Yazar – Muvaffak Eflatun
Orta Asya Türk-Moğol coğrafyasında ortaya çıkan yada taşı uygulamaları ve galebe (yeşim) taşı inanışlarının Anadolu coğrafyasına yansımalarını tespit eden bir çalışmadır. Yapılan tespit, klasik Türk şiiri metinlerinin incelenmesi sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Çalışmada yada ve galebe taşına yönelik tespitler şu şekilde sıralanabilir: Yada taşının İslamî kaynaklarda hacerü’l-matar, seng-i matar, seng-i ceda, seng-i yede, seng-i büt, el-câlibü’l-matar çeşitli Türk lehçelerinden Altaycada cada taş, kızu taş, Yakutçada sata, Kırgızcada cay taş, Kazakçada jadı taş, jay taşı Başkurtçada balataş, yeytaş, Tıvaca çat taş, Uygurcada Kaştaşı olarak isimlendirildiği görülmüştür.
Yada uygulaması özellikle Türklerin hava olaylarını (yağmur, dolu, kar yağdırma, yağışı durdurma, yıldırım ve şimşek üretme) etkilemek için kullanılmaktadır. Bu uygulama genellikle bir şaman, kam, pîr önderliğinde yada taşıyla çeşitli ritüeller (taşların suya atılması, çeşitli tılsımlı sözlerin söylenmesi gibi) yapılarak gerçekleştirilir. Kaynaklar yada taşının cevher veya hayvanlardan(at, inek, ayı, kurt, domuz
gibi) elde edildiği (ağırlıklı olarak hayvanların karnından) hususunda farklı yaklaşımlar içindedir. Bu farklı yaklaşımlar içinde yada taşının cevher kökenli olduğu görüşünün daha ağır bastığı gözlemlenmiştir. Yine yada taşının beyaz (ak),kırmızıya yakın siyah, karanlık yeşil veya
yeşilimsi, alaca, kahverengi gibi renklerde olabileceği hususu kaynaklar tarafından nakledilmiştir.
Yada taşının Türklere hakimiyet sağlayan kutsal bir taş olduğuna inanıldığı ve bundan dolayı hükümdarların yanlarında taşıdığı kaynaklarca ifade edilmektedir.
Yada taşı uygulamasının Orta Asya dışında Anadolu’da da var olduğunun önemli göstergelerinden biri klasik Türk şiirindeki yansımalarıdır. Yada taşıklasik Türk şiirinde hem objeksiyon hem de objektivasyon unsuru olarak kullanılmıştır. Objektivasyon unsuru olarak yada taşıyla sevgilinin kalbi ve
âşığın göz yaşları arasında bir benzetme ilişkisi kurulmuştur. Sevgilinin kalb yada taşına âşığın göz yaşı ise; yağmura benzetilmiştir. Ayrıca yada taşıyla yağmurun durdurulduğu, yağmur yağdırmada büyünün rol oynadığı ve yada uygulamasının Tatar Türkleri tarafından yapıldığı görüşleri klasik Türk
şiirinde tespit edilmiştir.
Türk mitolojisinden klasik Türk şiirine yansıyan bir önemli öge de galebe (yeşim) taşıdır. Bu taş; kaş, zafer taşı, yeşim, el-yeşm, yeşb, hacerü’l-galebe olarak kaynaklarda geçmektedir.
Galebe (yeşim) taşını üzerinde bulunduranların düşmanlarına galip geleceğine inanıldığı kaynaklarca dile getirilmektedir. Ayrıca bu taşın insanları veba gibi hastalıklara karşı koruduğu ve yıldırımın şimşeğin etkisini kırdığı düşüncesi Türkler arasında yaygınlık kazanmıştır. Bundan dolayı Türkler kemer tokalarını, kılıç kabzalarını, at eyerlerini yeşimden yaparlarmış. Ayrıca taşı
üzerinde taşıyanlar eski Türklerde saygı görürmüş. Yine kaynaklara göre; yeşimin yedi farklı rengi vardır. Bunların içinde en makbul olanın ak ve kara renkli olanlar olduğu kaynaklarca beyan edilmiştir.
Yeşim taşı Doğu Türkistan ve Kuzey Çin bölgelerinde çıkarılmaktadır. Klasik Türk şiirinde Türk mitolojisine ait bir unsur olarak var olması coğrafya değişse de Türk milletinin maşeri yapısında Anadolu’ya kadar taşındığının bir işaretidir. Yeşim taşı, bu çerçevede İbrahim bin Bâli ve Yazıcıoğlu Ahmed Bican gibi isimlerin eserlerinde fetih ve zafer sağlayan bir taş olarak nitelendirilmektedir. Ayrıca onun susuzluktan kurtulmaya vesile olduğu da bahsi geçen eserlerde vurgulanmaktadır.
Yeşim taşının göndermeler yoluyla da klasik Türk şiirinde kullanıldığı karşılaşılan beyit örneklerinden anlaşılmaktadır. Bu beyitlerde genelde; savaş, zafer, kılıç, seng-i fesân (bileği taşı), büyü kelimeleriyle birlikte kullanılarak bunların yapmış olduğu çağrışımla (yeşim çağrışımı) bir bakıma mazmunlaşma (yeşim mazmunu) çerçevesinde verilmiştir. Beyitlerde geçen seng-i fesân tamlamasında bileği taşı anlamı yanında büyü taşı anlamı da ihsas ettirilmiştir. Ayrıca bir beyitte seng-i fesânın bileği taşı anlamının dışında mitolojik bir taş olarak nitelendirilmesi onun yeşim taşı müteradifi olarak kullanılma ihtimalini düşündürtmektedir.
Sonuç olarak bazı kaynaklarca yada ve galebe (yeşim) taşları karıştırılıp aynı taşmış gibi tanıtılıyorsa da bunlar olağanüstü özellikler barındırma noktasında benzer olup işlev açısından farklıdır. Bu taşlar Türk mitolojisinin Anadolu’ya uzanan bir yansımasıdır. Klasik Türk şiirindeki örnekler de bu
şiirin derinlik açısından ne kadar önemli noktada olduğunun bir göstergesidir.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3377126
Makalenin tamamına ekteki linkten ulaşabilirsiniz.