15.4 C
İstanbul
Cuma, May 10, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
ManşetKitapKitap / HaberYeniler

Bir Kitap: “Varoluşun Yolu – Alemin Çığlığı Annenin Tek Bir Sözüdür”

“Sesimi duyan var mı?” Enkaz altında kalan insanın çığlığıdır bu. Aslında içinde ne derin anlamlar barındırır. İnsan sadece deprem ya da heyelan aklınıza hangi fiziksel afet geliyorsa gelsin, bu durumlarda sesimi duyan var mı? Diye bağırmaz.

Yaşadığı hayatın içinde kendini göremediği her an aslında “Sesimi duyan var mı?” diye çığlıklar koparır benliğinde. Evrene yayılan her ses, her nefes gibi bu ses de döner dolaşır ve olduğu yere, kaynağına geri gelir. Senin sesini senden başka duyan ve duyacak olan yoktur da ondan. İnsan dünyada işittiği bütün seslerin kendi sesi olduğunu anladığında “dirilir” ve kendine gelir. Her kitap gibi ‘Varoluşun Yolu – Alemin Çığlığı Annenin Tek Bir Sözüdür’ün de köklü bir sorunu var.

Kendi iradenin dışında yaşamında bir şeylerin geliştiğini düşünüyor, üzülüyor, şikayet ediyor ve hatta kendini ya da bir başkası sandıklarını yargılıyorsan bu kitabı okumalısın.

Var olmanın çabasında oradan oraya savrulurken ‘aklını başkalarının akıllarından alıp, kendi başına getirmelisin.’ Bu nasıl mı olacak? Sayfa sayfa, cümle cümle, satır satır kendi alnına yazdıklarınla yüzleşerek… Var olmak için çığlıklar atarken her an var ettiklerini fark ederek sakinleyip durulacaksın.

Kitap deneme türünde yazılmış olsa da kişinin kendi ile olan diyaloğunu, yüzleşmelerini somutlaştırmak adına iki karakter bulunuyor. Kendinden bihaber ve Danışman…

Kendinden bihaber:

‘Nasıl? Nasıl olur? Gerçek diye bir şey yoksa eğer insan nasıl korkuyor, üzülüyor?’

Danışman:

‘Biliyorum bu iki oldu ama bu gerçeklik konusuna da sonra değineceğiz.’

‘Kendini bulabilmen için okuman gerektiğini biliyorsun. Sonraki görüşmemize kadar ilk iki bölümü bitirirsin. Önce kitabı okursun. İdrak edebilirsen eğer kendini okumaya başlarsın. Ve yavaş yavaş hayatını nasıl yazdığını fark edersin. Satır satır, hece hece okursun sözlerini, düşüncelerini yaşamın içinde bulursun. Her sayfanın altında kendi imzanı görürsün. İrkilir, kendine gelirsin. Oyuncaklarıyla birlikte; hep beraber tek başına oynayan bir çocuk olduğunu hatırlarsın. Değişen pek bir şey yoktur aslında.

*** Oyuncaklarını konuşturan bir çocuk gibi hayatındaki insanları da yüklediğin anlamlara göre konuşturanın sen olduğunu anlarsın. Ve bu anlamlandırmanın senin kendin hakkındaki duygu ve düşüncelerinden geldiğini fark edersin.***

 Zaten önemli olan da budur. Bundan sonra daha farklı olur yaşamın. Çünkü oyunun içinde olan sen aynı zamanda duygu ve düşüncelerinle oyunu nasıl etkilediğini de anladın. Kendindeki cevheri gördün. Var oluşun yolunda güzel bir adım attın.

Arzu YAĞMURLU

İlgili Haberler

Bir Öykü: Ulu Zeytin Ağacı

okuryazarkitaplar

Kırık Kalpler Bahçesi

okuryazarkitaplar

Mihriban…

okuryazarkitaplar

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...