzurla daha derinlere inip, enginlere açılırlar. Kendi yörüngesinde aheste dönen dünyamız gibi, merkezlerinde kendi algılarından başka bir gerçek olmadığının bilinciyle, suyun içinde bir görünür, bir kaybolurlar. Tıpkı bir yunus gibi alemi sevginin tınılarıyla doldururlar. 

İlgili Haberler

2023’ün Önemli Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeleri

okuryazarkitaplar

Köleler ve Efendiler…

okuryazarkitaplar

Kaçınılmaz Dönüşüm

Gözde Başlı Akıbat

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...