Pazar, Ara 21, 2025
Okuryazarkitaplar
EdebiyatKöşe & YazıManşet

Hayat Gailesi

Ümmügülsüm Hasyıldırım

Ümmügülsüm Hasyıldırım

Farkındalık, yokluğun narında yanmakla mümkün. Hiçbir eksiği olmayan, ne bilir açlığı. Karşısındaki kişinin, karnına giren krampların açlıktan olduğunu. Aç kalmamış ki hiç. Hiç sevilmemiş biri nereden bilsin sevgiyi, merhameti, acıma duygusunu. Tatmamış ki. Mengeneye sıkışmış dişliler gibidir yüreği. Sevgisizliğin kıskacında boğulur gider.

Güzele baktım çirkini; çirkine baktım güzeli gördüm. Anladım ki güzellik ruhta, görüntüde değil. Merhametin kokusu, vefanın tadı yerleşir gönüllere. Engin denizler kadar yüce, gökyüzü kadar geniş, zaman gibi kısa, ölüm gibi gerçek, ebed gibi kalıcıdır güzellik. Güzeli bilip anlayabildikse…

Kötüye baktım iyiyi, iyiye baktım kötüyü gördüm. İyilik, karakterin aynasıymış anladım. Mayada şekilleniyor her huy. Hücrelerde bütün ahlaki değerler. Yediklerimiz, içtiklerimiz besliyor hücrelerimizi sonuçta. “Ne ekersen onu biçersin” diyor ya atalarımız. Arpa ekersen buğday çıkacak değil ya.

Ateşe baktım, aydınlığı, aydınlığa baktım, ateşi gördüm. Meğer aydınlık yanmakta saklıymış. Yanmadan görmüyor insan. Dertle, kederle, hastalıkla, ayrılıkla yoğrulmadan, tan ağarmıyor, gün doğmuyor.

Kârda zarar, zararda kâr varmış. Kârı, zararı dost sofrasında sezdim, ezildim.

Çıkar ilişkileri ve menfaat, dostluğun celladı. Hayal kırıklığı sardı tüm bedenimi. Gerçekler var gücüyle tokatladı benliğimi, yıkıldım.

Fazla olanda noksan olanı, noksan olanda fazlalığı yaşadım. Yaşadığım eksiklikte ömrümü heba ettim. Varlıkla yokluk arasında kayboldum. İhtiyaca para yetmedi, nefis yeter demedi. Oysa yetere para gitmezdi.

Korku hüküm sürdü, muhabbet bitti. Oysa muhabbetin tadı çok lezizdi. Şifaydı. Yaralara merhemdi. Akan günün tebessümü bitti. Merhametli yüreklerde umutsuzluk hasıl oldu. İtaat yerini isyana bıraktı. Hırs ve kinin dostluğu arttı. Arttıkça harabiyette arttı. Öfke kontrolünü yitirdi, fireni patlamış otomobil gibi uçuruma terfi etti.

Kâinat; nizam ve intizam üzere kuruldu. Denge ve düzen kanunu, yaratılanın zıddıyla mümkündü. O zıtlıklar ibret için, rotayı belirlemek içindi. Ancak zıtlıklarda ibret karanlıkta kalınca; bodoslama dalmak kolaylık oldu. Sabredip şafağı beklemeye tahammül edemeyince rotasını kaybetti.

Kısacık ömrümüz neden heba oldu? Ebedi alemin meyvelerini toplamak varken, azığımızı heybemize değil de çöpe atmak ne kadar akıllıca? Misafir olduğun mekânı sahiplenip evin gibi davranmak mümkün mü?

İlgili Haberler

Dingin

okuryazarkitaplar

Ölümün Pençesinde

BEYZA GÜL AYTEKİN

Gnostizm Nedir?

okuryazarkitaplar

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...