15.6 C
İstanbul
Cuma, May 10, 2024
okuryazarkitaplar
Image default
AstrolojiEzoterizmManşet

Tekamül Yolunda Dharma ve Karma Yasaları

Yazı dizisi – 1

Yeliz ŞAHİN

Dünyaya gelen her insan aslında kendini dharma ve karma prensipleri içinde bulur. Bu prensiplere doğanın getirdiği yasalar da denilebilir. Hayat amacımız olan dharma dünyaya geliş amacımızı layığıyla yerine getirmektir. Dharma şu an içinde bulunduğumuz hayatımız ve gittiğimiz yoldur.

Karmik yasa ise “etki-tepki, yani nedensellik yasası” olarak düşünülebilir. Dharmanın dışına çıkınca negatif karmalar oluşur. Doğada fiziksel etki-tepki prensipleri nasıl geçerliyse doğanın en büyük algı sahası olan insan ve hayat yolculuğu, bu prensibi en iyi takip edeceğimiz sahadır. Dharma ve karma, ayrı düşünülemeyecek kadar bütün olan ve derin içeriğe sahip iki kavramdır. İkisi de birbirinden doğan, iç içe geçmiş, birbiriyle neden sonuç ilişkisi olan kavramlardır. Karma dharmanın nedeni, dharma Karmanın sonucudur.

Yazı dizimizde insanın tekamül yolunda yol alırken kendine rehber edinebileceği iki yoldan bahsedeceğiz.

Dharma Yasası

Dharma Sanskritçe ‘’hayatın amacı’’ anlamına gelir. Kelime olarak baktığımızda erdeme ve hakikate giden yoldur. Dharma hayatımızın amacıdır. Dünyaya geliş gayemizi yerine getirebilmek için uymamız gereken prensiplerdir. Şu an içinde bulunduğumuz hayatımız ve gittiğimiz yoldur. Yaşam görevi demektir dharma. Yaşam görevlerimizi gerçekleştirmek üzere fiziksel bir bedene doğuşumuzun en temel, en ruhsal amacını anlatır. Karmalarımız kolektif bilinç dışından, kişisel bilinç dışımıza yansıyan geçmiş yaşamın izleriyken dharmalarımız da bu izlerin dönüştürülmesi için yaradılıştan almış olduğumuz yaşam görevleridir.

Dharma ile birlikte her şeyin bir bütün halinde, dengede ve uyumda ‘bir arada’ olmasını destekleyen bir düzenden bahsedilir. Bu anlamda dharma “spiritüel doğa yasaları”, “mükemmel düzen”  ya da “ilahi düzen” olarak da tanımlanabilir. Evrensel anlamda dharma, evreni oluşturan her bir parçayı bir arada, uyum içinde ve düzende tutan bir kâinat işleyişidir.

Doğumdan ölüme kadar adam geçen zaman — Stok Vektör

Bu öğreti,

  • Bu dünyaya ne yapmak için geldim?  
  • Neden buradayım? 
  • Bu fiziksel bedende ne arıyorum? 
  • Hayattaki amacım ne?

gibi soruların cevaplarını arar.

Ruhsal programın bizler –senin- için hazırlamış olduğu yaşam planıdır, orta yoldur. Yani bu dünya yaşamındaki yolumuzdur. Drahmayı inancımızda da benzer bir kavram olan sırat-ı müstakim üzere olmak, yani “doğru yolda, dosdoğru yolda olmak” olarak da açıklamak mümkündür.

Dharma, bir amacı gerçekleştirebilmek için fiziksel bir bedene büründüğümüzü, içimizdeki özün ilahi güçten geldiğini, ruhun bu ilahi gücün amacını yerine getirmek için insan formuna büründüğünü anlatır. Her birimizin buraya kendi gerçek benliğimizi aramaya geldiğimizi ve gerçek benliğimizin ruhumuz olduğunu hatırlatır. Yani hepimiz görünürde fiziksel bedenlerle ortaya çıkmış aslında ruhsal varlıklar olduğumuzu ifade eder.

İnsan, yaratılış amacı doğrultusunda bir hayatı deneyimlerken, geliş amacına uygun olarak bu yolu olması gerektiği gibi tamamlayabilmek için tekâmül sürecinden geçebilmek için buradadır.

Taşıdığımız emanetin Allah’a ait bir ruh olduğunu idrak etmek için buradayız aslında. Dünya hayatı sanki başka bir platformun ön hazırlığı olabilir mi? Belki de burada insan olmayı başaranlar bambaşka bir âlemde doğup yollarına öyle devam ediyorlardır. Kim bilir? Ruhsal varlığımız hakikatte “insan” olmayı idrak edene kadar dünya okulunda farklı fiziksel bedenlerle bunu deneyimler. Dünyaya her gelişinde tamamlayamadığı ne varsa onu tamamlayabileceği uygun bir yaşam planını deneyimlemek için yaşar bu ömür denen yolculuğu.

Tekâmül etmektir bütün mesele demiştik. Sırat-ı müstakim yolunda tekâmül eden yalnız idraktir. Allah “Ruhumdan üfledim.” diyor ya hani, ruh O’nundur ve O’na geri döner. Allah kendinden ruh üfleyerek farklı ruhlar yaratmaz. Ruh tektir. İnsan, Allah’ın emaneti olan Ruh’u tekâmül ettiremez, ancak onunla uyumlanma idrakini kazanabilir. Çünkü Ruh zaten mütekâmildir. İnsan ancak emanetin ne olduğunu idrak edebilir.

Bu ruhu anlayan -ki bunun için geliyoruz dünyaya- anlayıp idrak ettiği nokta nispetince insan makamına yükselebilir.

 “Hani Rabbin meleklere şöyle demişti, Ben pişmemiş kuru çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan bir insan yaratacağım.’’ (Hicr:28)

‘’Yaratılışını tamamlayıp onu insan olarak düzenlediğim ve içine kendi ruhumdan üflediğim zaman, ona secde ederek yerlere kapanın .’’ (Hicr:29)

Belli bir süreye bağlı olan, adına ömür dediğimiz süreçte yapıp ettiklerimiz, eylemlerimiz, duygularımız ve düşüncelerimiz, hepsi bizi ya ödül olan cennet ya da ceza olan cehennem bilincine götürür. Bir nevi Günahlarımız olumsuz karmalarımız, sevaplarımız olumlu karmalarımızdır. Ve günah sevaplarımız ile bir sonraki “an”ımızı, ahiretimizi yaratırız.

“Bu, kendi ellerinizin üretip önden gönderdiği yüzündendir. Allah, kullara asla zulmedici değildir.” (Ali İmran 182)

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun! Ve her benlik, yarın için önden ne gönderdiğine bir baksın. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.” (Haşr:18)

“Namazı kılın, zekâtı verin. Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz her hayrı, Allah katında bulacaksınız. Hiç kuşkusuz, Allah yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir.” (Bakara 110)

“İnsan” makamına ermek, olmak ve bunun idrakine varmak adına geldiğimiz bu dünya yaşamında günah ve sevaplarımıza göre belirlenen yolumuzu yürümek için farklı bedenlerle deneyimler yaşayıp tekâmül edene kadar dünya okuluna gelmeye devam ederiz.    

İlgili Haberler

İstanbul Arkeoloji Müzesinde Mutlaka Görülmesi Gereken 7 Eser

Çağlar Didman

Pan Flüt, Frig Gamı ve Müziği

Kardelen Oğlakçıoğlu

Kitapları Aşırı Sevmek Bir Hastalık Olabilir mi?

okuryazarkitaplar

Yorum Yap

Kitap, Sinema, Tiyatro, Edebiyat, Tarih, Mitoloji, Müzik, Resim, Gez Gör, Doğa Sporları, Aktüel Bilim, Anadolu, Dünya Mirası, Festival, Fuar, Sergi, Akademi, Yazarlar...