14.3 C
İstanbul
Cuma, May 10, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
EzoterizmKöşe & YazıManşetTarih

Gnostik Hristiyan Mezheplerinin Ezoterik Tarikatlara Etkisi

Hazırlayan Kadir TEMÜR

Tapınak Şovalyeleri ve Gül ve Haç Örgütü

12. yy itibariyle Hıristiyan görüşünün dışında din perspektifli mistik arayışlar yoğunluk kazanmış olsa da, Gnostisizm Hıristiyanlık öncesi süreçte de belli toplulukların ilgisini her zaman çekmiştir. İlk olarak Gnostisizm anlayışı etrafında şekillenen bu arayışların etkisi daha sonradan evrilerek farklı ekolleri doğurmuştur.

            13. yüzyıldaki heretik akım olan Albigenler, Bogomiller Fransa’ya girdikten sonra Katarlar ve Albigenler şeklinde adlandırılmışlardır. Albigenler tarikatı 12. yüzyılda Fransa’nın güneyinde, Toulouse’da, Languedoc’da ve Albi’de birçok müritler kazanmış olan bir heretik akımdı. Kötülük probleminin çözümünde Maniheizme benzer şekilde düalist bir çözüm önermektedir. Beden kötülük ilkesinden gelmekte ve iyilik tanrısına bağlanmak için evlenmekten kaçınmak da dahil katı bir perhiz gerekmektedir. Daha önce gördüğümüz heretiklerde olduğuna benzer şekilde bu mezhebe giriş için de conso/amentum denilen arınma töreninden geçmek zorunludur.

Esasen Albigenler hareketi isim değişikliği dışında Bogomiller ve Katarlar’la aynı inanç ve pratikleri paylaşmaktadırlar. Dolayısıyla iyi tanrının kötü olan bir bedene bürünmesi imkansızdır. Bu ise İsa’nın tanrılığının reddi anlamına gelmektedir. Fransa’daki kilise ile devlet arasındaki çekişmeden dolayı bazı derebeyleri ve kontlar gücü ve zenginliği ele geçirmek için bu mezhebe girmişlerdir. Bunun yanında bu inanca samimi olarak inanan derebeyleri ve kontlar da yok değildi. Albigenler tarikatı özel mülkiyeti tanımadığı için geniş halk yığınlarına da cazip geliyordu. Sonunda papa III. . İnnocent bunlara karşı haçlı seferleri düzenlemeye karar verdi. 120 Güney Fransa dini olarak doğu düalizminden, yani Maniheizm’den etkilenmiş olduğu bilinmektedir.

Albigenler’in İtalya’nın kuzeyindeki Katarlar, Trakya’daki Bogomiller ve Pavlosçular’la bağlantısı bulunuyordu ve bazen de “Bougres” veya “Bulgarlar” şeklinde de adlandırılıyordu. Ancak bunların yine o dönemlerde Fransa’nın güneyindeki Waldansianist’lerle bir ilişkisi yoktu.

 Evliliğe, yeme içmeye iyi bakmamışlar, ruhun transmigrasyonuna inanmışlardır. 122 Tarihçi V. Raymond Edmund “The Light in Dark Ages” adlı kitabında Albigenleri ve Katarları Bogomiller’in mirasçıları olarak görmekte ve şöyle demektedir: “Bogomiller uğradıkları şiddetli zulüm ve misyoner faaliyetlerinden dolayı Avrupa ülkelerinin her tarafına dağılmaya başlamışlar, tüccar veya sanatçılar/zanaatçı şeklinde İtalya, Fransa ve Almanya’ya göç etmişlerdir. Albigenler Gnostik Hıristiyanlığın Fransa’daki temsilcileriydiler. Tapınak Şövalyeleri de dahil birçok gizli örgüt Albigen geleneğine bağlıydılar. Bu topluluk Katalik Kilisesi’nin acımasız baskısıyla yakılarak ve/veya kılıçla öldürülerek yok edilmiştir. Avrupa’daki ilk büyük kitle katliamı işte bu Albigenlere uygulanmıştır. Katolik Kilisesi, kendi kilisesine uymayan diğer. Hıristiyanları “Yakarak” yok etmekten kaçınmamıştır. Değişik dürtülerle haçlı seferleri başlatıldı. Bir bakıma Fransa’nın Katalik kuzeyi, güneyli Albigenlere karşı savaşıyordu. Yıllarca süren savaşın sonunda Katharcılık Fransa’da ancak 14. yüzyılda, son Kathar piskoposu 1326 yılında Carcassone’de canlı canlı yakıldığında gücünü kaybetti. Ondan beş yıl sonra da 1331’de İtalya’daki Kathar piskoposu da odun yığınları arasında can verdi.İznik Konsili Öncesinde Ve Sonrasında Heretik Hıristiyan Akımları/ Doç. Dr. Kadir Albayra

Gnostik okulların çoğu ‘’ezoterik; yani aniden tecelli eden tanrısal bilgeliğin ve gönle doğan bilginin özgürleştirici, arındırıcı olduğu’’ fikrini yoğunlukla işlemişlerdir. Gnostik anlayışa göre Adem ve Havva’nın yasak meyveyi yemesiyle ilk gnosis kazanılmış olur. Adem ve Havva meyveyi yiyerek uyuyacaklar, uyandıklarında ise onları cennetten sürecek olan tanrının aslında gerçek tanrı olmadığını fark edeceklerdir. Bu anlamda gnosise sahip olan ilk kişi olarak Havva gnostikler için ayrı bir önem atfetmektedir.

Gnostik dünya görüşü Havva’nın ilk günah temelinde yoğun biçimde eleştirilmesiyle Kilise’nin daha ilk yüzyıllardan oluşan otokratik yapısını ortaya koyar. Kurumsal Hıristiyanlık İsa’nın fedakar misyonuyla birlikte Havva’nın nezdinde vuku bulan ‘kara leke’yi bir tür aklama görevi üstlendiğini ileri sürmüştür. Gnostikler bu noktada Havva’yı yüksek bir mertebede gördüklerinden daha ilk bakışta Hıristiyanlığı farklı yorumlama eğiliminde olduklarını oldukça net hissettirmişlerdir. Gnostiklerin klasik evren anlayışları da Hıristiyan kozmolojisinden ayrışır. Gnostiklere göre Dünya; Ay, Venüs, Merkür, Güneş, Mars, Jüpiter ve Satürn olmak üzere yedi sifer ekseninde durmaktadır. Sekizinci sifer ise bir belirsizlik ve çekişme alanıdır. Bu alanı doldurmak için de farklı kulvarlarda ilgi alanları ve arayışlar gündeme gelmiştir. Astroloji de bu alanlardan biri olarak Gnostik evren kurgusunda önemli bir saptama noktası oluşturmuştur.

Yukarıda Anlatılmış olan bu Gnostik açıklamalar gayet anlaşılır, ve kabul edilebilir bulan Gül ve Haç ezoterik Ekolünün kurucusu olan Rosenkreuz bir manastırda eğitim görmüş ve Reformasyon döneminden önce başka bir keşişle birlikte Kutsal topraklara hac yolculuğuna çıktığı ve Şam’dayken Arap alimlerden gizli ilimlerin gizemli bilgilerini öğrendiği bilinmektedir. Muhtemeldir ki Rosenkreuz bu seyahatinde mısır, mezapotamya havzasında ezoterik ekollerle tanışmıştır ve diğer ezoterik kurucular gibi inisiye olmuştur. Sonrasında kendisinin de eğitim görmüş olduğu manastırdan kendisine yardımcı olarak önce üç, sonra dört tane daha keşiş alır ve böylece ilk Gül Haç cemiyetini kurmuş olur. Rosenkreuz’un soyadından hareketle isimleşen ekol (Almanca Rosen: Güller, Kreuz ise Haç anlamındadır) üyelerinin gizli bir cemaat olarak kendilerince ezoterik doğruları yayarak geliştirmeye çalıştığı, kökeninde hermetik bağlamı bulunan teolojik bir anlayışa sahiptir.

1607 yılında ilk manifestosu yayımlanan Gül-Haç okulunun 1616 yılında ikinci manifestosuyla beraber cemiyet Avrupa’da tanınırlık kazanmıştır. Fakat bu manifestolar herhangi bir dili veya alfabeyi içermeyerek, yalnızca cemiyeti bilen veya yakınlık duyanlar tarafından bilinebilen çeşitli simge ve alegorilerle yayımlanmıştır. Bu şifreli manifestolarda sanat, bilim, din ve politika konularında odaklanarak bu alanların hepsinde okültist geleneğin yaklaşımını bu konular bağlamında aktarmışlardır.  Ayrıca bu iki manifesto arasında 1614 yılında Rosenkreuz tarafından yazılan Universal and General Reformation of the Whole Wide World (Bütün Dünyanın Evrensel ve Genel Reformasyonu) ve Fama Fraternitatis; or Brotherhood of the Laudable Order of the R.C.(Rosicrucians) a  okült bir metafizik anlayışıyla aktarma eğilimindedirler. Cemiyetin isminin dönemin simyacıları ve teozofistleri tarafından rağbet gören semboller olan ‘gül’ ve ‘haç’ olarak seçilmesi aynı zamanda hem hanedan arması olarak kullanılıyor olması hem de Luther’in yine hanedan armasında bir haç ve dört adet gülü kullanıyor olmasından ileri gelir. Gnostisizm, Gül-Haç Ve Teozofi* Işığında İki Kare Örneği: “Koyu Karanlıklar” (Robert Fludd) Ve “Siyah Kare” (Kazımır Maleviç)

Kaynaklar:

Gnostisizm, Gül-Haç Ve Teozofi* Işığında İki Kare Örneği: “Koyu Karanlıklar” (Robert Fludd) Ve “Siyah Kare” Okan Şahin

Hıristiyan Düalist-Gnostik Bir Tarikat Olarak Bogomilizm Ve Avrupa Heretik Toplumlarına Etkileri Halim Işık

İznik Konsili Öncesinde ve Sonrasında Heretik Hıristiyan Akımları/ Doç. Dr. Kadir Albayrak

İlgili Haberler

Yıldızlardan İnsana…

okuryazarkitaplar

Genç Sanatçılar Dünyaya Aşık Veysel’in Gönül Gözünden Bakacak

okuryazarkitaplar

İzmir Mitoloji ve Masal Festivali Başlıyor

okuryazarkitaplar

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...