Yıldızlardan İnsana…

 

Ayşe VATANSEVER

Hermes der ki,

“Aşağıda ne varsa yukarıdaki gibidir ve yukarıda ne varsa aşağıdaki gibidir.”

Astroloji, zamanın kalitesini ölçmeye yarayan ve bunu sembollerle açıklayan bir yıldız ilmidir. Bu ilimde insanın kendi yaşamını düzenlemesini, zamanı yıldızlar veya gezegenlerin durumuna göre ayarlamak için gökyüzü haritası incelenir.

Eski çağlardan beri insanlar gökyüzünü incelemiş, Ay’ın ve yıldızların konumlarını günlük işler ve tarım yapabilmek için kullanmışlardır. O zamandan bu zamana gelmiş olan veriler ile gökyüzü günlük olarak analiz edilirken bu istatistik veriler de kullanılmıştır. Astrolojide öngörü yapılırken, bu istatistikleri günümüz gezegen konumlarına ve bu konumların asıl doğum anı haritasına (natal) etkisi temel alınarak birçok teknik ile birlikte incelenir.

Bir doğum haritasını incelerken biz astrologlar sadece gezegenleri değil aynı zamanda mitolojileri (arketipleri), psikolojiyi, tarihi, ezoterizmi, simyayı, astro-fizik unsurları da işin içine katarız.

“Göklerdeki yıldızlı kubbe, kozmik yansımanın kapağı açık bir kitabıdır. Buraya, mitolojiler, yani arketipler yansır. Burada, kolektif bilinçsizliğin psikolojisinin iki temel etmeni; astroloji ve simya, el ele tutuşurlar.” (C.G. Jung)

Her yeni doğmuş olanın bir yıldız haritası vardır. İnsan dünyaya geldiğinde ilk nefesini aldığı anda gökyüzünün fotoğrafı doğum haritası olarak kabul edilir. İnsanların, ülkelerin, şirketlerin, evliliklerin hatta olayların bile doğum haritaları vardır ve doğduğu anın kalitesinin ölçülebilmesi için kullanılır.

Astrolojik doğum haritası, insanın sahip olduğu hayatı kullanma kılavuzudur. Yaşamın pusulasıdır. Onu okuyarak kendi potansiyelini keşfedebilir. Bu okuma da astrolojinin en temel unsuru olan zodyak ile yapabilir. Zodyak “yaşam çemberi” anlamına gelen Yunanca bir kelimeden gelmektedir. Zodyak mevsimlere bölünür ve kişi doğduğu yılın ve mevsimin niteliklerini taşır. Zodyak 12 ev ve 12 burçtan oluşur. 12 burç olması, dünyada sadece 12 tip insan olduğu anlamına gelmez. Çünkü her doğum haritasında 10 gezegen ve 12 burç vardır ve her insanda bu 12 burcun özellikleri kısmen veya ağırlıklı olarak mevcuttur. Bu özelliklerin kısmen veya ağırlıklı olarak mevcut olması durumu gezegenlerin yerleşimlerine göre tespit edilebilir. Bir doğum haritasının 38.000 kombinasyonu vardır ve her doğum haritası parmak izi gibi kişiye özeldir.

Astroloji üç farklı ekolde farklı yorumlar ile ele alınmıştır:

1. Batı astrolojisi; tropikal (mevsimsel) zodyak sistemini kullanır. 21 Mart Koç burcu ile başlar ve Güneş burcunu temel alır. Kendi içinde Klasik Astroloji ve Modern Astroloji olarak ayrılır. Klasik astroloji; Satürn gezegenine kadar olan gezegenleri kullanır ve Uranüs’ün keşfine kadar astrolojiyi kullanan tüm ekolleri kapsar. Modern astroloji; Klasik Astrolojiyi temel alarak Uranüs, Neptün ve Plüton gezegenlerini de kullanarak astrolojinin aldığı isimdir.
2. Vedik (Hint) astoloji; sideral (yıldız) zodyak sistemini kullanır ve Ay burcunu temel alır. Koç burcu ile başlar fakat başlangıç zamanı dünyanın presesyon (dünyanın dönüş eksende yalpalayarak, kutupları çevresinde ağır ağır dönerek uzayda oluşturduğu dairesel şekli, devinimi ifade eder) hareketinden dolayı batı astrolojisine göre yirmi üç derece geriden gelir. Örnek olarak; Vedik Astrolojisinde Balık burcu isek Batı astrolojisinde Koç burcuyuzdur.

• Çin astrolojisi ise yıllara göre hayvan sembollerine ayrılır.

Karma astroloji ise Batı Astrolojisi ve Vedik Astrolojisi sistemlerinin birleşmesinden oluşur. Batı astrolojisinin zodyakını kullanır. Ay burcu tabanlıdır. Ay burcu aynı zamanda geçmişimizi, köklerimizi, anneannemizi temsil ettiğinden dolayı atalardan gelen sebeplerin sonucunun bize yansıması ya da geçmiş hayatlarımızdan (reenkarnasyon) kalan ve bu yaşamımızda tezahür eden olayların en derin göstergesidir. Karma, sebep sonuç yasasıdır.

Astroloji, zamanı doğrusal algılamaz; spiral yani döngüsel olarak algılar. Gökcisimlerinin deviniminden dolayı sürekli tekrar eden bir süreç vardır ama gökcisimler farklı hızlara sahip oldukları için her an o ana özgü farklı bir kombinasyon oluşur.

Doğum haritasında ilk olarak dikkat çeken unsurlar şunlardır:

1. Güneş burcu: Sembolik olarak benliğimizi,
2. Yükselen burç: Sembolik olarak dışarıdan nasıl göründüğümüzü,
3. Ay burcu: Sembolik olarak duygularımızın karşılığıdır.

Güneş burcumuz doğduğumuz güne göre, yükselen burcumuz ise doğduğumuz saat ve konuma göre belirlenir. Güneş ve Ay astrolojide “ışıklar” olarak isimlendirilir. Bu üç unsur astrolojinin temel ögeleridir. Geri kalan diğer sekiz gezegenin konumları da yani ışıklar, yükselen ve kendi aralarında yaptıkları açıların birbirine etkileri de önemlidir.

Astrolojik yorum yapılırken sorulması gereken çok önemli olan üç soruyu şu şekilde sıralayabiliriz:

• Gezegen için “Ne” sorusu,
• Gezegenin bulunduğu ev için “Nerede” sorusu,
• Gezegenin bulunduğu burç için “Nasıl” sorusu,

“Hangi gezegen nerede ne yapıyor?” sorusundan yola çıkarak durum, olay ve kişi ile ilgili değerlendirmeler yapılır.

Bu sorular kişilik profilini çıkarmak, durum analizi yapabilmek için kullanılır. Gezegen, ışıklar ve konumları kişinin karakterinin üzerinde etki oluştursa da bu etki kişinin kendi iradesinin üzerinde değildir. 

“Uyanana kadar insan gezegenlerin tesirindedir, uyanmış kişi gezegenlere tesir eder.” (Muhyiddin İbnü’l Arabi)

Karma astrolojide külli (ilahi) ve cüzi (beşeri) irade vardır. Kişide bilinç ve farkındalık var ise kendini gerçekleştirmeyi, hangi konuda yetenekli olduğunu görüp o konuda ilerlemeyi, hayatımızı en verimli şekilde yaşayabilmeyi, olabilecek olaylar karşısında hazırlıklı olmayı ve ona göre yol almayı sağlayacak olan astrolojik haritadır. Eline verilen tuval ve yağlı boyalar ile kendinin en güzel resmini çizmek gibi…

 Gezegenler her başımıza gelen iyi ya da kötü olayların özrü değildir. Bazı gezegen veya gezegenlerin yerleşimleri olası kötü olayların habercisidir ya da bizi seçime zorlar. Yanlış seçimi yaptığımızda ya da yanlış kararı aldığımızda, hayatımız kötüye gittiğinde bunu o gezegenin veya gezegenlerin yerleşimine bağlamamamız gerekir.

Örneğin Satürn gezegeni aynı zamanda eli sopalı disiplinli bir öğretmendir. Bizim doğum anı haritamızda da zorlayıcı konumda olduğunda disiplinli bir karakter sergilememiz gerekir, bunu yapmaz isek haliyle bize sopasını gösterir. Sonrasında dayak! yedim diye şikayet edip bunun için Satürn gezegenini suçlayamayız. Hâlbuki sorumluk alıp disiplinli bir şekilde ilerlemiş olsaydık bize zorlu etkisini göstermezdi.

Nasıl ki bilinçli olmayan zihin, rüzgârda savrulan yaprak gibi rüzgârın estiği yöne giderse gezegenler de insanın üstünde benzer etkiyi yaratır. Yani yıldızlar rüzgâr olur, insan da yaprak. Kişi bilinçli olur ise, astrolojiyi kullanarak rüzgârı kendi lehine kullanabilir.