14 C
İstanbul
Cumartesi, May 11, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
Eleştiri / YorumManşetTarih

Bir Kitap

Yüksel YILDIRIM

Osmanlı Devleti’nde Uzaktan Eğitim 1902-1907

Bu kitapta Osmanlı Devleti’nde uzaktan öğretim uygulamasının ilk örneği konu edilmiştir. Böylelikle edebiyatçı, gazeteci, Mektebi Sanayi Müdürü ve Şuray-ı Devlet üyeliği görevinde bulunmuş Ebüzziya Tevfik Bey’in Konya’ya sürgün edildiği (1900-1908) yılları arasında İstanbul’da bulunan küçük oğlu Velid’e mektup ile vermiş olduğu edebiyat derslerinin ayrıntıları incelenmiştir.

Mektupla öğretim uygulamasının Osmanlı Devleti’ndeki ilk örneği olan bu çalışma birincil kaynaklar, yani baba oğul arasında yapılan mektuplar üzerinden ortaya konulmuştur. Ailenin günümüze ulaşan mektuplarında yapılmış olan uzak­tan öğretimin 5 yıl (1902-1907) sürdüğü görülmektedir. Bir baba olarak Ebüzziya Tevfik Bey, oğlunun eğitimi ile çok yakından ilgilenmiş, verdiği edebiyat dersleri ile oğlunu çağın ilerisinde, yenilikçi ve aydın bir kişi olarak yetiştirirken oğlunun bilgilerini sağlam temellere dayandırmaya ça­lışmıştır.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı image-5.png
Art Nouveau: Türkçede yeni sanat tarzı anlamına gelen sanatın Fransızca telaffuzu “Art Nouveau”dir. Zarif dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı, kıvrımların ve bitkisel desenlerin sıklıkla kullanıldığı bir sanat akımıdır. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında etkili olan bu akım Türkiye’de “Yeni Sanat” ya da “1900 Sanatı” olarak adlandırılmıştır.

Öğretmen profilinde bulunan Ebüzziya Tevfik Bey dersleri bir öğretmen öğrenci ilişkisi içinde ve kendine has bir yöntemle yürütmüştür. Öncelikle oğlunun sorduğu soruyu yazıp sonra soru kelimesinin geçtiği şiir beytini yazarak yanlış anlamanın önüne geçmeye çalışmıştır. Ardından kelimenin kökeni, yani Türkçe mi, Arapça mı, Farsça mı olduğu, hangi sözlükten bakması gerektiği hakkında bilgi verdikten sonra kelimenin anlamını açıklamıştır. Aynı kelimenin farklı dillerdeki anlamlarını da açıkladıktan sonra kelimenin varsa terimsel anlamını yani hangi tarihi bilgiler içerdiğini belirtmiştir. Devamında kelimenin aldığı ekler zarf, sıfat ve edatlar hakkında bilgi vermiş, hangi sesli harf ile okuması gerektiğini ve kullanılan farklı sesli harfler ile ortaya çıkan anlam değişiklikleri hakkında bilgi vermiştir. Gerekli bilgileri verdikten sonra kelimenin eş anlamlarını açıklamış ve birden fazla örnek vererek ayrıntılı bilgiler vermiştir. Böylece Ebüzziya Tevfik Bey ders süresince kullandığı yöntem ile karşı tarafın aklında herhangi bir soru işaretinin

oluşmasına meydan vermemiştir.

Ebüzziya Tevfik Bey’in nasıl bir öğretmen olduğuna bakıldığında oldukça disiplinli olduğu görülmektedir. Mektupların aksatılması durumunda oğluna uyarılarda bulunmuştur. Dikkatli bir şekilde oğlunun anlayamayacağı kelimeleri çok rahat tahmin edip atlamış olduğu kısımlar hakkında kendisine sorular sorup cevap vermesini istemiştir. Yol gösterici olduğunu da hangi kitapları okuması gerektiğinden, nerelere dikkat etmesi gerektiğinden ve okuduğu yazılar hakkında kendisine dönüt vermesini istemesinden anlaşılmaktadır. Aynı zamanda sıcak, sevgi dolu ve ilgili bir baba tavrını da görebilmekteyiz. Oğlunu mutlu etmek için boş mektup kâğıdının sağ üst köşesine Art Nouveau sanatı ile Çifte Velid Arması yapıp oğluna göndermiş ve bu boş kâğıtlara mektup yazmasını istediği olmuştur.   

Edebiyat derslerinin nasıl yapıldığına dair bir örnek:

“Müjganlarınla seyr eden ol ebruvanı der,

Birden bu dürlü tir nice der-keman olur.”

Nef’i

Nef’i bu övgü kasidesine sevgilinin güzelliğini övmek ve anlatmakla başlamış. Bu nedenle beyitler sevgilinin güzel yüzünü övme kelimeleri ile doludur. İkinci mısradaki “der-keman” (yayın içine sığmak) deyimini anlamak için şairlerin göz, kaş, gamze, kirpik gibi yüz hatlarını neye benzettiklerini bilmek lazımdır. Örneğin “müjegan (kirpikler), “müje” (kirpik) kelimesinin çoğuludur; fakat Farsçada “müjegan”, “hüneran” veznindedir. Türkçe kullanımda “-ja-” hecesindeki “-a-” düşmüş, cürcan vezninde “müjgan” olmuştur. Farsçada ise “müjgan” kelimesini bazen tekil saydıklarından dolayı “-ha” eki eklenerek “müjganha” şeklinde kullanılarak çoğul yapılır. Türkçede ise “-lar” çoğul eki ile “müjganlar” şeklinde çoğul hale getirilir. Buna birkaç örnek verilirse ebru (kaş), ebruvan (kaşlar); bazu (pazı), bazuvan (pazılar) gibi. Bununla birlikte kaşlar duruş ve şekil bakımından gerilmiş yaya benzediğinden derkeman deyimi ile ifade edilir. Farsçada “-der” eki zarf takısıdır ve kelimeye “içinde” anlamını katar. Beyitteki “tir” kelimesi “ok” anlamında, “nice” kelimesi ise “nasıl” anlamında kullanılmıştır. Böylelikle Ebüzziya Tevfik Bey beyit içinde geçen kelimeleri her yönüyle açıklayarak beytin tüm anlamını açıklamıştır.

Yapılan eğitime bakıldığında oldukça geniş kapsamlı bir şekilde sürdürüldüğü de görülmüştür. Şöyle ki: Ebüzziya Tev­fik Bey oğlu Velid’in mektuplarda yapmış olduğu imla hataları ve yazısının güzel ve okunaklı olması üzerinde titizlikle durduğu konular olmuştur. Örneğin, oğlunun mektup yazarken yaptığı yazım yanlışlarından olan “-de” ekini zarf takısı olarak kullandığında “bizim evde” örneğindeki şekliyle bitişik yazmasını istemiş­tir. Fakat “-dahi” anlamında kullanılan “hemde” sözcüğünün ekle bitişik yazmamasını, “hem de” şekliyle ayrı yazması konusunda kendisine bilgi vermiştir.

Müjganlarınla seyr eden ol ebruvanı der” şiir mısrası ile başlayan sorunun cevaplandığı 4 Aralık 1904 tarihli mektup sayfasının görüntüsü.

Oğlu Velid’in nasıl bir öğrenci olduğuna baktığımızda, öncelikle babası sürgün edildiği için kendisi eğitim gördüğü Mekteb-i Sultaniden uzaklaştırılmıştır ki bu sırada 8. sınıf yani ortaokul son sınıf öğrencisidir. Bu nedenle özel Fransız Saint Benoit Lisesinde yatılı olarak eğitimine devam etmiş ve bu örgün eğitim ile birlikte hem babasından 6 yıl süreyle edebiyat dersleri almış hem de papazlardan Fransızca konuşma dersleri almıştır. Tabii ki Arapça dersleri almak istemiş olsa da babasının sürgün edilmiş olması nedeniyle kendisine ders veren olmamıştır. Böylelikle Velid, eğitimini tamamlayıp kendini geliştirme çabalarında bulunurken eğitim alanında birçok engelle karşılaşmıştır. Özellikle toplumsal çevrenin aileye olan olumsuz bakış açısı ve Velid’in eğitiminin engellenmesi için Hukuk Fakültesi ve Maarif Müdürlüğüne şikâyet edilmesi, kendisi için büyük sıkıntılar yaratmıştır.

Aktif, meraklı ve araştırmacı öğrenci özellikleri taşıyan Velid babasına soru sormadan önce anlamadığı kelimeleri öncelikle kendisi araştırmıştır. Böylece Ebuzziya araştırdığı kelimeyi Lügat-ıKamus-ı Türki, Mükemmel Osmanlı, Arapça, Farsça ve Türkçe sözlüklerinden araştırıp bir sonuca ulaşamadığında babasına sormuştur. Sorulan sorular incelendiğinde bir sınıf ortamında öğrencilerden gelebilecek her çeşit sorunun oğlu Velid tarafından sorulmuş olduğu görülmektedir.

Kısacası bu kitapta baba-oğul arasında mektupla yapılan edebiyat öğretiminin soru ve cevapların ayrıntıları yer almaktadır. Bununla birlikte aile bireylerinin yaşadığı zorluklar ve imkânsızlıklar içinde gösterdikleri öğrenme mücadelesi de ortaya konulmuştur. Böylece uzaktan yapılan eğitimi engellememiş hatta aksine araştırma, öğrenme davranışlarını arttırmış olduğu görülmektedir. Neticede eğitim Ebüzziya aile bireyleri için her zaman öncelikli bir durum olmuştur. Yapılan eğitim bir bütün olarak değerlendirildiğinde oldukça verimli ve başarılı olduğu çok rahat söylenebilir. Böylece hiçbir şeyin eğitim ve öğretime engel olmayacağını göstermesi açısından da mektup ile yapılan bu uzaktan eğitim örneği büyük önem arz etmektedir.

İlgili Haberler

Antik Dünyanın Kehanet Merkezleri

Kardelen Oğlakçıoğlu

Yıldızlar’a göre 2024’te Bizi Neler Bekliyor?

okuryazarkitaplar

Sen ki Ey Kudüs…

okuryazarkitaplar

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...