Kerim ÖZBEKLER
Sunay Akın Öyküleri bu yazımın ana konusu olacak…
Lakin en baştan açıklayayım;
Öyle bir yetkinlikte olmadığım için, edebi açıdan değerlendirmek benim haddim değil,
Karşımdaki kişiyi politik ve/veya dünya görüşü doğrultusunda ölçüp tarttıktan sonra bir değer atfetmeyi ise oldukça uzun zaman önce terk ettim.
Bu yazıda sadece Sunay Akın öykülerinden bahsetmek istiyorum.
Sunay Akın denildiğinde gördüğüm kadarıyla insanlar ikiye ayrılıyor:
- Onu popülist ve yapmacık bulanlar
- Hayran olanlar
Ben bir Sunay Akınist olmamakla beraber, ortaya çıkarttığı eserleri oldukça etkileyici buluyorum,
Ve,
İlerleyen satırlarda bu konuyu biraz daha açacağım.
Açıkçası ortaya çıkarttığı işe ben gerçekten hayranım;
Çünkü,
Her kitabında,
Bir araştırmacı – yazar kimliğinin, şairane ve epik bir dille harmanlandığı Sunay Akın öyküleri ile tanışıyorum.
Bana kalırsa bu adam tam bir füzyon…
Bazen dünyanın en zor mesleğidir, kendi duygularına tercüman olmak!Sunay Akın
Belki de,
Okudukça bana ne kadar az şey bildiğimi hissettirdiği,
Hakim olduğumu sandığım konularda bile, okuduklarım karşısında beni şaşkınlığa düşürdüğü için de etkileyici buluyor olabilirim.
Bu nedenle de eserlerini okudukça daha çok okuyasım geliyor.
Bir de yazım dili bana öylesine hitap ediyor ki,
Sanki okumuyorum da,
Beyefendi karşımda duruyor,
Ve,
Bizzat bana Sunay Akın Öyküleri anlatıyor hissine kapılıyorum.
https://youtube.com/watch?v=Z6hN_M-tzLA%3Fcontrols%3D1%26rel%3D0%26playsinline%3D0%26modestbranding%3D0%26autoplay%3D0%26enablejsapi%3D1%26origin%3Dhttps%253A%252F%252Fcuneytyardimci.com%26widgetid%3D1
Sanki demli bir çay eşliğinde oturmuş sohbet edermişçesine…
Böylesine sıcak ve samimi bir dil kullanıyor,
Ve,
Ben bu akışı seviyorum…
Sunay Akın Öyküleri Tavsiyelerim
Sunay Akın’ın tüm eserlerini okumanızı öneririm.
Mesela İstanbul’un Nazım Planı güzel bir başlangıç olabilir.
Ya da,
Kalede 1 Başına da iyi bir tercihtir,
Hatta Ay Hırsızı, Onlar Hep Oradaydı, Kırdığımız Oyuncaklar veya İstanbul’da Bir Zürafa…
Eğer henüz Sunay Akın okumadıysanız tüm seti almayı da düşünebilirsiniz,
Bence hiç de pişman olmazsınız…
Ülkenin sıkıntılı ve kirli gündeminde,
Her köşe başında kin ve nefret kusan kalemşorlara inat,
İçinizi ısıtacak Sunay Akın Öyküleri emin olun size iyi gelecektir.
Hiç olmadı,
Her bir kitabının ne kadar detaylı inceleme ve araştırma gerektirdiğini,
Ne denli yoğun bir emek sonucu ortaya çıktığını göreceksiniz,
Ve,
Helal olsun adama diyeceksiniz en azından…
Bilmediğiniz birçok hikayenin detaylarına hayretler içerisinde dalarken,
Aynı anda farkında olmadan ne denli bir bilgi bombardımanına tutulduğunuza şahit olacaksınız çünkü…
https://youtube.com/watch?v=aoajhObFogc%3Fcontrols%3D1%26rel%3D0%26playsinline%3D0%26modestbranding%3D0%26autoplay%3D0%26enablejsapi%3D1%26origin%3Dhttps%253A%252F%252Fcuneytyardimci.com%26widgetid%3D3
“Çocukların taşlardan yaptıkları kalelerin üst direkleri yoktur.
Havadan çekilen şutun gol olup olmaması, o kalede duran kalecinin boyuna göre hesaplanır.
Kalecinin boyu ne olursa olsun, zıpladığında yakalayamayacağı yükseklikten geçen top gol sayılmaz.”
Hafızamda İz Bırakan Sunay Akın Öyküleri…
Sunay Akın öykülerinden bir tanesinde Adolph Hitler’in sigara içtiği için Rahip Okulundan atıldığını okumuştum;
Bu daha önce hiçbir yerde rastlamadığım bir hikayeydi.
Genç Adolph sigara içmiyor olsaydı veyahut papaz efendiden gizlemeyi becerebilseydi,
Hayatını mazbut bir din adamı olarak sürecekti belki de…
Bu öyküyü okuduktan sonra sigaranın sadece bireye değil, tüm topluma zarar veren bir alışkanlık olduğu konusunda ikna olmuştum(!)
Hiç düşündünüz mü?
Hitler bir diktatör yerine kendi halinde bir rahip olsa, dünya tarihinin seyri nasıl farklı olurdu acaba?
Mesela…
Leonardo da Vinci’nin Haliç’e bir köprü yapma teklifinin II. Beyazıt tarafından reddedildiğini,
İşçilerin yer sofrası olarak kullandıkları bezin aslında Piri Reis’in ünlü haritasının bir parçası olduğunu,
THY’nin en fazla can kaybı yaşanan kazası olan 3 Mart 1974’te düşen Ankara isimli uçakta hostes olarak görev yapan Rona Altınay ve Ferhan Şensoy’un trajik aşk hikayesini,
Aziz Sancar’ın en büyük hayalinin bir kaleci olmak olduğunu,
(Demek ki hayallerini gerçekleştirememiş her insana başarısız denemeyeceğini)
Şenol Güneş’in antrenmanlara taş kömürü işçilerinin Zonguldak’tan gönderdiği madenci eldivenleriyle çıktığını,
Kemal Sadık Gökçeli’nin mahkeme salonunda tanıdığı bir hakimden sonra Yaşar Kemal olduğunu hep Sunay Akın öykülerinden öğrendim ben…
Storytel: Cep Telefonumdaki Sesli Kitaplarım
Bu esnada,
Ben uzunca zamandır arabada radyo dinleme alışkanlığımı neredeyse tamamen terk ettim diyebilirim.
Bunun yerine,
Bazen okumaya zaman bulamadığım,
Bazen de okuduğum, ancak doyamadığım kitapları Storytel’den dinliyorum.
Denemenizi öneririm.
Ancak…
Kitap benim için kağıttan yapılmış, ciltli, okumaya başlamadan önce şöyle bir ortasından açılıp o mis gibi kokusu ciğerlerin derinliklerine çekilen bir mutluluk ve keyif kaynağıdır…
Bunu da açıkça belirtmek isterim,
Her ne kadar teknoloji ile oldukça iç içe yaşıyor olsam,
Hatta elimden geldiğince yakından takip edip hayatıma entegre etmeye çalışsam da söz konusu kitaplar olduğunda gayet gelenekselci olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.
Storytel veyahut benzeri sesli kitap uygulamaları ve dahi elektronik kitaplar benim için asla ve kat’a klasik bir kitabın yerini tutamaz.
Onları sadece zamanımı daha verimli ve etkili kullanmak için tamamlayıcı araçlar olarak görüyorum.
Bu esnada Storytel’de Sunay Akın, kitaplarını kendi seslendirmiş ki dinlemesi ayrı bir keyif oluyor,
Vurgulaması, tonlaması ve sesiyle oynaması ile okuduğu metni yaşadığını hissediyorsunuz;
Eminim stüdyoda kayıt yaparken zaten yerinde sabit duramamıştır.
Eskiden radyo tiyatroları vardı, bizim kuşak iyi bilir;
Özetle tam o tadda olmuş.
Merak edenler Storytel’deki Sunay Akın Öykülerine buradan ulaşabilir.
Birden yazının buraya kadar olan kısmının sanki bir Storytel iş birliği gibi ilerlediğini fark ettim;
Hiçbir şekilde çıkar veya menfaat ilişkim olmadığını açık yüreklilikle beyan ederim.
