Günlük hayatta bazı kelimeleri ve deyimleri sıklıkla kullanırız. Bunları kullanırken de, çoğu zaman nereden geldiğini ve nasıl ortaya çıktığını bilmeyiz. Gerek gazete ve dergi okurken görmüş, bir yayın izlerken veya ailemizle,arkadaşlarımızla konuşurken duymuşuzdur. O gün bugündür de dilimize pelesenk olmuştur. İşte bu sözcüklerden biri de ” püf noktası”. Günümüzde bir işin en hassas,en önemli ayrıntısı anlamında kullanıyoruz. Hadi gelin, sizinle birlikte yüzyıllar öncesinin Orta Anadolu’suna uzanalım ve bu sözün ortaya çıkış hikayesini keşfedelim.

Orta Anadolu’da bir cam ustası yaşarmış. Bu usta Ahilik Teşkilatına mensup mahir bir kişiymiş. Yanına aldığı gençleri ahilik esasına göre yetiştirir, iyice olgunlaşıp kalfalığın hakkını verdiklerinde
— ” Hadi sen oldun.” diyerek el verip uğurlarmış.

Günlerden bir gün kalfalarından biri gelip ustasından ayrılıp kendi işinin kurmak için izin istemiş. Usta da henüz zamana ihtiyacı olduğunu söyleyerek kalmasını istemiş. Kalfa ustasının sözünü çiğnemeyerek atölyede kalmış. Lakin bir müddet sonra artık dayanamadığını söyleyerek tekrar izin istemiş. Ustası da ” Oğlum, sen daha olmadın.Bu işin püf noktasını öğrenemedin,az daha sabret.” demiş. Kalfa bu sefer ustasını dinlemeyerek ayrılmış. Komşu kasabalardan birine gitmiş ve kendine bir dükkan açarak çalışmaya başlamış. Ancak işler hiç de istediği gibi gitmemiş. Yaptığı cam işleri, biblolar ve diğer süs eşyaları bir müddet sonra çatlıyor ve dükkanı hemen her gün şikayet için gelen müşterilerle dolup taşıyormuş. O da baktı olmuyor, dükkanı kapatmış ve ustasının yanına dönmüş.

Genç delikanlı ustasının yanına varınca, özür dileyerek gönlünü almış ve tekrar yanında çalışmaya başlamış. Bir müddet çalıştıktan sonra ustası artık olduğunu ama gitmeden son bir şey daha öğreteceğini söylemiş. Daha önce girmedikleri karanlık bir odaya yönelmişler. Odaya girdiklerinde usta bir köşede yığılmış ürünlerden birisini almış ve incecik bir ışık hüzmesinin altında püf püf diyerek üflemeye başlamış. Kalfa ustasına ” Usta, niçin ne yapıyorsun böyle ? Niçin cam ürünlere böyle püf püf diye üflüyorsun ? ” diye sormuş. Ustası da şöyle cevap vermiş ” Bak oğlum, elimde tuttuğum cam ürünlerin içinde ufak ufak hava kabarcıkları var. Onları henüz sıcakken üfleyerek patlatıyorum ki içinde hava kalmasın. Senin ürünlerin böyle yapmadığın için hemencecik çatlıyordu. Şimdi anladın mı işin püf noktasını ?” demiş. Kalfası hafifçe gülümseyerek başını sallamış. Ustası da aynı gülümsemeyle karşılık vermiş ve delikanlının omzunu sıvazlayarak el verip yolcu etmiş.
Osmanlı tarihi ile ilgili ilginç bir hikayeyi kaleme aldığım şu yazıya da mutlaka inceleyin.
https://www.okuryazarkitaplar.com/kizlaragasinin-pici/
Eğer siz de benim gibi tarihte bugün ne olmuş merak ediyorsanız, geçen hafta paylaştığım şu içeriğe bir bakın derim.
https://www.instagram.com/p/C7mQ3FWoT5l/?hl=tr&img_index=1
Kaynak: Bu hikaye aslında anonimleşmiş bir deyim hikayesidir. Farklı kaynaklarda farklı şekilde görülmektedir. Ben yazımı hazırlarken Ümit Doğan’ın Mevlana Gerçeği kitabından yararlandım.