16.8 C
İstanbul
Cuma, May 10, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
Antik-AArkeolojiManşetMitoloji

Anadolu’ya Gelen Keltler ve Kybele

Keltlerin Anadolu Göçleri ve Anadoluya Gelen Kelt (Galat) Kabilelerinin Ana Tanrıça Kybele Tapımının İncelenmesi

Hazırlayan : Simyacı

Başlıklar:

  • Keltler / Galatlar’ın Anadoluya Gelişi
  • Anadolu’da Kybele Kültü Ve Pessinus
  • Ana Tanrıça Kybele’nin Hikayesi
  • Galatlar Ve Kybele

Keltler / Galatlar’ın Anadolu’ya Gelişi

Avrupa’nın Roma’nın gücü karşısında tutunamayan Galatlar/Keltler dağıldı ve farklı coğrafyalara doğru yol almaya başladı. Bu yolculuğun konumuzu ilgilendiren ilk önemli durağı ise İstanbul oldu. Yaptıklarıyla barbar olarak anılan Keltler, M.Ö 279’da İstanbul (Byzantion ya da Bizantion) önlerine geldi. Bizantionlarla yapılan uzun süren pazarlıklar neticesinde bir anlaşmaya varan taraflardan Galatlar/Keltler, İstanbul Boğazı’ndan geçerek, bugünkü Adapazarı’na gidecek ve bu yolculukta galatlara şehrin yönetimince gerekli destek sağlanacak. Ancak şehrin etrafına yerleşmek isteyen Keltler bu alanları surla çevirmeyecek ve Bizantion’u tehdit etmeyecekti.

Sonuç itibariyle, anlaşma iki tarafça da uygun görülmüş ve o yılın kış aylarında Bizantion’da kalan Keltler yolculuğa başladı. Kavimin bir kısmı ise İstanbul’dan ayrılmaz ve bu kalanlar zamanla asimile olurlar. Şehirde kalan Galatlar, asimile olsalar da bu gerçekleşmeden önce bugünkü Galata’ya ismini verdiler. Tarihi kaynaklar bu konuda kesin bir bilgiler bulunmasa da tahminler bu yöndedir.

İstanbul önlerine gelmeden önce Yunanlılar’ın Delphi kentini yağmalayan kavim, üç boy şeklinde yola devam etmişti. İşte bu üç boy (Tektosagi, Tolistobogii ve Trogmi) Orta Anadolu’da Eskişehir-Sivrihisar (Pessinus), Ankara (Ankyra) ve Yozgat-Büyüknefes (Tavium)’i kendilerine merkez olarak seçtiler.

Galatlar Anadolu’daki Hellenistik Krallıklarıyla Mücadelesi Galatların Anadolu‟ya geçtiği dönemde Batı Anadolu‟da Pergamon, Kuzeybatı Anadolu‟da Bithynia, Kuzey Anadolu‟da Pontos ve Orta Anadolu ve Toroslar‟da Seleukos hakimiyeti mevcuttu. Bu krallıklar arasında çok ciddi çekişmeler vuku bulmaktaydı. Galatların bölgeye gelmesi ve bu çekişmeler içerisinde faal rol oynamaları, mücadelelerin daha da şiddetlenmesini sağlamıştır. Başlangıçta bu krallıklarda paralı asker olarak bulunmuş olan Galatlar, daha sonra bu krallıkların topraklarına yapmış oldukları yağma seferleri ile Anadolu‟da terör estirmeye başlamışlardır.

Ankara isminde de ilginç bir şekilde bu kabilelerin etkisi olmuştur. Şehrin isminin kökeni Ankyra kelimesi ve “durduran” anlamını taşıyor ki bu isimlendirmenin Galatların Anadoluya miras bıraktığı araştırmacılar tarafından ifade edilmektedir.

Anadolu’da Galatlar/Keltler fazla göze batınca ipi çekilmesi gereken kavim olarak görüldü. Bunu gören de elbette dönemin coğrafyasında hakim güç olan Roma’ydı. Tarihi kaynaklara göre tahmini MÖ 1. yüzyılın sonlarında bölge Roma egemenliğine girdi ve esaret altında kimliklerini koruyamayan Galatlar/Keltler asimilasyona boyun eğdi. Galatya ise ismini uzun bir süre daha koruyarak bir Roma eyaleti oldu. İS 7. yüzyılda Bizans döneminde Galatia da, idari bir bölüm olarak artık haritadan silinmiştir. İS 7. yüzyılda Bizans döneminde Galatia da, idari bir bölüm olarak artık haritadan silinmiştir

Galatlar uzun boylu, beyaz tenli, sarışın, iri, birazda vahşi ve korkunç görünümlü insanlar olarak tarif etmiştir. Dayanıklı vücutları sayesinde Galatlar, MÖ 4. yüzyılda cesur, savaşçı askerler olarak ünlenmiş ve zaman zaman paralı askerlik yapmışlardır.

Anadolu’da Kybele Kültü Ve Pessinus

Anadolu’da çok eski zamanlardan beri var olan Ana Tanrıça inancı, tüm inançlarda olduğu gibi insanın doğasında var olan inanma içgüdüsünün sonucunda ortaya çıkmıştır. İnsanın varoluşu ile özdeşleşmiş bu olgu, onlar için bereket ve doğurganlığın simgesini temsil etmiştir.

Günümüzden iki milyon yıl önce başlamış ve 10. 000 yıl önce son bulmuş olan Paleolotik döneme ait Karain mağarasından ele geçen yontma taş parçası üzerine kazınarak yapılan tanrıça figürü, Anadolu’daki Kybele kültüne ait ilk bulgu olabilir. Bilindiği gibi mağaralar da Ana Tanrıça Kybele’nin eviydi ve tanrıça buralarda da tapınım görüyordu.

Bölgede bulunan sikkelerede yer alan aslan figürü, Pessinus için Kybele Kültünün bir yansıması ve ilk Lydia sikke örneklerinde görülen aslanın (Bir güç sembolü olan aslanın Ana tanrıçayı koruması) kutsallığının ve Neolitik dönemden beri devam eden Ana tanrıçayla ilişkisinin önemini göstergesidir.

Anadolu’da neolitik dönemden beri Ana Tanrıçaya tapınıldığının, Eski Yakın doğu ve Ege’nin en gelişmiş Neolitik merkezi olan Çatalhöyük’ten ele geçen ana tanrıça heykelcikleri, duvar resimleri ve kabartmalar en güzel belgeleridir. İçerik ve süslemeleri nedeniyle dinsel amaçla kullanıldıkları düşünülen odaların içinden ele geçen kadın heykelcikleri ile kabartmalar, burayı ilk kazan kişi olan James Mellaart tarafından da Yunan ve Roma Kybele’sinin prehistorik öncüsü olan, Anadolu’nun Ana Tanrıçası’nın betimleri olarak yorumlanmıştır.       

 Ana tanrıça kültünde doğum yapmakta olan Ana tanrıça heykelciği, Ana tanrıçanın hayat verme sıfatını temsil ederken, duvar kabartmalarında akbaba ile betimlenmesi de, aynı zamanda ölüm tanrıçası olduğu şeklinde de yorumlanmıştır. Kybele, aynı zamanda, sağlık ve mutluluk Tanrıçasıydı.

Anadolu’da çok sayıda Kibele Anıtı bulunmaktadır. Anıtların, heykellerin, kabartmaların çoğunda üreme organlarının aşındığı görülmektedir. Çünkü tapınmaya gelenlerin bereket ve doğurganlıktan pay almak için Kybele’nin ve aslanların üreme organlarına dokundukları görülmektedir. Bulunan eski metinlerde Kibele rahiplerinin (ki bu rahipler keltlerin bölgeye egemen olmasıyla drüidler olması muhtemeldir.) psişik yeteneklere sahip olduklarını, tılsımlı taşlar kullandıklarını ve kendilerini hadım ettiklerini göstermektedir. Enerjik etkinliğe sahip olduklarına inanılan bu tılsımlı taşlardan en ünlüsü vaktiyle Pessinus’ta bulunan, Kibele kara taşı olarak bilinirken (aşağıdaki resim) burası Kibele’ye  yapılan en ünlü tapınma yeridir. Tapınak Ankara-Eskişehir yolu üzerinde Eskişehir’e bağlı Sivrihisar ilçesine bağlı Ballıhisar köyündedirPessinus Mabedi, Kibele için yapılmakta olan törenlere sahne olmuş ve o dönemlerde kendini ana tanrıçaya adayanların merkezi konumuna gelmiştir. Erkeklerin kendilerini ana tanrıçaya adamak için Pessinus’ta erkeklik organlarını kestiği bilinmektedir.

Ana Tanrıça Kybele’nin Hikayesi

Attis ile Kiybele sevgilidir. Fakat Attis, Kibele’ye verdiği sözü unutarak Frigya kralının kızıyla evlenir, düğüne Kibele de davet edilir. Attis, Kibele’yi karşısında görünce duyduğu pişmanlık ve utançtan ötürü cinsel organını orada keser ve yerde kanlar içinde kıvranmaya başlar. Sevgilisinin acı içinde kıvranmasına dayanamayan Kybele ise Attis’i bir çam ağacına dönüştürerek ona sonsuzluğu bağışlar. Ayrıca; çam ağacının her mevsim yeşil kalmasının sebebi bu olay olarak bilinmektedir. Pessinus Mabedi’nde Tanrıça Kybele adına her sene düzenlenen şenliklerde bu tapınakta rahip olmak isteyen erkeklerin hadım edilmesinin ve kesilen cinsel organlarının bir çam ağacı altına gömülmesinin ( Penisin toprağa gömülmesinin anlamı dişil olan toprağın erkeklik organı ile döllenmesini sağlamak. Böylelikle boluğu bereketi getirmektir) kökeni budur. Bu inanış daha sonra antik dönem ırklarına da (Yahudiler ve Araplar) yayılmış cinsel organın ucu kesilerek (sünneterkeklerde prepisyum, kadınlarda klitoris) günümüze kadar gelmiştir.  

Galatlar ve Kybele

Galatlar Anadoluya yerleştikten sonra Pessinous’un Frig tanrısı Kybele’yi benimsemişler Anadolu tanrıçası olan Kybele kültünü Hristiyanlığın kurumsallaşması ve yayılmasına kadar sürdürmüşlerdir

“Galatia (Galatya) Bölgesi Pessinus Darplı Sikkeleri ”, Anadolu kökenli Kybele Kültü için önemli olan Pessinus Antik Kentinin ve bölgenin, tarihi, ekonomik, dini ve sosyal yapısını yansıtması açısından önemli örneklerdir. Galatia Krallığı (İÖ 1. Yy.ın ortaları) döneminde sikkelerin ön yüzünde yer alan ve en erken tip olan, yan yana duran Kybele –Attis büstünden başlayarak sırasıyla, Kybele Agdistis (Tyche) büstü, Attis büstü, defne taçlı Apollon başı  Kybele’nin kalathoslu büstünü temel alarak oluşturulmuştur.

Galatlar Attis ve Kybelenin anısına 22 Mart’ta (İlkbahar gündönümü) tanrıçanın aşkına hadım olmuşlar, rahiplerin yönetiminde kesilmiş çamı tapınağa götürüyorlardı. Çam Attis’in altında erkekliğini kurban ettiği ağaçtı. Galler ve sırdaşlar saçlar darmadağınık, yas işareti olarak göğüslerine vurarak çam kozalaklarıyla kan çıkıncaya kadar vücutlarını yaralıyorlardı. Arka arkaya üç gün üç gece uyumadan gözyaşları içinde hazin bir cenaze töreni yapılıyordu.

İÖ 189’da Galatia’da sefere çıkan Romalı konsül Manlius Vulso’ya Pessinus’taki Ana Tanrıça’nın rahiplerinin Anadolu’da zafer kazanacağı kehaneti, Manlius Vulso’nun Galatları yenilgiye uğratmasıyla gerçek olmuştur. Bu olay, Pessinus’ta Kybele’yi temsil eden “kara taş”ın (yukarıda resmi olan) Roma’ya gönderilmesinden sonrada Tanrıçaya tapınımın aynen devam ettiğini gösteren en güzel örnektir.

İÖ 163- 157 arasında, Pergamon kralları II. Eumenes ve II. Attalos ile Pessinus’un baş rahibi Attis arasındaki gizli “Kraliyet Yazışmaları” politik ve askeri bağımlılığı açıkça ortaya koyar. Bu yazışmalarda Attis’in erkek kardeşinin adının Keltçe Aiorix olarak görülmesi, bu dönemde tapınağın baş rahiplik makamında Galatların olduğunu göstermektedir. Ayrıca tapınakta görevli 10 rahipten beşinin galatlılardan seçildiğini de bu yazışmalardan öğreniyoruz.

Yapılan bilimsel ve filolojik araştırmalar sonucunda İS 2. yüzyılda genel olarak konuşulan Kelt dili, İS 6. yüzyılda bile konuşulmaktaydı. Yaklaşık olarak İS 255’lerde Anadolu’yu istila eden Got kabileleri, Pessinus’u da yakıp yıktılar ve bu kutsal mekan zamanla Hristiyanlığın da etkisiyle gözden düştü.

Kaynakça:

Pessinus Kenti ve Pessinus Sikkelerinde Kybele Yansıması / Hacer Kumandaş Yanmaz

http://birgunbiryerde.blogspot.com/2012/11/ana-tanrca-kibele.html

Yozgat’ın Yerlilerinin Galyalılar Olduğunu Biliyor Muydunuz?

İlgili Haberler

Güneşin Asi Çocuğu Phaeton

Kardelen Oğlakçıoğlu

Romalıların Baş Belası Sinoplu Mithridates

Kardelen Oğlakçıoğlu

Tanrıya Giden Trenler

okuryazarkitaplar

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...