Mitoloji, ezoterizm, semboller ve dinler tarihine yoğunlaşan okumalarımda üç büyük din için önemi olan İstanbul ve Ayasofya’ daki kadim sırlara kapı açan, saygıdeğer Murat İrfan AĞCABAY‘ın “İstanbul’ un Kadim Sırları” adlı kitabıyla (Hermes yayıncılık, 5. baskı) ile karşınızdayım.
Engin bilgisi ve nahif kişiliğiyle mimar, felsefeci, öğretim görevlisi, araştırmacı yazar Murat İrfan, halen “ilkel düşünce biçimleri, kadim sembolizm, kutsal geometri, arkaik insanın üretimi, inanç sistemleri, kökenleri, seyri, gelişimi ve günümüzdeki izlerinin fenomolojisini kapsayan çalışmaları” devam etmektedir.
Bugün altında neler olduğunu bilmeden üzerinde yürüdüğümüz İstanbul ve antik sembollerle de işlenmiş kadim sırları…
Ayasofya’da yapılan yeni çalışmalar, Çemberlitaş ve çevresindeki yeni bulgular ve Marmaray yapımı sırasında keşfedilen yeni buluntular; yer altı dünyasının farkındalığının ortaya çıkmasını sağladı. Aynı zamanda modern insanın gündelik yaşamına ve duygu durumlarına ilaveten kutsalın ve onun tezahürlerinin sistematik yorumunu, sembolleri ve yorumlarını ve daha fazlasını bu kitapta bulacaksınız.
Kadim efsane konuları ile ilgili farklı kaynaklarda birbirinden farklı görüşler olsa da kadim efsanelerin anlamları, mitolojinin insanlık tarihindeki rolü, bu mitlerin toplumda farklılıklar göstermesine rağmen aralarındaki ortak noktaları, ‘din ile mit arasındaki ilişki’, ‘efsane ve kutsal bir tarih olan mit’, kendini keşfetme sürecini tamamlamış olan ilksel insanın kendi geleneklerini gelecek nesillere mesaj bırakmak veya tinsel gönderimde bulunmak için yapmış olduğu ‘ritüel ve gelenekler’ hakkında tadımlık bilgileri kitabın başlangıç kısmında bulacaksınız. Ardından yazar kitabı 5 bölüme ayırmış (bazı alt başlıkları pek spoiler vermeden yazmaya çalıştım):
I. Kadim Uygarlıklar ve İşaretli Topraklar:
Yazarımız; geçmişin gizem dolu teknolojisini düşündürten bazı yerleşim yerleri, şehirler, kutsal alanlar, mabet ya da bazı işaretler arasında ilginç bir geometrik ilişki olduğunu değerlendirmiş ve bu geomertik çizgilerin oluşturduğu alanlara Ley hatları olarak açıklandığını anlatmış. (Ley line, peri yolu, ejder yolları, kutsal patikalar vb.). İnsanoğlunun şimdiki medeniyet temellerinin atıldığı ve kayda geçmiş olanlardan bir tanesi olan, sonradan adı ‘Lemurya’ denen MU Kıtası, Mu uygarlığının sembolü, Atlantis kolonisi, başlangıçta tek tanrılı din ve öğretileri olan Mu kolonisinin çok tanrılı inanca geçtiği (Mu dini), Atlantis’in ise Hermes (Toth, İdris, Merkür, Ninurta) tarafından kurulmuş olan Osiris Dini’ni yaşayışı hakkında geniş bilgilere yer vermiş. Akaşa, Agarta, Hermetizm, hem ilahi hem de gizemli bir dünyaya kapılarını açan (kadim seçilmiş) İstanbul’un konumsal kökeni, İskenderiye kütüphanesi, Hz. İsa’nın da nasıl Mu dinini öğrendiği, Hz. Muhammed’e göre de İstanbul’un önemi hakkında kaynaklarıyla bilgiler. Bâtınilik, Ezoterizm ve Teozofi, İstanbul ve Gizemli Yerleri, tılsımlar, Dünyanın Merkezi İstanbul, Dikilitaş ve Çemberlitaş sütunları…
II. Dünyanın Merkezi Ayasofya:
Bu bölümde; evrensel sırların şifresini ve tüm dinler mozaiğini bir arada taşıyan, yeryüzünün nadir mabetlerinden olan ilk ismiyle ‘Büyük Kilise’, sonraları Tanrı’nın hikmeti anlamına gelen Talya, Thea Sofia, en son Ayasofya adını alan bu yapının mimari konumu, oluşumu, tarihsel süreci, mistik konumu, bir çok semboller hakkında bilgiler bulacaksınız.
III. Tanrıların Seçtiği Kent İstanbul:
Dindar ve din dışı olanların ortak çekim noktası ve seçilmiş kent olan ‘İstanbul’un Fetih Kehanetleri’, fetih ile ilgili farklı kaynaklardan alıntılar, bol sembolizm bilgileri, ‘Kutsal Emanetler’ hakkında bilgiler bulunuyor.
IV. Geçmişten Geleceğe Çağlar Öncesi Bilgi:
Yüzyıllardır insanlar bilinçli ya da bilinçsiz bazı yerleri kutsal saymıştır. ‘Kutsal Alan Algısı’; dünyanın kutsallığı anlayışında ise kimisi (Kızılderililer) dünyanın tümünü, kimisi (Yunanlılar, Bizans, Roma, Yunan, Latin) Tanrı’nın tezahür ettiği (ortaya çıktığı) yerleri kutsal saymış, kimisi de (İbraniler) dünyanın tümünü kutsal saymamıştır. Merkez mabet anlayışı, biraz dinler tarihi, ‘İşaretli Topraklar’, ‘Anadolu’daki Kayıp Bilginin İzleri’ kısmı oldukça ilgi çekiciydi, Atatürk’ün nüfus kütüğünün Gaziantep yazmasındaki mesajındaki açıklamalar yaptığı kısım da ilginçti, ‘Dünyanın Ruhu’, ‘Kutsal Geometri’, Altın hat (İstanbul-Kudüs-Mekke), ‘Geomansi’ (Feng Shui/yerleştirme sanatı), ‘Ley Hatları’ konularında detaylıca bilgiler mevcut.
V. Eskilerin Merkez Bilgeliği:
‘Yer Altı Ülkesi Agarta ve İstanbul’, İstanbul’daki (Ayasofya-Topkapı Sarayı-Yerebatan Sarnıcı bağlantıları) yer altı şehirleri, dehlizler, tüneller, ‘İstanbul ve Ufoloji (fenomen) Mitosu’, ‘Kız Kulesi ve Hz. Süleyman’ın Hazinesi’. Bir Hindu kuramına göre tüm canlı ve cansız varlıklar Guna (ip) dedikleri bir tür bağ ile bağlı oldukları kozmosta yaşar. Hindu geleneğindeki üç guna kavramına bir Veda metninde Satw (yükseliş eğilimi), Tamas (iniş eğilimi) ve Raja (yatay eğilim) olarak üç kısma ayırdığını görürüz. Bunun da haç sembolizmiyle bağıntısı oldukça ilgi çekici. Örgü sembolizmi, Mihver Çağı-Kova Burcu çağı konuları hakkında kısa bilgiler bulabilirsiniz.
Sonuç, Açıklamalar (dipnotlar) ve Dipnotlar (kaynakça) kısımlarıyla kitap son buluyor. Açıklamalar kısmındaki bilgileri çok faydalı buldum. Kaynakça kısmında gerekli numaralandırma, düzenleme ve düzeltmeler yapılması gerekiyor, takibi zorlaştırıyor. [Hermes Yayınları 5. Baskıyı okudum, 6. baskıda bu hatalar belki de düzeltilmiştir. Kontrolünü sağlayınca yazımı yeniden düzenlerim :)]
Binlerce yıldır insanlığın bir Tanrı/İlah arayışı olmuştur. Gökteki Tanrı arayışının, zamanla aslında kendi içimizdeki yükselişle mümkün olacağı gerçeğinin ve bu içsel yükselişlerin egzoterik (dışa dönük/gizli olmayan anlam, dışrak bilgi) değil de ezoterik (içe yönelik, içinde anlamı saklı olan, içrek anlam) olduğunu öğrenmesiyle başlayan yolculuğunun ve araştırmalarının içinde bulacaksınız kendinizi. Bir kitabı okurken beni mutlu eden etkenlerden bir tanesi de kitapta kaynakların olması, bu da bizler için başka kapıların aralanmasına vesile oluyor, bu kitapta da bolca kaynaklar var. Araştırmacı yazar Murat İrfan AĞCABAY’ın emeklerine ve kalemine sağlık. Okurunun ve anlatmak istediklerini anlayanın çok olması dileğiyle…
