Yazar Sümeyye Bilen
Bugün görev yerimde ilk günüm. Her yeni başlangıçlar gibi biraz tereddüt, tül bir örtüyle çepeçevre sardı beni. İnsanoğlu bilmediğinden olsa gerek her yeni gelen şeye biraz korku biraz tereddütle yaklaşır. Zira rutin hayatının dışına çıkmış, neyle karşılaşacağını kestiremiyordur. Halbuki alışkanlıkların vermiş olduğu rehavetin, kıymet olgusuna düşman olduğunu bilse arada minik de olsa bazı değişiklikler yapar hayatında.
Bir dışına çıkmalıyız yaşamımızın, kendimize ve yaşadıklarımıza uzaktan bakıp ne hâl üzere olduğumuzun farkına varmalıyız. “Nasıl yaşarsanız öyle ölür ve nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.” hadisini düşünüp uğraşlarımız, meşguliyetlerimiz, önceliklerimiz üzerine kafa yormalıyız; hakikaten kayda değer, bir anlamı var mı diye. Bir yandan da şükretme nimetinden kendimizi tecrit etmeden yaşamalıyız. Rutinleşerek değersizleşen pırlantaların kıymetiharbiyesi ancak onların yoksunluğu ile anlaşılır. Bir yazıyı okuyabilmek, okuyup anlayabilmek; yemek yiyip doyabilmek, susayıp su içebilmek birer nimettir.
Özlem çekecek kadar yakın hissetmek birilerini, ağlayabilmek, gülebilmek, kalacak bir eve sahip olabilmek, konuşacak birilerinin varlığını bilmek ve daha nice küçük ayrıntılar hayatımızın devridaimi içinde sürdüğünden kıymeti bilinmez. Bunların yoksunluğunu çekmeden uzaktan bakmalı, ufak molalarla tefekkür ederek her anımıza mercekle bakmalıyız.
Evet, bugün görev yerimde ilk günüm. Yeni başlangıçlar ve yeni heyecanlarla dolu bir hayat beni bekleyedursun… Büyük bir şehirde ikâmet ettiğim için çalışacağım mahallenin ne adını ne de yerini biliyordum. Ancak gidince fark ettim bir çıkmaz sokağa girdiğimi. Bütün çıkmaz sokaklar birbirine benzer. Sonuna kadar gidince ya da karşıdan bir araç gelince fark edersiniz aslında açık bir yol olduğunu.
Yaşamımız da öyle değil midir? Bazen bütün dertler üst üste gelir. Arenada aralıksız gelen yumruklar gibi sağlı sollu çarpan sıkıntılarla yalpalaya yalpalaya yürürsünüz. Durduğunuz an çıkmaz sokağa girdiğinizi düşünürsünüz ama minik adımlarla dahi olsa yürümeye devam ettiğiniz takdirde açık bir kapı göreceksiniz. Bu görmeler kiminde bir ay kiminde bir yıl kiminde ise bir gün sonra zuhur eder.
Bir kepçe sükunet üzerine bir tutam sabır ve bir tutam gayetle varılmayacak yol yoktur. Ben de çıkmaz bir sokakta olduğumu zannederken karşıdan gelen araçla, sonunu göremesem de açık bir yer olduğunu anladım. Bu mahallede bütün sokaklar birbirine benziyor, uzun ve ince bir yol sonu kapalı gibi. Ben buraya daha önce gelmiştim meğerse. Evler aynı evler, yeri dar diye yapışık oyanan cida gibi.
Oyun oynayacak yaşta şuursuzca gelmiştim. Evet, kaybolmuştum. Kilometrelerce yol tepip aç susuz bir şekilde, evin yolunu bulma ümidiyle o bütün çıkmaz gibi görünen sokakları arşınlamıştım. Okuma yazma bilmeyen bir yaştayken ailemi ve evimi bulmaları için medet umduğum bu mahalle sakinlerine şimdi okuma yazma öğretiyorum. Hayat gailesi içinde daha nice fark edemediğimiz tevafuklar var.
Ben birini fark ettim. Ve ben bir kere kaybolup bulunmuştum. Evet, bulunmuştum fakat ben yine kayboldum ve kendimi bulmaya geldim.


