16.6 C
İstanbul
Pazar, May 12, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
Kitap / Haber

Cehenneme Övgü / Gündüz Vassaf

Radyasyondan çok birbirlerinin kalplerini kırmaktan ölüyor insanlar.”

(Saul Bellow)


Psikolojik ve kişisel gelişim türünde yazılmış bir eser olarak tanımlansa da doğduğumuz andan itibaren nasıl bir sistemin içine çekildiğimiz konuları bölümlere ayırarak eleştirilerine yer vermiş. Yazar bireysel, toplumsal, dinsel, politik, endüstriyel totalitarizm konularına güzel değinmiş. Bazı konularda hem fikir olunmasa da sorgulatıcı yönüyle okunması gerekenler arasında yer almalı. Bu tür kitaplar ufuk açıcı ve farklı bakış açısı sunuyor.


Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken zaman’ın korkunç ağırlığını duymamak için, durmamacasına sarhoş olmalısınız. Ama neyle? Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun. Zamanın inim inim inleyen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına!

Totalitarizm… Tüm yetkilerin merkezîleştirildiği, devlete mutlak itaat beklenen, diktatörlük-vari yönetim. Totalitarizmde bireysel özgürlüklere izin verilmez ve bireyin yaşamının tüm alanları devlet kontrolüne bırakılır.

Bölümler ve Detaylar

~ Geceye Övgü
~ Özgürlük Cehennemdir
~ Sözcük mahpusları
~ 20.yy delileri Artık Özgür değiller
~ Burada Yer, Şurada da Uyuruz
~ Kahramanlar totaliterdir
~ Enformanyaklık
~ Senin Cinsiyetin Ne?
~ Seçmeme özgürlüğü
~ Hainleri Savunmaya Dair
~ Ölüm unutkanlığı
~ Sanatçıdan Sakının!
~ Yaşasın anlaşmazlık
~ Hayata Karşı amaçlar
~ “Zıp Sen öldün”
~ Homo Sapiens blues
~ Müjde! Çocuğunuz oldu
~ Şu sihirli ‘An’
~ Ah, minel Aşk!
~ “Sarhoş olun!”

Geceye Övgü… Gündüz ve gece insanları, düzen ve baskı güçlerinin dayattığı belirli bir uyku saati, zamanın göreceliği, gündelik düzen güçlerinin köleleri olarak gündüzler bize ait değil! Gündüz kölelerinin gece özgürlükleri…

Özgürlük Cehennemdir… Ölüm ve cehennem yeniden doğrulanmadıkça, yeryüzündeki cennete manevi bir alternatif kazandırılmadıkça, totaliter güçler giderek kuvvetlenecektir.

Hayatlarımızı düzenlediğimizi düşünmek totaliter bir davranıştır… Neyin kime neyi nasıl ne zaman nerede yapacağını bilemeyiz. Planlar programlar yapabiliriz, ama yaşama sahip çıkamayız. Yaşamımızın hakimi değiliz. Kimse değil. Kader diye bir şey de yok. Kısmet de yok. Yaşamı denetim altında tutan kimse yok. Tutmayan da yok.

Süreç akıp gidiyor… Biçimlendirerek ve biçimlenerek… ‘An’ın yaratılması, beklenmesi, aynı zamanda totalitarizm ‘an’ıdır. Ölüm anı. Beklentimiz içinde yaşamı öldürürüz. Beklentimiz içinde kendimizi öldürürüz. Çünkü istediğimiz gibi olmamıştır… ‘An’ın içinde kaybolun. ‘An’ı yaşayın. Ama ‘an’ı yakalamaya çalışmayın. ‘An’ları beklerken yaşamı elimizden kaçırırız. ‘An’ları beklerken yaşama karşı körleşiriz.”

Yazarın ‘sihirli an’ ritüelleri olarak nitelendirdiği doğum günü, düğün, zifaf gecesi/ilk gece, okulun ilk günü, mezuniyet, ölüm, kurtulacağımız gün, hatta cennete kavuşacağımız an vb. an’ların üzerimizde baskılar kurduğunu, bu anları beklerken yaşamı elimizden kaçırdığımızı ve yaşama karşı körleştiğimizi dile getirmektedir. Bu sihirli anların endüstri, politik, din, devrim yönetimlerinin bunları kullanışı kısmına da değinmiş. Zamanı ilk hesaplamadaki amacımızdan uzaklaşıp onun tutsağı oluşumuzu da yorumlamış.

Homo Sapiens blues… Evrim ve yaratılış bakışlarına göre bizim kendimizi nasıl algıladığımız, bu iki yaklaşımın ortak ve farklı yönleri, hayvanların evcilleştirilmesi, tür bencilliği, fiziksel engelli dediğimiz insanlara bakış açımız. “Biz totaliteriz, çünkü insan türü olarak yaşam anlayışımız sevgi ve barışa değil, güç ve egemenliğe dayalı.

Neden çocuk yaparız?… Kendini eksik hissetmemek, ölümsüzlük, çok çocuk yapan köylü x daha az çocuk yapan, ekonomik şehirli, yeni nesillerde kendilerine (peygamberler, generaller, dedeler ve nineler) mürit arayanlar, miras kaygısı, eşim terketmesin, aşkın ispatı, sosyal kurumların vb sağladığı avantajlardan faydalanmak, kıskanmak, sağlıklı kadın ve erkek olduğunu ispatlamak vs… Çocuğun kendisi nadiren işin içinde (!) “Çocuk sahibi olmanın totaliter olmaması ancak tek koşulla mümkündür: Yaşamın mucizesinin, yaşamın benzersizliğinin farkında olmak. Hayatın mucizesinden biridir. Bize düşen çocuğu kollayıp büyümesine yardımcı olmaktır, ona buyurmak değil.”

İlke ve duygudan yoksun ‘düğmeli-tuşlu-toplum’: “Düğmeye basmanın sonucu: eylemlerimiz önceden belirlenmiş, aynı, tutarlı, asla değişmez. Yenilik ihtimali sıfır. Yaratıcılık sıfır. Özgürlük sıfır. Totalitarizm. Yaşamlarımız gitgide daha mekanik, gitgide daha düzenlenmiş, gitgide daha düşüncesiz ve duygusuz bir rutine tabi kılınıyor. Gelecek yüzyılın duygu teknolojisi, açlık, orgazm, şehvet, saldırganlık gibi duyguları bile düğmeye bir basışta hissetme ya da tatmin etme olanağını verecek bize. Kendi totalitarizmimizin kurbanlarıyız. Her düğmeye basışımızda davranış çeşitliliğini, atalarımızdan kalma davranış tarihini yok ediyoruz. Zıp, sen öldün.”

Haber teknolojisi, gerçek haberler, sözlü tarih&gelenekler… Kaba totaliter toplum x Rafine totaliter toplum. “Tarih bilinci az olan ya da hiç olmayan bir toplumu yönetmek kolaydır.

Biz gerçeğin kendisiyiz. Bırakın oyunlarını oynasınlar. İktidarların en büyük korkusu muhalefet değil, ciddiye alınmamaktır.

Bireysel toplumsallaştırma sürecinde (doğuştan konan adlarımız, din, ideoloji, takım taraftarlığı vb) özgürlüğünü zaten yitirmeye başlar. Özgür irade var mı, yok mu? Seçme özgürlüğü sorunsalı, sevgi seçimi, taraf seçimi, özgürlük, ait olma olgusu…

“Düzen, insanları toplumsal kategoriler olarak ele alır ve manipüle eder.”

“Süreçleri yaşamaktansa, seçimleri tüketmeyi yeğleriz.”

Anlaşma totaliterdir… Anlaşmanın getirdiği yalancı uyum duygusu, bizi felakete götüren rayları sağlamlaştırır.. Özgürlük, hiç bir zaman uyuşmak zorunda kalmama sürecidir.”

“Kapitalist devletler, kahramanlar icat eder ve üretirler, sonra da günün birinde kitle iletişim araçlarının başarılı ve denetimli manevrasıyla onları öldürüverir.” totaliter yönetimin çocukların zihni üzerinden belirli bir değerler sistemi ve ideolojiyi kahramanlar üzerinden yaratıp, onların da sorgusuz sualsiz kabullenmesi. Kahramana duyulan ihtiyaç ise kendimize duyduğumuz güvensizlikten doğar.

İlgili Haberler

Meraklısına ‘Eski Anadolu’ya Ait Bir FALNAME’

okuryazarkitaplar

Maria

okuryazarkitaplar

Basın -Yaın- Edebiyat Dünyasından Haber ve Duyurular…

okuryazarkitaplar

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...