17.5 C
İstanbul
Cumartesi, Nis 27, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
EdebiyatKöşe & YazıManşetMüzikSahneŞiir / Şair

Mihriban…

Neşe Kazan

Bu türkü beni çok etkiler.

Ne sarı saçlı sevgiliyi tanıdım ne de Abdürrahim Karakoç’u.

Beni etkileyen dizeleri o kadar çok ki…

“Ayrılıktan zor belleme ölümü.” dediğinde gelir aklıma yitirdiklerim. İnsan ölümü biliyor, kabulleniyor ama yüreğine söz geçiremiyor. Yürek özlüyor, özlem ateş oluyor, ateş kor…

Ah! O ayrılıkları gel bir de bana sor…

Görmeyince sezilmiyor.

Ateş üşür mü?

Nasıl üşür diye düşündüğümde derin manalar aradım. Benim gibi başkaları da aramış ve bulmuş kendince diyor ki:

– Ruhuma gelip sormadan yumruk atar bu dize. Ben şarkıyı dinlerken yutkunamıyorum bile. Bu şiiri yazan Abdürrahim Karakoç sonrasında nasıl yaşamıştı?

Ya ben neler anladım?

Yanıtı şairinden gelsin öyleyse:

– O zamanlar elektrik yoktu. Lamba ışığı altında yazıyordum. Şiire başladığımda lambadaki alev titremeye başladı. ‘Lambadaki alev üşüyor’ çıktı diyor.

Oysa şiir öyle bir sanat ki şair sadece yazar ama okuyucu ortaya ruhunu koyarak anlar.

Sonra da aşk kağıda yazılmıyor deyip çıkar.

Oysa dili söyleyememiştir, kağıda yazamadıklarını Mihriban’a yıllarca beklediği halde.

Demek ki bu şiirin miladı çok uzun bir süreydi.

Tam şiiri okumak için ayakları yerden kesildiği sırada haberi verir arkadaşları sevdiceğinin nişanlandığını.

Yıllar sonra bir edebî toplantıda karşılaştırır kader onları. Çıkar kürsüye Karakoç, sürpriz olur Mihriban’a. Gözlerinin içine baka baka o şiiri okur. O ağlar Mihriban ağlar. Karakoç, kulisteki odasına kaçar.

Sarı saçlı güzel edebiyat öğretmeni:

-Ben seni hep sevdim, der.

-Seni yıllarca bekledim, yüreklendirmek istedim, nişan hiç olmadı, bu şiiri bana yazdığını biliyorum.

Yutkunur Karakoç,

-Bu şiiri sana yazmadım, kızıma yazdım diyebilir sesinin titremesine engel olmaya çalışarak.

Ve o an yıkılır Mihriban.

Düşer bayılır, hastaneye kaldırırlar.

Kendine geldiğinde hemşirenin verdiği bir zarf vardır elinde.

Açıp okur:

“Unutmak kolay mı deme/Unutursun Mihriban’ım/Oğlun olsun, kızın olsun/Unutursun

Mihriban’ım.” yazıyordur.

Olay gerçektir ama ismi kurgu. Mihriban sarışın da değildir üstelik.

Zamanla Musa Eroğlu hayran olur bu dizelere, tereddütsüz besteler.

İşin o kısmı da çok ilginç ve tokat gibi.

Karakoç ülkücü,

Eroğlu solcudur.

Siyasî kimlikle, sanatı ayrı tutmanın hakkını vermiş.

Ezcümle demiş ki;

“Ben Karakoç’un dünya görüşüyle değil şair, ozan yönüyle ilgileniyorum ve ondan etkileniyorum.”

Karakoç’a rahmet, Eroğlu’na sağlıklı uzun yıllar diliyorum.

İlgili Haberler

İmparatorluktan Cumhuriyete Giden Yolda Türkler Türkçülük Öğrenirken

okuryazarkitaplar

Türkiye’deki 7 Harika

Çağlar Didman

Sunay Akın Öyküleri

okuryazarkitaplar

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...