13.3 C
İstanbul
Cumartesi, Nis 27, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
ManşetRüveyda ile Gez-GörSeyahatYeniler

Fas Yolunda…

Si-murg…

Hakikatı asıl arayanlar, hakikat yolunun yolcu kuşlarıdır. Si-murg olabilmek de Si-murga varabilmek de zordur. İstekten fenaya , fenadan beki olana tekamül etmek her yüreğin harcı değildir! Ne demiş Mevlana: “Eğer yürüyen dervişi arıyorsan, onu senden dışarda değil. Kendi nefsinde ara.” İnsanın en büyük yolculuğu kendi içine yaptığı yolculuk. Benim ruh kuşum da engeller, hevesler, istekler, sebatlar denizinde takılıp kalanlardan… Bülbülün güle olan aşkını hatırlayıp geri dönmesi, kartalın krallığını bırakamaması, papağanın tüylerini bahane etmesi, baykuşun yıkıntılarını, balıkçıl kuşunun bataklığını özlemesi gibi yorulmadan, düşünmeden, vazgeçmeden yolda olma umudu ile yeni yolculuklar, yeni farkındalıklar kazanmaya niyet edelim öyleyse Efendim… Atiden,maziye. Buyurun beraber kadim topraklar Fas’ı seyre çıkalım.

Marakeş…

Ruh kuşum Berberi dilinde “Tanrının ülkesi” anlamına gelen Marakeş’te

Çöl olmak

Çok çok muhteşem bir deneyimdi, çölün ortasında Peygamberlere dahi ilham olan, Yüce Yaradan ile güneşe yüklenen o büyük anlam kaymasını kaynağında iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Aslında bazen suyun önemini anlamak için çölde yaşadığımız susuzlukta hayatlarımıza rahmet sebebi olabiliyor. “Hayatımızda kervan başı olmadık.” demeyiz artık


Değişen bakış açılarımız ile birlikte çöl ve yaşam ile ilgili ilişkilendirilecek o kadar şey var ki hayatımızda. Ne diyelim dileyelim hayatımız vahalar içerisinde olsun, çölün susuzluğunda rahmet olacak yağmurlar çıkarsın Rabbim karşımıza. (Amin)

Küçük Prens ile bir nokta koyalım: “Siz istiyorsunuz ki, çöller ortasında susuz bıraktığınız insanlar, size gül bahçesi sunsun.” Buradan Gazze’ye selam ile…

Sevilla’dan Granada’ya

Sevilla’nın Granada’sını etkisi altına alan, dünyanın en büyük camiisi olma umuduyla hikayesi başlayan ancak hikayeyi başlatan Yakup-El Mansur’un ölümüyle yaşadığı talihsizlik sonucu bağrında topladığı o 348 Roma sütünü sayesinde makus kaderinde hakkında konuşulmaya fazlası ile değer taşıyan bitmemiş Hassan Camii İskenderiye Deniz Fenerinden ilham alınarak yapılan Rabat Kulesi ile de Unesco Dünya Mirası listesine geçici dahi olsa girmeyi başarmıştır. Bize de ancak düşe düşe avlusunda fotoğraf çekmek kalıyor.

Şafşaran’ın mavisi…

Şafşavan, derin mavisine düşen bulutların gölgelerinin bile anlam kazandığı büyülü şehir. Daracık sokaklarından meraklı kedilerinin sizi  izlerken köşeyi dönünce nasıl bir başka sokağın sizi beklediğini merak ediyorsunuz. 1400’lü yıllarda İspanya dan gelen Sefarat Yahudileri tarafından kurulmuş ve şehrin geleneksel özgün yapısı günümüze kadar korunmuş Fas’ın mavi şehri. Mavi olmasının nedeni ile ilgili ise bir takım rivayetler mevcut olsa da maalesef bir kesinlik yok. Maalesef dediğimize pişman oldum birden. Çünkü bu cevabı kesin olarak bilseydik belki de bu kadar güzel mavisi olmazdı bu sokakların. Neden mavi Tevrat’ta: “Kıyafetlerinize mavi iplikler takın.” Yahudi inancında mavi rengi kutsal kabul edilmiş; çünkü yaratıcıyı ve cennetin sembolüymüş. Bu yüzden de şehir maviye boyanmış.

Bir başka rivayete göre de akrebin mavi rengi ateş rengi olarak görüyor olmasından kaynaklı, kapılar ve pencereler de maviye boyanmış. İnanışların mimariye yansıması ve şehrin günümüze kadar çok iyi korunması sayesinde biz de mavi bir rüyanın içinde kendimizi bulduk. Tabi kediler ise benim için bu gezintinin en güzel ayrıntısı olmuştu. Sevgiler Efendim…

Kazablanka, ismi bile karizma…

Kazablanka, ne isim ama… Şehre ve tam ismine yakışır bir camii II. Hasan Camisi.
Üstelik 1986- 1993 tarihleri arasında krala 60. doğum günü hediyesi olarak kaç işçinin alın terine mazhar olarak yapımı tamamlanmış. Atlas okyanusunun üzeri doldurularak yapılıyor ve dolgu olan kısmını sadece saray ahalisi kullanıyor. Bunun altındaki manayı anlamak için ezoterik okuma yapmak gerekir mi sizce? Dünyanın ikinci büyük camii olma özelliğini de taşıyor. Diğer camilerden farkı ise çok net olarak bazilika formunda yapılışı. Eee tasarımın mimarı Fas’ta yaşamış Fransız Michel Pinseau olursa tabiki kendi ruhu ile Mağribi (Kuzey Afrika) ruhunu birleştirmiş ve ortaya günümüz dünyasına beklenmedik güzellikte eklektik bir camii sunmuş. Krallara layık mı layık, ötesini siz düşünün artık…

İlgili Haberler

Yazı Dizisi – Ortadoğu’nun Bilinçaltı, Baal

Şeyda Nur Özkahya

Fatıma’ya Yolculuk

okuryazarkitaplar

Türk Kültürü ve Nevruz

okuryazarkitaplar

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...