25 C
İstanbul
Cumartesi, Tem 27, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
EdebiyatManşetÖykü / Roman

Bir Glokom Hikayesi

Neşe Kazan

Ağlamak istiyorum. Bağıra bağıra, hıçkıra hıçkıra… Ama nihai sonucu öğrenmeliyim kimin duasıydı? Doktorun beni görmesi. Ağzımı avuç içimle örtmüş, “A aaaaaaa!” derken ağlamakla gülmek arasında kalmışım. Hangisine başlasam öteki duygu ele geçiriyor benliğimi. Öfke, sevinç, üzüntü. Kızmak, gülmek, ağlamak…
Hayatımda hiç bu kadar karıştığımı, duygularımı ifade edememekten naşi, aciz kaldığımı hatırlamıyorum. Aslında bütün bunları sadece yazmak için yazmıyorum. Belki birisi benimle aynı yolu izler ,aynı duyguları paylaşır ve en önemlisi hayata inanır.


Bu hikaye yaklaşık 20 yıl önce başlıyor.
Yer bugün gittiğim hastanenin şimdi yıkılmış olan eski binası. Randevum göz doktoru olan Gökhan… Kendisi glokom uzmanı ve alanında iyi olduğu söyleniyor. Ne büyük şans ki sistem randevumu ona vermiş. Birkaç hafta gidip gelmelerden sonra nurtopu gibi glokomum oluyor. Birkaç ilaç denenip birinde karar kılınıyor. Arada itiraz edip, ilacı bırakıp seyrini görsek de doktor yine de “devam…” diyor. Rapor çıkıyor ve yaklaşık yirmi yıldır her gece bir damla sağ ve sol göze şifa niyetine damlatıyoruz. Glokomun ayrıca ayrıca benim bildiğim kadarı ile OCT adlı bir cihazı var göz sinirlerini ölçen. Dahası bir de görme alanı çeken başka bir cihaz var ki periyodik aralıklarını kiminin iki, kiminin altı ay belirlediği. En son geçen yıl gitmiştim kontrole. İyi deyip göndermişlerdi. Uzun zamandır şüphelerim vardı. Çünkü görme alanı sonuçlarını karşılaştırdığımda iyiye giden birşeyler vardı ki, bu mümkün değildi. Görme kaybının telafisi yoktu. Ben ne Yakup’tum oğlunun gömleğini gözlerine süren ne de oğlum Yusuf’tu. Doktora bunu anlatmaya çalıştıysam da, onun önemi yok deyip elimdeki sonuca bakmadı bile. En son göz damlamı almak için her zamanki eczanemize gittiğimde raporumun bittiğini, yeniletmem gerektiğini söylediler. Ve tekrar bir randevu uğraşı içerisine girdim. Tesadüf bu ya sürekli gittiğim değil diğer ilçedeki hastaneye randevu verdi MHRS. Bundan sonrası da ayrı hikaye.


Hastane yolunda Çidoş’umun mesajı düştü telefonuma. Kendisinin hastanede bir gece kalacağını, stres yaptığını yazmış. Onun stresini çok iyi bildiğimden -Grip olsa kızını ve torunlarını bana emanet eder.- hemen cevap yazdım sakinleşmesi adına. Gördü.
Bu arada hastane bahçesine gelmiştik. Göz polikliniği 3. katta… Çıkıyorum kimseler yok. Randevuma yarım saat var ve buna rağmen çağırılıyorum. Durumu doktor hanıma anlatıp raporumu uzatmasını rica ediyorum. Ardından “Daha karpuz keseceğdik.” muamelesine maruz kalıyorum. Bu rast giden işte bir terslik seziyorum ya hadi hayırlısı. OCT istiyor. Yan odada çektiriyorum. Aslında sonrasında görme alanı olması gerek .Ama çağırılıyorum. Ve hayatımın şokunu yaşıyorum.


– Hanımefendi sizde glokom yok. Göz sinirleriniz en az benim kadar sağlam…????”
– Nasıl yani!…. Kem küm!


Saçmalıyorum ve farkındayım. On beş gün sonra bir kez daha çağırıyor olmadığını teyit etmek adına. Ama ben şoktan çıkamıyorum. Yirmi koca yıl o cihazda göz sinirlerimin fotoğrafı çekiliyor ve bir tane doktor bile görüntüden şüphe duymuyor.
Düşünüyorum.Randevuyu her zamanki hastaneye alabilseydim, her zamanki doktorlar rast gelseydi, raporumu uzatsalardı ben daha kimbilir ne kadar zaman boyunca gözlerimin görme yitisini kaybedeceğimin travmasıyla yaşayacaktım. Bu şansın bir nedeni mutlaka olmalıydı. Gün sabaha vardı. Aklıma Çiğdem geldi. Eve gelmiş olmalıydı. Aradım. Çidoş nasıl geçti gece. Stresini yenebildin mi?
-Oy sana kurban olam Neşem. Ne güzel mesaj yazmışsın öyle. İçim bir rahatladı ki sorma. Öyle rahat gittim hastaneye. Bilsen sana nasıl dua ettim…
Durakladım. Dondum kaldım. Aradığım yanıt gecikmemişti.
-Biliyorum Çiğdem biliyorum!… derken, bir yandan da gözlerimdeki yaşları siliyordum.
Yapbozun son parçası da yerine oturmuştu. Bu talihin nedenini bulmuştum.
Hani biri sorar ya bazen “kimin duasına rast geldin.” diye…
İşte öyle…

İlgili Haberler

Leman ERGÜL KÜLEKÇİ

Gezgin Bir İmparator: Hadrian

Kardelen Oğlakçıoğlu

İzmir Kitap Fuarı Başladı

okuryazarkitaplar

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...