16.8 C
İstanbul
Cuma, May 10, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
ManşetKöşe & YazıMagazinMitoloji

Mitolojide Yılan Kadın Hikayeleri

Hazırlayan: Çağlar DİDMAN

Farklı coğrafyalarda farklı milletler ilginç bir şekilde benzer mitolojik öyküler ortaya koymuşlardır. Bunun sebebi kolektif insan bilinç köklerinin aynı yerde buluşması olabilir. Ortak mitolojik motiflerin tezahürü insanlığın bilinç altında yatan arketipsel dürtülerin bilinç üstüne bu şekilde yansımalarıdır. Mitolojik evrende birbirinden binlerce kilometre uzaklıktaki Fransa veya İran coğrafyalarında bir yılan kadın hikayesinin varlığı bize konu hakkında bazı fikirler vermekle birlikte bir çok merak uyandıran soruları çağrıştırmaktadır. Aşağıda iki tane yılan kadın motifi taşıyan mitolojik hikaye ele aldık ve hikayelerdeki benzerlik ve farklılıkların değerlendirmesini size bıraktık. Eminim ki bu hikayeleri siz de keyifle okuyacak, belki de bir masal olarak çocuklarınıza anlatacaksınız.

Melusina Efsanesi

Melusine ya da Melusina, Ortaçağ Avrupası’ndaki efsanelerde tatlı sularda yaşayan dişil bir ruh olup, belinden aşağısı yılan ya da balık, bazen de kanatlı şekilde tasvir edilen deniz kızına benzeyen bir yaratıktır. Melusina efsanesinin en eski kaydı 1405 yılında Fransız ozan Couldrette tarafından yazılmıştır. Fransız ve Lüksemburg olmak üzere iki ayrı versiyonu bulunmaktadır.

Fransız versiyonunda,

Arnavutluk Kralı Elinas ormanda gezerken etkileyici bir sesin şarkı söylediğini duyar. Sese doğru yaklaştığında şarkıyı söyleyen büyüleyici sesin orman perisi Pressina olduğunu görür ve periye âşık olur. Kral ve perinin üç çocukları olur. Lakin doğumdan önce Pressina, Kral Elinas ile bir anlaşma yapar. Anlaşmaya göre, ‘ne olursa olsun, doğum esnasında kral eşinin yanında olmayacaktır’. Elinas antlaşmayı kabul eder. Doğum gerçekleşirken verdiği sözü göz ardı ederek merakına yenik düşer ve Pressina’nın yanına gider. Melusina, Palatina ve Meliot adında üç kız doğuran Pressina doğumdan hemen sonra çocuklarıyla beraber bir anda gözden kaybolur. Issız bir adada büyüyen kızlar on beş yaşına geldiklerinde babalarından intikam almaya karar verirler. Babaları Elinas’ı Brandelois Dağı’nda tuzağa düşürüp öldürürler. Durumu öğrenen anneleri, kardeşlerini kışkırtmakla suçladığı Melusina’yı, cumartesi günü belden aşağısı yılan olan bir yaratığa dönüştürür.

Fransa’nın Poitou bölgesindeki bir ormanın koruyuculuğunu üstlenen Melusine, orada Raymond isminde bir genci görür, annesi gibi bir ölümlüye aşık olur. Sabaha kadar sohbet ederler ve şafak vakti gelince evlenmeye karar verirler. O da annesi gibi Raymond’a bir şart koşar. ‘Kocası cumartesi günü kendisini görmeyecektir.’ Çünkü cumartesi günü Melusine belinden aşağısı yılan olan bir yaratığa dönüşmektedir. Evlenen çift mutlu mesut yaşar. Melusine üstün güçleri sayesinde kocası için önce Lusignan Kalesi’ni, ardından ülkenin dört bir yanında birbiri ardına şatolar, kaleler, kiliseler inşa eder. Çiftin on çocuğu olur ama hepsinin farklı bir vücut deformasyonu bulunmaktadır. Örneğin birinin kulağı diğerinden büyük, diğer çocuklarından birinin gözlerinin biri mavi diğer gözünün kırmızı olması gibi. Bunların küçük anormallikler dışında çocukların hepsi sağlıklıdır. Bir gün kardeşi Raymond’a karısını niye cumartesi günü görmediğini sorar. Raymond’un içine bir kurt düşer ve bir cumartesi günü gizlice karısını gözetler. Gördüklerine inanamaz. Çünkü karısı belden aşağısı yılan olan bir yaratığa dönüşmüştür. Gördükleri korkunç olsa da vermiş olduğu sözden ötürü bir şey söylemez. Günlerden bir gün kocaman dişi olan oğlu bir kiliseyi basıp yüz kadar rahibi öldürünce dehşete kapılır ve çocuğun bu şekilde olmasını karısının yılan soylu olmasına bağlar. Melusine kocası ona olan sözünü tutmadığı ve kendisini bu şekilde suçladığı için çok üzülür. Annesi Pressina’nın yaptığı büyü ile ejderhaya dönüşerek oradan uzaklaşır. Daha sonra geceleri gizlice kaleye gelerek çocuklarını görür. Karısının gidişinden sonra Raymond bir daha asla mutlu olamaz. Rivayete göre kalede ne zaman bir varis doğsa ya da ölse Melusine şatoda çığlık atarak gezermiş.

Lüksemburg versiyonunda ise,

Melusine Lüksemburg Kontu Siegfried ile evlenir. Kocasına ayda bir gün ve gece kendisini yalnız bırakacağına dair söz verdirir. Kocası kabul eder. Lakin bir gün merakına yenik düşer ve yasak günde karısını izler. Karısının belden aşağısı yılandır. Melusine kocasının yemini bozduğunu görünce çok üzülür ve pencereyi açarak Alzette Nehri’ne atlayarak gözden kaybolur.

Şahmeran Efsanesi

Doğu ve Batı mitolojilerinde yılan kadın motiflerinden birer örnek...

Anadolu ve İran mitolojilerinde rastlanan akıllı, şefkatli ve iyicil olarak tanımlanan bellerinden aşağısı yılan, üstü ise insan şeklinde kadın olan mitolojik kahramanlardan bir diğeri de Şahmeran’dır. Şahmeran, Maran adı verilen, insanların çeşitli sorunlarına çare olan varlıkların başıdır. Bu varlıklara Türk Mitolojisi’nde Erbüke, başlarına ise Yılan Ana/Ata denmektedir.

Efsaneye göre, Şahmeranı gören ilk insan Cemşab’tır. Cemşab geçimi için odun satan fakir bir ailenin oğludur. Bir gün Cemşab ve arkadaşları bal dolu bir mağara keşfederler. Balı çıkarmak için Cemşab’ı mağaranın aşağısına indiren arkadaşları paylarına daha çok bal düşmesi için onu orada bırakıp kaçarlar. Cemşab mağarada bir delik görür ve buradan ışık sızdığını fark eder. Cebindeki bıçak ile deliği büyütünce ömründe görmediği kadar güzel bir bahçe görür. Bu bahçede Şahmeran ve eşi benzeri olmayan çiçekler, havuz ve pek çok yılan görür. Uzun yıllar burada yaşar ve Şahmeran’ın güvenini kazanır.

Yıllar sonra ailesini çok özlediğini söyleyip gitmek için yalvarır. Bunun üzerine Şahmeran kendisini salıvereceğini, ancak yerini kimseye söylemeyeceğine dair söz vermesini ister. Şahmeran’a söz verip ailesine kavuşan Cemşab, uzun yıllar verdiği sözde durarak Şahmeran’ın yerini kimseye söylemez. Bir gün ülkenin padişahı hastalanır. Ülkenin veziri hastalığın çarenin Şahmeran’ın etini yemek olduğunu söylenir ve her yere haber salınır. Cemşab kuyunun yerini söylemek istemese de mecbur kalır ve kuyunun yerini gösterir ve Şahmeran bulunup dışarı çıkarılır. Şahmeran Cemşab’a; “Beni toprak çanakta kaynatıp suyumu vezire içir, etimi de padişaha yedir” der. Böylece vezir ölür padişah da iyileşip Cemşab’ı veziri yapar.

            Efsaneye göre Maranlar (Yılanlar) Şahmeran’ın öldürüldüğünü henüz bilmemektedirler. Öğrendikleri zaman insanların yaşadığı şehirleri basıp, istila edecekleri rivayet edilir.

KAYNAKLAR:

  • https://eksisozluk.com/melusine–327409
  • https://ozhanozturk.com/2018/04/03/melusine-melusina-avrupa-folkloru/ ( Dünya Mitolojisi-Nika Yayınları)
  • Deniz Karakurt-Türk Söylence Sözlüğü
  • https://books.google.com.tr/books?id=JSDYBAAAQBAJ&printsec=frontcover&hl=tr#v=onepage&q&f=false

 

İlgili Haberler

Kabala, Yaşam Ağacı ve Sefirotlar

okuryazarkitaplar

Meraklısına ‘Eski Anadolu’ya Ait Bir FALNAME’

okuryazarkitaplar

Burası Agora Meyhanesi…

Çağlar Didman

2 Yorumlar

müge Mart 28, 2022 at 9:14 pm

çok beğendiğim hikayeler bunlar, teşekkürler.

Cevap Ver
Ayşegül Özşumlu Mart 30, 2022 at 6:53 am

Eline sağlık çağlar didman. Hikayelerinin devamını bekliyoruz.

Cevap Ver

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...