14.3 C
İstanbul
Perşembe, May 9, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
KitapEleştiri / YorumFelsefeKöşe & YazıManşet

Ruhumuzun Tekamülü…

Yaşadığımız gezegene doğup, büyüyüp, üreyip, yeme içme, eğlenme, kederlenme vb. sebepler için geldiğimizi düşünemeyenlerdenim. Dünyaya geliş amacınızı sorguluyor muyuz? Tercihlerimizle yaşadığımız her olumlu/olumsuz olaylarda adına ‘kader’ dediğimiz şey aslında bizim seçimlerimizden ibaret olan bir durum mudur? Peki ruhun tekâmülü diye bir şey duydunuz mu?

Bir et kütlesi olan süreli bedenlerimize olgunlaşması ve ‘insan olma’ sürecini yaşaması için ona anlam katan enerji kaynağımız olan ruhumuz ve onun tekâmül yolculuğu (gelişim yönünde ilerleme durumu) için yaşamamız gereken hayat ve almamız gereken dersler… Bu dersler veya sınavlar sonucunda almamız gerekeni alıp dönüşüyor muyuz? Yoksa aynı kısır döngüde dönüp dolaşıyor muyuz?

Hayatı ve hayata geliş amacımı sorgulamaya başladığımdan beri başka bir deyişle soruların ve daha birçok sorunların cevaplarını aramaya başladığımdan beri sürekli bir kaynak arayışı içerinde olmuşumdur. Neyi merak edersen ona dönüşürsün ve bu dönüşüm sürecinde merak ettiklerin vakti geldiğinde önüne bir şekilde düşer. Buna inanır, inandığım şeyi de hayatımda bir şekilde tecrübe ederim. -Geçmiş gün- önüme Michael Newton’un “Ruhların Yolculuğu” adlı kitabı düştü. Beğenerek ve severek okudum. Yine de bazı sorularıma tam cevap alamadım. Diğer kitabı olan ‘Ruhların Kaderi’ adlı kitabı ise hala okunmayı bekliyor. -Üzülerek yazıyorum-

Parapsikoloji ve spiritüalizm içeren Ruhların Yolculuğu adlı kitabında hipnoterapist olan Dr. Michael Newton tarafından yirmi dokuz gönüllü denek özel bir teknikle transa sokularak ölüm anı ve ölümden sonraki ruhsal dünyada yaşanan olayları, ruhsal varlık olarak nereye gittiğini, ne yaptığını ve tekrar başka bedenlere niçin geri geldiğini, eski hayatlara ait anıları, fiziki olarak tıpta tanısı konulamayan hasarların önceki yaşamlarla olan bağlantısını ve birçok şeyi anlatıyor. Kitap içeriğinde sizleri şaşırtacak birçok bilgi bulacaksınız. Kitaba göre tekâmül yolculuğunda almamız gereken dersi almamışsak rehberlerimizle beraber karar vererek başka bir bedende belki de başka bir cinsiyetle tekrar dünyaya gelip ruhu olgunlaştırmaya çalışmak için kendi isteğimizle tekrar tekrar bedenlenerek fiziki boyuta geliyormuşuz. Belki de birer enerji parçasından oluşuyoruzdur.

Yolun sonunda neler oluyor bilemeyiz belki ama şu bir gerçek ki adına kaynak, sistem, ışık, Tanrı, Allah denilen tüm inançlarda veya dini öğretilerde olduğu gibi asıl amaç “kâmil insan” olarak O’na ulaşmak…

“Kaynakla birleşmek yavaştır. Çünkü bizler tam değiliz.” (Ruhların Yolculuğu, s 229)

“Eğer Yaratıcı, mutlak iyiliği ve dolayısıyla mutlak güzelliği temsil ediyorsa güzelliğin doğasında kendini göstermek vardır.” (Ruhların Yolculuğu, s 259)

“Çoğumuz hiçbir seçme şansımızın olmadığı biyolojik anne babalarımızın ve aile bireylerinin kurbanı olduğumuzu düşünerek büyürüz. Bu yanlış bir varsayımdır. Kendimizi ruhsal olarak bilmek, hayatta niçin bu ebeveynlerin, çocuklarımızın, eşlerin ve yakın arkadaşların ruhlarıyla bir araya geldiğimizi anlamak demektir. Genellikle yakınımızdaki bir kişinin bize acı ya da mutluluk vermesinin karmik bir nedeni vardır. Yeryüzüne kendi derslerimizi öğrenmenin yanı sıra başka kişilerin derslerini öğrendikleri dramada bir rol oynamak üzere de geldiğimizi hatırlayalım.” (Ruhların Yolculuğu, s 317)

“Ruh olmaksızın insan beş duyuyla ve hayatı sürdürebilmek için temel dürtülerle sınırlı bir yapı olduğuna göre ruh bizim kişiliğimizin tamamı demektir. Bu da genetik faktörlerin yanında kişiliği belirleyen esas unsurun ruhsal benlik olduğu anlamına gelmektedir.” (Ruhların Yolculuğu, s 317)

Ruhların Yolculuğu kitabını okuduktan bir kaç yıl sonra -merak alanım da zaman içinde değişip derinleştikçe- Edouard Schure‘un  “İnsanlığı Aydınlatan Büyük İnisiyeler” adlı dinlerin gizli tarihiyle ilgili kitabı karşıma çıktı. Araya başka derin kitaplar girse de nihayetinde okuyabilme fırsatına eriştim.

Yazar kitapta birbirinden bağımsız olarak da okuyabileceğiniz hap nitelikte derin ve şaşırtıcı bilgilerle donatmış olduğuİnsanlığı aydınlatan büyük inisiyeleri anlatmış: Rama, Krişna, Hermes, Musa, Orfe, Fisagor, Eflatun, İsa, Zerdüşt ve Muhammed. Bu kitapta ilk inanışlardan, tek tanrılı semavi dinlere kadar “Gizemler Öğretisi”ne dayanan kadim bilgilerin, ezoterizmin, okültizmin ve sırların aktarılmasını, bu özel seçilmiş kişilerin hayatlarını, inisiyasyon (erginleşme) süreçlerini kadim sırların esası çağlar boyu farklı isimde ve yerlerde çeşitli şekillerde tezahür etse de aslında aynı prensip ve amaca hizmet ettiklerini görmekteyiz.

“Madde evreninde doğmuş daha doğrusu bedenlenmiş olan bir ruh bunun öncesinde birçok evrelerden geçip gelmiştir. Nitekim evrenimizdeki gelişimini tamamladıktan sonra bu ruh varlığı sonsuzluk içinde diğer evrenlerde doğup yaşamaya devam edecektir.” (Büyük İnisiyeler, s 556)

“Ruhun gayesi madde karşısındaki deneyimsizliği yok etmektir. Ruh özü itibariyle mükemmeldir. Bilginin tümü onun doğasında saklı olarak mevcuttur ama çeşitli mekânlarda uygulamalar yaparak tekâmül edebilmesi için bedene ihtiyacı vardır. Ancak bu beden aracılığıyla çeşitli uygulamalar yapıp görgüsünün artırabilmektedir. Onun özünden kaynaklanan bu saklı bilgi tekâmül süreci boyunca beden aracılığıyla maddesel evrenlerde yaptığı uygulamaları sayesinde açılıma uğrar. Edineceği deneyimlerden alınacak sonuçlar ve maddeye hâkimiyeti onun tekâmülü bakımından çok önemlidir.” (Büyük İnisiyeler, s 557)

“Büyük inisiyelerin tek öğretilerinin ve dinlerin ezoterik tarihinin anlatıldığı bu değerli eserde işaret edilmeye çalışılan yüce gerçek ‘Kendini bil, Rab’bini bil, Tekamül et.’ gerçeğidir. Rama, Krişna, Hermes, Musa, Orfe, Fisagor, Eflatun, İsa, Zerdüşt ve Muhammed ve diğer birçok inisiye gibi yüce yol göstericilerin ifade etmeye çalıştıkları inisiyasyonların sırrı bu üç sade ama uygulaması binlerce yıl alabilen kavramlarda saklıdır.” (Büyük İnisiyeler, s 556)

“İnisiyelerin tek asli görevi, Birlik (Tevhid) Hakikati’ni tebliğ etmekten ibarettir. Hepsinde ezoterik öğretinin en can alıcı noktası olan Birlik şuuru hakimdir.” (Büyük İnisiyeler, s 549)

Bu yetkin elçilerin bildirdiklerinin esası şudur: “İnsan dünyada sürdürdüğü yaşamını evrenin varoluşunun nedeni olan tanrısal evren yasalarına ve kendisinin dünyada var oluşuna sebep olan bu yüce amaca göre düzenlemek zorundadır. Yüce İrade’nin esas amacı budur ama zaman ve mekân engellerinden ve dünya cazibesinden bir türlü kurtulamayan insanlık ailesinin basit ve dar görüşü henüz bu düzeye çıkamamış, insanoğlu günlük hayatının yasalara uygun yaşamanın ruhsal huzuruna ve iç sevincine ulaşamamıştır.”

Oysa ki yaşama, bizlere verilmiş bir armağan olarak bakıp onun her gününü ve olayını kabullenerek iç kapasitemizi genişletebilir, deneyimlerimizi zenginleştirebilir ve gerçek mutluluğa koşulsuz ulaşarak uyum sağlayabiliriz.

‘Bir günü diğerine benzeyen, bizden değildir.’ diyen Hz. Muhammed, günlük yaşamın önemini vurgulamak istemiş ve yaşamın bizlere bir armağan olarak sunduğu deneyimleri, varlığımızı zenginleştirecek birer ödül olarak kabul edip onları sevgi ve inançla yaşamamızı dilemiştir.” (Büyük İnisiyeler, s 551)

İlgili Haberler

Biliyor musun?

okuryazarkitaplar

Sen (Şiir)

okuryazarkitaplar

Huzur Senin Yüzündür…

okuryazarkitaplar

2 Yorumlar

okuryazarkitaplar Kasım 6, 2022 at 10:32 pm

Elinize Sağlık…

Cevap Ver
Yeliz Şahin Eylül 3, 2023 at 6:39 am

Okuması Anlaması ve uygulaması belki de ömür hatta ömürler alacak bu özel önemli ve değerli konuyu hap bilgi şeklinde yazan Leman Ergül Külekçi’ye teşekkürler.????

Cevap Ver

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...